Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler Felsefeyi Gereksiz Kılabilir mi? – Onur Kenan Aydoğdu

Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler Felsefeyi Gereksiz Kılabilir mi? – Onur Kenan Aydoğdu

Nisan 23, 2022 0 Yazar: felsefelog

  Sosyoloji profesörü Frank Furedi, düşüncenin salt düşünce olarak kendi başına bir amaç olduğu, gerçeğin peşinde olmanın yeter anlamı barındırdığı bir dünyadan giderek uzaklaşmakta olduğumuzu söylemekte. 1 Düşüncenin, düşünmenin giderek değer kaybettiği , bilimin ve teknolojinin hızla geliştiği günümüzde bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin zamanla felsefeyi gereksiz kılacağı daha çok dillenir hale gelmiştir. Bu görüş özellikle bilimin her şeyi açıklayabileceğini ve halihazırda zaten felsefe başta olmak üzere doğa bilimleri dışındaki disiplinlerin gereksiz olduğunu  düşünenler tarafından sıkça ifade edilmektedir.

    Bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gereksiz kılabileceği görüşü ifade ettiğimiz gibi bilimin ve teknolojinin her şeyi açıklayabileceğinden dolayısıyla felsefeye yer kalmayacağının düşünülmesinden kaynaklanmaktadır. Bu görüşe göre felsefe, bilimin ve teknolojinin gelişmediği zamanlarda kendince açıklamalar getirmiş olabilir lakin bilim ve teknolojinin gelişmesiyle getirilecek açıklamalar bu açıklamaların yerini alacaktır. Bu görüş apaçık yanlıştır çünkü bilim her şeyi açıklamamaktadır hatta açıklayamayacaktır da. Bilim yapısı gereği sınırlıdır lakin var olan ve açıklanacak şeyler bilim ile sınırlı değildir. 2 3

   Felsefeye sadece bilimin açıklayamadığı noktalarda değil açıkladığı noktalarda da gerek vardır. Hatta açıklayabildikleri günümüzde felsefeyi daha önemli kılar haldedir. Bu noktada bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gereksiz kılması bir yana bilimin ve teknolojinin gelişmesi felsefenin güncelliğini koruması açısından oldukça önemlidir. Bu yazımızda gerek bilimin açıklayamadıklarından gerekse açıklayabildiklerinden dolayı bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gerekli kıldığı hatta daha canlı tuttuğunu ve bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gereksiz kılamayacağını savunacağız.

   Bilimdeki ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gereksiz kılacağı iddiası her şeyden önce felsefi bir iddiadır ve ne bilimsel bir keşfin sonucunda ne de teknolojik bir gelişmenin sonucunda elde edilmiş bir görüştür. Tıpkı bilimin her şeyi açıklayabileceği iddiasının bilimsel olmayıp felsefi olduğu gibi. 4 Çoğu zaman bilimsel tabiatçılık denen, bu dünya görüşü, sadece bilimsel kaynakları kullanarak gerçekliğin bu tabiatçı açıklaması, hala başka bir sürü felsefi açıklama gibi bir felsefi açıklama olarak görülmektedir. 5 Bu görüş felsefeyi yok sayarken felsefi bir görüş olması en başta kendi kendisini çürütmektedir.

    Bilim her şeyi açıklayamaz ve bu nedenle felsefeyi gereksiz kılamaz çünkü bilimin bilim olabilmesi için birçok felsefi ön kabule ihtiyacı vardır. Bu ön kabuller kabul edilmeden bilimden söz etmek mümkün değildir. Bu ön kabullerden bazıları şunlardır;

  • Kendi dışımızda bir olgular dünyasının varlığı,
  • Bu dünyanın bizim için anlaşılabilir olduğu,
  • Bu dünyayı bilme ve anlamanın değerli bir uğraşı teşkil ettiği, 6
  • Olguların akıl yoluyla kavranmaya elverişli belirli bir düzeni olduğu 7
  • Her şeyin bir nedeni olduğu; doğadaki tüm olgular arasında neden-sonuç ilişkisi bulunduğu, 8
  • Bizim dışımızda var olan olguların, özne tarafından ulaşılabildiği, bilinebildiği ve açıklanabildiği,

