Evrim, Din ve Bilim – Onur Kenan Aydoğdu

Evrim, Din ve Bilim – Onur Kenan Aydoğdu

Haziran 12, 2022 0 Yazar: felsefelog

         Günümüzde ne yazık ki evrimin ne olduğu tam olarak bilinmediği halde evrim karşıtlığı mevcut. Ve bu karşıtlığın en büyük sebeplerinden biri kendi ideolojisi uğruna evrimi dine ve Tanrı’ya karşı silah olarak kullanan insanlar. Bu insanlar pek çok yerde görebilirsiniz. Ekranlarda, sosyal medyalarda sürekli ama sürekli sanki evrim Tanrı’nın yokluğunun, dinin yanlışlığının bilimsel bir kanıtıymış gibi bu insanların ellerinde bir bayrak olarak sallanmaktadır. Bu insanların derdi görünüşte, sözlerinde bilimmiş gibi gözükebilir lakin tek amaçları dine ve Tanrı’ya saldırmaktır, bunun için her türlü yolu mübah görürler ve bilimi de ideolojilerine alet etmekten çekinmezler. İroniktir ki evrimi dine ve Tanrı’ya karşı silah olarak kullanan bu insanlar evrim karşıtlarını bilim inkarcısı olarak aşağılarken, küçümserken kendileri aynı zamanda evrenin düzeni, hassas ayarı, başlangıcı gibi günümüzde evrimden çok daha fazla kabul gören ve çok daha az eleştireni olan bilimsel gerçekleri inkar etmektedirler. Evrimi inkar edenleri eleştirirken adeta bir bilim şövalyesi kesilenler 21.yy’da Anaksimandros’un Apeiron’ununu yani ezeli evreni savunmakta ve evrenin başlangıcına dair delilleri ideolojisine uymamaktan ötürü inkar etmektedir. Bu da bu insanların gayesinin bilim değil ideoloji olduğunun bir göstergesidir.

          İdeolojisi uğruna evrimi dine ve Tanrı’ya kullananlardan ötürü haliyle dindarlar tarafından evrime ve bilime cephe alınmaktadır. Bugün malesef ki halk düzeyinde pek çok insan evrimi bilimsel bir teori olarak değil bir ateizm propagandası olarak görmektedir. Bunda elbette sadece evrimi ideolojik silah olarak kullananlar sorumlu değildir. Aynı zamanda evrimi ve dini tam olarak kavrayamamış din(i)darların da evrim karşıtlığında pek çok payı vardır. Bu insanlar sanki evreni dini gönderen Allah yaratmamış gibi evrenden gelen bilgilerin din ile çeliştiğini düşünüp evren ve din arasında uyum arayıp, dindeki evrime dair bilgilerinin yorumlarına başvurmak yerine evreni bükmeyi tercih etmektedir. Bu insanların da çoğunun evrime dair bilgisi yoktur lakin evrime dair bir fikri vardır ki o da dinle, Allah ile çeliştiğidir.

       Evrimi dine ve Tanrı’ya karşı silah olarak kullananlar ve evrimi dine, Tanrı’ya karşı tehdit olarak görenler birbirinin ekmeğine yağ sürmekteler. Biri diğerinin evrim karşıtlığını körüklemekte , biri diğerinin din karşıtlığını. İki güruh da el ele verip evrim karşıtlığını daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmekte ve işi saplantılı ideolojik noktaya çekmektedirler.

        Halbuki olay sahi böyle midir? Evrim ve Din bu kadar çatışma içinde midir? Evrimi kabul edenler dinsiz, ateist olup dindar olanlar da evrimi inkar etmekte midir? Durum elbette sanılan gibi değildir. Evrimi kabul edenler ateist olmadığı gibi, dindar olanlar da elbette evrimi kabul etmektedir. Ve en önemlisi her önemli bilimsel keşif de olduğu gibi evrim teorisi de dindarların elinden çıkmaktadır. Sanılanın aksine evrim , ateistler tarafından ortaya konulmuş ve geliştirilmiş bir teori değildir. Ve yine sanılanın aksine pek çok dindar evrimi kabul etmekte hatta dindar olmayanlar bile evrim ve din arasında herhangi bir tehdit görmemektedirler. Bu yazımda sizlere elimden geldiğince evrim ve din sanıldığı gibi bir çelişki olmadığını ve uyum olduğunu göstermeye çalışacağım.

