Bilgi Nedir? Bilmek İçin İnanmak Mı Gerekir? – Onur Kenan Aydoğdu
Özellikle son zamanlarda insanlarda ‘’bilgi’’ hakkında oldukça fazla yanılgı yayılmaya başladı. Şu sözü hemen hemen hepiniz duymuşsunuzdur: ‘’İnanmak değil bilmek istiyorum.’’ Bu cümleyi kullanan kişilerin kasıtlı ya da kasıtlı olmayarak ifade etmek istedikleri şey inanç ile bilginin bağımsız olduğu hatta çeliştiği ve bildiğimiz şeylere inanmayacağımızdır. Halbuki bu epistemoloji yani bilgi felsefesi açısından adeta bir faciadır.
Felsefenin temel disiplinlerinden biri olan epistemoloji ya da bilgi kuramı esas olarak insan bilgisinin doğasını, kaynaklarını, ölçütlerini sınırlarını, kavramlarını ve bilginin olanaklı olup olmadığını irdeler. Kısaca ”Bilgi nedir?” sorusunu temele alan bilgi felsefesine, epistemoloji adı da verilmektedir. 1 Epistemoloji, Yunanca episteme (bilgi) ve logos (bilim, açıklama, kuram) kelimelerinin birleşmesinden oluşur ve bilgi kuramı anlamına gelir. 2
‘’İnanmak değil bilmek istiyorum.’’ cümlesi epistemoloji açısından faciadır dedik çünkü ta Platon’un Theaetetos adlı diyalogundan bu yana kabul edilen tanımı ile bilgi 3 “gerekçelendirilmiş doğru inanç” demektir. 4 Buna göre bilginin 3 koşulu vardır 5;
- İnanç Koşulu
- Doğruluk Koşulu
- Gerekçelendirme Koşulu
Bilgi felsefesi literatüründe bu formülasyonun değişik versiyonlarına rastlanabilir. Ancak formülasyonlar farklı da olsa bu tanımların içerdiği koşullar genelde aynıdır. Yani bilginin oluşması için kişinin doğru olan bir önermeye inanması ya da onu benimsemesi yeterli değildir ayrıca bunu rasyonel olarak gerekçelendirmesi, açıklaması ya da temellendirmesi gerekir. 6 Filozoflar genellikle, bilginin bir çeşit gerekçelendirilmiş doğru inanç olduğu konusunda hemfikirdirler. 7
Bilgi tanımı gereği inancı kapsadığı için bilginin inançtan bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Evet , inanç tek başına bilgi değildir bilgi olabilmesi için yukarıda bahsettiğimiz diğer koşullara da ihtiyacı vardır lakin bilgi her daim inancı kapsayacaktır ve bu yüzden ‘’İnanmak değil bilmek istiyorum.’’ demek bir çelişki olacaktır. Çünkü herhangi bir önermeyi temsil etmek üzere p’yi aldığımızda p’yi bilmek için p’ye inanmanız zorunludur. 8
İnanç, genel olarak bir şeyi benimseme, kabul etme , onaylama , güvenme vb. anlamlara gelmektedir. Bütün yapıp etmelerimizin temelinde bulunan yaşamadan gelen zorunlulukla dış dünyanın (nesnelerin, başka benlerin, Tanrının) var olduğunu kabul etme; bilimsel, ahlaksal, estetik ve fizikötesi açıklamalarda, önermelerin doğruluğunu onaylama vb. tüm eylemlerimiz inançtır. 9 Bu yüzden herhangi bir şeyi bildiğimizi söylediğimizde mantıksal olarak onu kabul ettiğimizi, benimsediğimizi, onayladığımızı yani ona inandığımızı da söyleriz.
Lakin belirttiğimiz gibi bilgi için her ne kadar inanç şart olsa da tek başına yeterli değildir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Doğruluk ve Gerekçelendirme koşullarını da beraberinde sağlaması gerekir. Böylelikle gerçek bilgi yani gerekçelendirilmiş doğru inanç ile salt inanç ya da kanı arasındaki felsefi ayrıma ulaşmış oluruz. 10
Maalesef ki bazı insanlarda bilerek veya bilmeyerek inanç ile bilgiyi çatıştırma çabası var. Bilmenin inançtan bağımsız olduğunu, bilince inanmaktan vazgeçtiğimizi düşünüyorlar. Bu düşüncenin felsefi ve mantıksal açıdan yanlış olduğunu ve bilginin, bilgi olabilmesi için inancı zorunlu olarak gerekli kıldığını bu yazımızda anlatmaya çalıştık. Bir şeyi biliyorsak aynı zamanda ona inanıyoruz yani onu benimsiyoruz, kabul ediyoruz, onaylıyoruz, varsayıyoruz demektir. Ünlü Fransız filozof Rene Descartes’in ’’ Düşünüyorum , o halde varım.’’ (cogito, ergo sum) dediği gibi 11 biz de şöyle diyebiliriz;
‘’Biliyorum o halde inanıyorum…’’
Yazar: Onur Kenan Aydoğdu
Kaynak: Hacettepe Üniversitesi , Maksima Bilim, Kültür, Sanat Ve Edebiyat Dergisi , (Kasım, 2021.) , 5-6
Referanslar;
1 A.Kadir Çüçen , Bilgi Felsefesi , s.29
2 Moser, Paul K., Mulder, D. H. ve Trout, ). D. The Theory of Knowledge, A Thematik lntroduction, Oxford, Oxford University Press, 1998, s.: 3-4
3 Ahmet Cevizci , Felsefeye Giriş , s.37
4 Noah Lemos , An Introduction on the Theory of Knowledge , p.7
5 Paul K. Moser , Epistemoloji , s.41-47
6 Hasan Yücel Başdemir , Epistemoloji: Temel Metinler , s.213
7 Douglas J.Soccio , Felsefeye Giriş , s.44
8 John Hospers , Analitik Felsefeye Giriş , s.60
9 Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğü , s.104
10 Alan Musgrave , Sağduyu , Bilim ve Şüphecilik , s.18
11 Ahmet Cevizci , Paradigma Felsefe Sözlüğü, s.179