gibi bilimin daha pek çok varsayımı bulunmaktadır. Bilim bu varsayımları açıklayamaz çünkü bilim bu varsayımların kabul edilmesi sonucunda mümkün olabilmektedir. En baştan dış dünyanın varlığı, bu dünyanın düzenli olması, anlaşılabilir olması ve bizim bu dış dünyayı anlayabiliyor olmamıza olan kabulümüz olmadan bilim mümkün olamaz. 9 Bu varsayımların hepsi felsefi varsayımlardır ve her daim öyle de kalacaktır. 10 Bilim bize dış dünyanın gerçekten var olup olmadığı, onun gerçekten anlaşılabilir olup olmadığı, bizim dış dünyayı anlayıp anlayamayacağımız noktasında bir şey söyleyemez ki bilim insanı da bu varsayımları sorgulamaz ve direkt kabul eder. 11 Tüm bunlar felsefenin açıklayabileceği şeylerdir , bilimin değil.

     Bilim kendi varsayımlarının yanında yapısı gereği pek çok konuda da bir şey söyleyemez. Doğa bilimleri, Beethoven’in Serdar Ortaç’tan daha iyi bir bestekâr olduğunu ispatlayamaz, insanları gaz odalarında yakmamak gerektiğini öğretemez, hayatımızı neye adamamız gerektiğini belirleyemez. 12 Yani bilim ahlak, anlam, gaye vb. gibi hayatın en önemli konuları hakkında da bizlere bir şey söylememektedir. Nobel Ödüllü Avusturyalı Fizikçi Erwin Schrödinger’in dediği gibi “Çevremdeki gerçek dünyanın bilimsel resminin eksik olması beni çok şaşırttı. Çok fazla gerçek bilgi verir, tüm deneyimlerimizi muhteşem bir şekilde tutarlı bir düzene sokar, ancak kalbimize gerçekten yakın olan ve bizim için gerçekten önemli olan şeyler hakkında korkunç bir şekilde sessizdir.’’ 13

   Bu noktada bilimdeki ve teknolojideki gelişmeler felsefeyi gereksiz kılması bir yana felsefeye muhtaç hale geliyor. Çünkü bilim ve teknoloji bize ne yapmamız hakkında , neyin iyi ya da kötü olduğu noktasında bir şey söyleyemez. 14 Örneğin bilim atom bombasını insanlar üzerinde kullanmak ya da kullanmamak noktasında, bunlardan birinin iyi ya da kötü olduğu noktasında bir şey söylememektedir. Bilim ve teknoloji dünyasında “ilk nükleer bombanın babası” olarak anılan, Manhattan Projesi başkanlığını yapmış Yahudi kökenli Amerikalı fizikçi ve üniversite profesörü Julius Robert Oppenheimer bu gerçeği şu şekilde dile getirir;

     ”Bilim adamı doğa yasalarından sorumlu değildir, ancak bu yasaların nasıl çalıştığını bulmak bir bilim insanının işidir. Bilim insanının görevi, bu yasaların insan iradesine hizmet edebileceği yollar bulmaktır. Bununla birlikte, bir hidrojen bombasının kullanılıp kullanılmayacağını belirlemek bilim insanının işi değildir. …” 15

    İşte tam da bu noktada devreye felsefe girmektedir. Bilim bize bir hidrojen bombasını kullanmak ya da kullanmamak noktasında bir şey söyleyemeyebilir , bu fiillerden herhangi birinin iyi ya da kötü olması noktasında da bir şey söyleyemeyebilir lakin felsefe söyleyebilir. Çünkü bir şeyin iyi veya kötü olması , neyin yapılması veya yapılmaması gerektiği bilimin değil felsefenin konusudur. 16

    Bilimin pek çok yeni keşfi etik tartışmalarının yanı sıra diğer birçok felsefe disiplini açısından da felsefeye ihtiyaç duymaktadır. Evrenin başlangıcı ve evrenin temel sabitlerinin yaşama uygun aralıklarda olması gibi yeni keşifler Tanrı’nın varlığı noktasında 17 18, Evrim Teorisi, Kuantum Teorisi gibi bilimsel keşifler Din-Bilim ilişkisi noktasında din felsefesi açısından pek çok yeni tartışmaya olanak vermiştir. Kuantumun keşfi bilimin niteliği ve paradigmaları noktasında da bilim felsefesi açısından pek çok yeni tartışmalara olanak vermiştir. 19 Yapılan yeni nörobilim ve yapay zeka çalışmaları da zihin felsefesi açısından pek çok yeni tartışmayı beraberinde getirmektedir. 20 Daha pek çok farklı örnek verilebilir lakin bu kadarı bile bilim ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gereksiz kılamayacağını aksine felsefeyi gerekli kıldığını hatta felsefeyi güçlendirdiğini göstermeye yeterlidir.