    Evrim denilince akla ilk Charles Darwin gelir. Daha doğrusu çoğu kişi ilk onu anar. Peki neden ilk Darwin’i anarlar ve özellikle evrimi dine, Tanrı’ya karşı silah olarak kullananlar neden sadece Darwin’i anarlar? Çünkü Darwin’i de kendileri gibi ateist zannetmekteler ve onun da evrimi Tanrı’ya karşı ortaya attığını sanmaktalar. Charles Darwin acaba gerçekten militan bir ateist ve evrimi de Tanrı’ya , dine karşı silah olarak mı ortaya attı? Bu soruyu sokağa çıkıp halka sorarsanız dindar veya dinsiz pek çoğunun cevabı ”Evet” olacaktır. Bu da bizim halkımızın ne kadar okumaktan, araştırmaktan geri olduğunun bir göstergesidir. Çünkü Darwin ne ateisttir ne de evrimi dine veya Tanrı’ya karşı silah olsun diye ortaya atmıştır.

     Charles Darwin, 1809 yılında doğmuştur. Ve Doğal Seçilim fikrini 1838’de geliştirmiştir. 1 Darwin 40 yaşına kadar Hristiyanlıktan asla vazgeçmediğini belirtmekte 2. Yani Darwin hem evrimi ortaya atarken hem de geliştirirken dindar bir adamdı. Darwin’in en temel eserlerine baktığımızda teist olduğunu gösteren cümlelerle karşılarız. Bunlardan birisi olarak şu alıntıyı verebiliriz;

       ”Tanrı’nın varlığına dair bir başka inanç kaynağı, duygularla değil, akılla bağlantılı olarak, beni çok daha fazla ağırlığa sahip olarak etkiliyor. Bu, kör bir şans ya da zorunluluğun bir sonucu olarak, çok geriye ve geleceğe bakma yeteneğine sahip bir kişi de dahil olmak üzere, bu muazzam ve harika evreni düşünmenin aşırı zorluğundan ya da imkansızlığından kaynaklanmaktadır. Bu şekilde yansıdığımda, insanınkine benzer bir dereceye kadar akıllı bir zihne sahip olan ilk nedene bakmak zorunda hissediyorum; ve ben bir Teist olarak adlandırılmayı hak ediyorum.” 3 4

      Darwin hayatı boyunca hiç ateist olmamıştır. Hristiyanlığı terk ettikten sonraki zamanlarında kendisini Agnostik ”bilinemezci” olarak tanımlamıştır. 5 Ve elbette Darwin’in Hristiyanlığı terk etmesindeki sebep doğal seleksiyonlu evrim teorisi değildi! Darwin’in teizm ile bilinemezcilik arasında geliş gidişlerinde “kötülük sorunu” önemli bir yer tutmaktadır; ileride kendisini daha detaylı anacağımız Asa Gray’a yazdığı bir mektupta bir insanın yıldırım çarpması ile ilgili ölümünü sorgularken buna tanıklık edebiliriz. 6 Ölümü için ”Hanehalkının sevincini ve yaşlılığımızın tesellisini kaybettik.” 7 dediği kızı Anne Darwin’i 10 yaşında kaybetmesi de hristiyanlık’tan dönmesinin sebeplerindendir. Lakin Darwin bu zor zamanlarında bile hiçbir zaman ateist olmadığını şu sözlerle ifade etmektedir;

    ”En uç dalgalanmalarımda, hiçbir zaman bir Tanrı’nın varlığını inkar etme anlamında ateist olmadım … Genel olarak (ve yaşlandıkça daha fazla) ama her zaman değil, bir agnostiğin zihin durumumun en doğru açıklaması olacağını düşünüyorum.” 8

    Darwin evrim kuramını ortaya koyarken dindar olduğu gibi dinden dönmesinde de evrim kuramının hiçbir etkisi olmamıştır. Hatta agnostik olduğunda bile evrim ve din ilişkisine dair şu sözleri söylemiştir;

    ”Bir insanın ateşli bir Teist ve evrimci olabileceğinden şüphe etmek bana saçma geliyor. … Hiçbir zaman bir Tanrının varlığını inkar etme anlamında ateist olmadım.” 9

    Gördüğünüz üzere sanılanın aksine Darwin hiçbir zaman ateist olmamıştır. Evrim kuramını ortaya koyarken dindarken dinden dönmesinin de evrim kuramı ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Ki dindar olmadığı zamanlarda bile bir insanın hem teist hem evrimci olmasına şüphe ile bakılmasını saçma bulduğunu dile getirmiştir. 19. yüzyılda evrim teorisi ortaya konulmadan önce de birçok ateist vardı ve evrim teorisi ile hiç ilişkisi olmayan birçok sebep ateizme yol açabiliyordu! 10

       Evrim denilince akla ilk Darwin gelir daha doğrusu getirilir demiştik. Peki cidden evrim teorisi sadece Darwin’inin eseri midir? Elbette hayır! Evrim denilince akla gelmesi gereken pek çok isim vardır ve bu isimler gayet dindardır da!

     Bu noktada anmamız gereken ilk isim “Tüm dinlerde hayran kalacak çok şey görebildiğim için şükrediyorum.” 11 diyen Britanyalı doğabilimci, coğrafyacı, antropolog ve biyolog Alfred Russel Wallace’dır. Charles Darwin’le aynı dönemde doğal seleksiyonlu evrim teorisi anlayışını savunan 12 ve Darwin, dinsel ve muhafazakâr çevrelerden tepki çekeceğini düşünerek çalışmalarını ölümünden sonra yayınlanmak üzere rafa kaldırmışken, benzer bir çalışma hazırlayan biri olarak 1858 yılında yazmış olduğu mektup ile Darwin’e çalışmalarını yayımlaması için ona cesaret vermiş 13  Alfred Russel Wallace ruhun varlığına inanan bir kişi olarak Tanrı’nın evrimle yarattığına inanıyordu ve insanın zihinsel faaliyetlerinin doğal seleksiyon ve benzeri mekanizmalarla açıklanamayacağını öne sürüyordu. İnsanın vücut yapısının doğal seçme sonucu oluştuğunu öne sürmekle birlikte, zihinsel gücün gelişmesinde Darwin’den farklı olarak doğal seçmenin dışında biyolojik olmayan etkenlerin rol oynadığını savunmuştur. 13

    Türlerin birbirlerinden değişerek oluştuklarını ifade eden detaylı bir biyolojik teoriyi ilk olarak ortaya koyma ayrıcalığı Fransız doğa bilimci Jean-Baptiste Lamarck’a aittir. O, önceden, uzun yıllar Linnaeus’u takip ederek türlerin sabitliği fikrini savundu.14 Ancak 56 yaşına geldiğinde (1800 yılında) evrimci fikirleri savunmaya başladı ve 1809’da, 65 yaşında, en ünlü eseri Philosophie Zoologique’yı (Hayvanbilimsel Felsefe) yazdı. Lamarck, evrim sürecinin yavaş aşamalarla gerçekleştiğini ve birçok nesil geçtikten sonra yepyeni bir türün oluştuğunu söyledi. Evrim, ufak aşamaların uzun bir zaman boyutu içerisinde birbirine eklenmesiyle gerçekleşen dikey bir aşamaydı ve bu yüzden hissedilemiyordu. Lamarck, canlılara içkin olan ve onları kompleksliğe götüren bir eğilim olduğunu ve bunun, Yaratıcı’nın canlılara bahşettiği bir unsur olduğunu söylemiştir. 15