  Bilim ve teknolojideki gelişmeler felsefeyi gereksiz kılamazlar çünkü bilim her şeyi açıklayamaz ve açıklayamadığı noktalarda felsefeye ihtiyaç duyarız. Sadece bilimin açıklayamadığı değil açıklayabildiği noktalarda da yeni felsefi problemler ortaya çıkmakta bu da felsefenin güncelliğini korumasını ve kendisini geliştirmesine katkı da bulunmaktadır. Bilim ve teknolojideki gelişmelerin felsefeyi gereksiz kılacağı yönündeki görüşler de en başta kendisinin de felsefi olması yönünden çelişki içindeyken bu görüşlerin yanlışlığı aynı zamanda bilimin hem varsayımları noktasında hem yapısı gereği açıklayamayacağı şeyler noktasında ve açıklayabildiklerinin de yeni felsefi problemler getirmesinden dolayı ortaya konmaktadır. Bilimin açıklayamayacağı ve açıklayabildiği noktalarda her daim felsefeye gerek duyulmaktadır ve de duyulacaktır. Felsefeci Kadir Çüçen’in de belirttiği gibi;

    ‘’Diğer bilgi türleriyle desteklenen bilim ve teknolojinin değeri daha da artacaktır. Bilimsel bilginin dışında evreni felsefe, sanat ve dinle de anlayabiliriz. Bu bilgilerle ilişki içinde olan bir bilim, kendini daha da geliştirebilir. Böylece ortak sonuçların çıkacağı bir durum, çoğunluğun istediği ve arzuladığı şey olacaktır.’’21


Yazar: Onur Kenan Aydoğdu


Kaynak: Onur Kenan Aydoğdu, Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler Felsefeyi Gereksiz Kılabilir mi?, https://hufelsefetoplulugu.wordpress.com/2022/04/23/bilim-ve-teknolojideki-gelismeler-felsefeyi-gereksiz-kilabilir-mi-onur-kenan-aydogdu/ , Erişim Tarihi: 24.04.2022


Dipnotlar;


1 Frank Furedi, Nereye gitti bu entelektüeller?, Birleşik Yayınları, 2010, s.9

2 Adem Solak, Felsefe ve Eğitim, Hegem yayınları, s.54

3 Paul Copan, Chad Meister, Din Felsefesi, İdea , 2017 , s.182

4 Spencer Hall , Bilimciliğe Karşı Felsefi Dava , https://onculanalitikfelsefe.com/bilimcilige-karsi-felsefi-dava-spencer-hall/  , Erişim Tarihi: 12.04.2022

5 Michael Peterson , Akıl ve İnanç Din Felsefesine Giriş, Küre Yayınları, 2015, s.108

6 Cemal Yıldırım , Bilim Felsefesi, Remzi Kitabevi , 1991, s.25-28

7 John Losee, Bilim Felsefesine Tarihsel Bir Giriş, s.10

8 Doğan Özlem, Bilim Felsefesi, Notos Kitap Yayınevi, 2010 , s.14

9 W. Heitler, Man and Science, s. 8.

10 George Sarton, Bilim Tarihi Araştırmalarında Yöntem, Muhayyel Yayınevi, s.116

11 Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, s.93-94

12 Alper Bilgili, Bilim Ne Değildir?, Doğu Kitabevi, 2018, s.87

13 Erwin Schrödinger, My View of the World (Cambridge: Cambridge University Press, 1964), 93.

14 Alper Bilgili, Bilim Susunca, Timaş Yayınları , 2021, s.70

15 L. Passion for science edited by Wolpert and A. Richards (1988).

16 Felsefeye Giriş, Ahmet Cevizci, Nobel Yayınları, 2015, s.95

17 Cafer Sadık Yaran, Din Felsefesine Giriş, Rağbet Yayınları, 2018, s.17

18 L. Stafford Betty ve Bruce Cordell, “The Anthropic Teleological Argument”, International Philosophical Quarterly 27: 4 ( 1987), s. 409-435.

19 James T.Cushing , Fizikte Felsefi Kavramlar 2, s.135

20 Antti Revonsuo , Bilinç – Öznelliğin Bilimi, s.92-93

21 A.Kadir Çüçen, Bilim Felsefesine Giriş, Sentez Yayınları 2013, s.209