    En başta Charles Darwin’in dedesi Erasmus Darwin, Lamarck’la hemen hemen aynı dönemde, canlıların bir evrim süreciyle oluştuğundan bahsetmiştir. Onun yaklaşımında, canlının evriminde kendi çabası önemlidir. Açlık, susuzluk ve benzeri durumlara karşı gösterilen tepkilerle, zevk ve acı gibi unsurlardan doğan çabalar canlının gelişmesini ve yeni özellikler kazanmasını sağlar, sonra bunlar yeni nesillere aktarılır. Erasmus’un yaklaşımları, canlıların “ortak bir ata”dan gelmiş olabileceğini söylemesi açısından önemlidir. O, insanın maymunla ortak bir atadan gelmiş olabileceğini de söylemiştir. 16 Ve Erasmus, canlıların daha kompleks bir yapıya doğru evrimleşmelerinin Allah tarafından canlılara içkin yaratılan özelliklerle mümkün olduğunu ifade etmiştir. 17 Yazılarında savunduğu fikirlerin Kitabı Mukaddes ile uyum içinde olduğunu göstermek için Kitabı Mukaddes’ten alıntılar yapmıştır. O, Allah’ın, araçsal sebeplerle –doğa yasaları içinde kalarak ve bu yasaları kullanarak– canlıların yaratılışını gerçekleştirdiğini savunmuştur. 18 19

      Charles Darwin Cambridge’de geçirdiği yıllarda Saat Analojisinin savunucusu ve Tasarım Kanıtının en büyük isimlerinden İngiliz din adamı ve filozof olan William Paley’in Natural Theology: or, Evidences of the Existence and Attributes of the Deity kitabını okumaktan keyif aldığını dile getirmektedir. 20 Darwin kendisine bilimi sevdiren, onu bilim insanı olmaya yönlendiren eserlerden birinin İngiliz matematikçi, analitik filozof, makine mühendisi ve programlanabilir bilgisayar fikrini ortaya atan bilgisayar bilimcisi Charles Babbage’in 21 Tanrı’nın sanatının yeryüzündeki izlerini bulmaya çalıştığı The Ninth Bridgewater Treatise adlı eseri olduğunu söyler. 22 Darwin, Ekim 1838’de, ünlü İngiliz nüfus bilimci, iktisatçı ve papaz Thomas Robert Malthus’un Nüfus Prensibi Üzerine (An Essay on The Principle of Population) 23 kitabını okuduğunu ve “yaşam kavgası” ile “doğal seleksiyon” fikirlerinin oluşumunda bu kitabın etkili olduğunu da yaşam öyküsünde belirtmiştir. 24 Darwin’in ”Türlerin Kökeni” (The Origin of Species) kitabını yazmasına vesile olan 1831-1836 yıllarındaki “hayatımın en önemli olayı”25 dediği Beagle gemisiyle yolculuğunda gemiye kaptanlık yapan isim İngiliz Kraliyet Donanması subayı ve bilim adamı Robert FitzRoy 26 da gayet dindar bir isimdi.

      Evrim Kuramının ortaya konmasında ve geliştirilmesinde dindarların payı oldukça büyük olduğu gibi aynı zamanda Charles Darwin’in fikirlerinin oluşmasında ve çalışmalarını ortaya koymasında da dindar isimlerin katkıları oldukça büyüktür. Evrime katkı yapan isimler elbette bu kadarı ile bitmiyor. Bugün savunulan şekliyle evrim teorisinin babası diyebileceğimiz Yeni-Darwinizm’in kurucularından biri olarak gösterilen 27 Ukraynalı genetikçi ve evrim biyoloğu Theodosius Dobzhansky , evrime öncülük etmiş ve katkı da bulunmuş dindar isimler arasında anmamız gereken bir diğer önemli isim.  Dobzhansky, Evrimin Çağdaş Sentezini şekillendirerek, evrimsel biyoloji konusunda merkezi bir rol oynamıştır. ”Biyolojide evrimin ışığı olmaksızın hiçbir şey mantıklı değildir.” 28 diyen Dobzhansky evrim ve din arasında herhangi bir çelişki görmediğini şu sözlerle ifade etmektedir;

    “Ben bir yaratılışçı ve evrimciyim. Evrim, Tanrı’nın veya Doğa’nın yaratma yöntemidir. Yaratılış, MÖ 4004’te gerçekleşen bir olay değildir; yaklaşık 10 milyar yıl önce başlayan ve halen devam etmekte olan bir süreçtir.” 29

      Darwin’in teorisinin Amerika’da tanınma­sını sağlayan “Bilimin temeli olan düzene olan inanç, dinin temeli olan bir Emir’e olan inançtan makul bir şekilde ayrılamaz.” 30 diyen 19. yüzyılın en önemli Amerikalı botanikçisi olarak kabul edilen Harvard Üniversitesi’nden botanik profesörü Asa Gray, Pekin adamının (Primat, bir Homo erectus türü) keşfinde yer alan “Bilim, felsefe ve din, bütüne yaklaştıkça yakınlaşmaya mahkumdur.” 31 diyen Fransız rahip, paleontolog, teolog, filozof ve öğretmen Pierre Teilhard de Chardin , Richard Dawkins’e göre evrim kuramının kurucusu olan Darwin’den sonraki ardıllarının en büyüğü olan 32 “Hemen hemen tek başına modern istatistiğin temellerinin kurucusu” olan İngiliz istatistikçi, biyolog ve genetik bilimci Ronald Aymler Fisher 33 , Kuşların kavrama boyutlarının evrimini, türlerin yararına evrimleştikleri (grup seçimi olarak da bilinir) şeklindeki rakip çağdaş fikre karşıt olarak bireysel seçim açısından açıklayan, şimdi Eksiklik İlkesi olarak bilinen şeyi geliştiren Darwin’in İspinozları, Robin’in Yaşamı ve Kuledeki Swiftler gibi popüler bilim kitaplarının yazarı ornitoloji, ekoloji ve etolojiye katkılarda bulunan İngiliz evrim biyoloğu David Lambert Lack 34 evrim ve din arasında herhangi bir çelişki görmeyen , tam tersine uyumlu olduğunu söyleyen evrim kuramına öncülük etmiş ve katkı da bulunmuş dindarlar olarak anılacak diğer isimlerdendir.

          Evrime öncülük etmiş, katkıda bulunmuş pek çok dindar bilim insanı evrim ve din arasında herhangi bir çelişki görmediği gibi aynı zamanda evrimi de Tanrı’nın yaratma şekli olarak görmüşlerdir. Bugün bu görüşe ”Teistik Evrim” bir diğer adı ile ”BioLogos” 35 da denir. Teistik evrim, Tanrı hakkındaki dini öğretileri, biyoloji hakkındaki modern bilimsel anlayışla uyumlu gören görüşleri içeren genel bir terimdir. Teistik evrim kendi içinde bilimsel bir teori değil, özel yaratılış görüşlerinin aksine genel evrim biliminin dini inançlarla nasıl ilişkili olduğuna dair bir dizi görüş. Teist evrimciler, Dünya’nın yaşı, evrenin yaşı, Big Bang, Güneş Sistemi’nin kökeni, yaşamın kökeni ve evrim konusunda bilimsel bir fikir birliğini kabul ederler. Teistik evrimin savunucuları, din ve bilim arasındaki ilişkiye ilişkin çelişkili tezi reddederek, genellikle evrimsel düşünceyi Tanrı inancıyla uyumlu hale getirmeye çalışırlar – yaratılış hakkındaki dini öğretilerin ve bilimsel evrim teorilerinin birbiriyle çelişmesi gerekmediğine inanırlar. 36

   Çağımızın belki de en önemli biyoloji-genetik projesi olan İnsan Genom Projesi’nin uzun yıllar başkanı olmuş Teistik Evrim fikrinin çağdaş savunucusu 37 Amerikalı genetikçi Francis Collins, Teistik Evrim görüşünü şu maddelerle özetlemektedir;

1. Evren yaklaşık 14 milyar yıl önce yoktan var oldu.

2. Son derece imkânsız göründüğü halde, evrenin özellikleri yaşam için kesin bir şekilde ayarlanmış görünmektedir.

3. Yeryüzünde yaşamın ortaya çıkış mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber, bir kez yaşam başladıktan sonra evrim ve doğal seçilim süreçleri uzun zaman dönemlerinde biyolojik çeşitliliğin ve karmaşıklığın oluşmasını sağlamıştır.

4. Bir kez evrim harekete geçtikten sonra doğaüstü özel bir müdahale gerekmemiştir.

5. insanlar da bu sürecin bir parçasıdır ve harika maymunlarla ortak bir atayı paylaşmaktadırlar.

6. Ancak insanlar aynı zamanda evrimsel olarak açıklanamayacak açılardan eşsizdirler. Bu da

bizim ruhsal doğamızı göstermektedir. Ahlak Yasası’nın (doğru ve yanlış bilgisi) varlığı ve tarih boyunca tüm kültürlerin özelliği olan Tanrı arayışı da buna dâhildir. 38

   Francis Collins Din ve Bilim ilişkisine dair düşüncelerini de şu cümlelerle dile getirmektedir;

       ”Yirmi birinci yüzyılda, giderek artan düzeyde teknolojik bir toplumda, insanların yürekleri ve akılları için bir savaş veriliyor. Maddecilerin çoğu bilimdeki ilerlemelerin bilgilerimizdeki boşlukları doldurmakta olduklarına değinerek, Tanrı inancının modası geçmiş bir hurafe olduğunu söylemektedirler. İnanlıların çoğu, ruhsal içyüzlerine bakarak ulaştıkları gerçeğin başka kaynaklardan gelen gerçeklerden daha değerli ve kalıcı olduğunu görerek, bilimsel ve teknolojik ilerlemeleri tehlikeli ve güvenilmez bulmaktadırlar. Tutumlar katılaşmakta, sesler giderek kulak tırmalayıcı hale gelmektedir.

            Tanrı’ya yönelik bir tehdit olarak algılandığı için bilime sırtımızı mı döneceğiz? Doğa ile ilgili olup gelişen bilgilerimizi ve bunların insanların yaşamlarını iyileştirme ve acıları azaltma yolunda sunduğu olanakları terk mi edeceğiz? Diğer yandan, inanca sırtımızı dönüp bilimin ruhsal yaşamı gereksiz kıldığı, geleneksel dini simgelerin yerine bilimsel sunaklarımızda çift sarmal kabartmalarının geçebileceği sonucuna mı varacağız?

       Bu iki seçim de büyük tehlikeler içerir. İkisi de gerçekleri yadsır. İkisi de insanlığın soyluluğunu azaltır. İkisi de geleceğimizi yok eder. Ve ikisi de gereksizdir. Kutsal Kitap’taki Tanrı aynı zamanda genomun da Tanrısı’dır. O’na hem katedralde hem de laboratuarda tapinilabilir. Yarattığı her şey görkemli, huşu verici, çapraşık ve güzeldir – ve kendi kendisiyle çatışma içinde olamaz. Böyle çatışmaları yalnızca bizim gibi mükemmellikten uzak insanlar başlatırlar. Ve bu çatışmaları da yalnızca biz sonlandırabiliriz.” 39

  Teistik evrimin çağdaş savunucularından bir diğeri de  California Üniversitesi, Irvine ve California Üniversitesi Davis’te uzun süredir öğretim üyesi olan eski bir Dominikan rahip İspanyol-Amerikan evrimsel biyolog ve filozof Francisco José Ayala’dır. Evrim ile din inançlarının çelişmesinin kaçınılmaz olmadığını,  bilim ile din doğru bir biçimde anlaşıldığı takdirde, ikisinin çelişki içinde olamayacağını , zahiri çelişkilerin ancak bilim ya da iman yahut çoğu zaman ikisi birden kendi sınırlarını aşıp diğerinin alanına tecavüz ettiğinde ortaya çıkacağını belirten 40 Ayala Din ve Bilim ilişkisi hakkında şunları söylemektedir;

    ”Bilimsel bilgi ve dini inancın çelişki içinde olması gerekmez. Doğru değerlendirildiklerinde, çelişki içinde olamazlar, çünkü bilginin birbiriyle örtüşmeyen alanlarıyla ilgilidirler. Ancak ve ancak meşru sınırların dışında iddialarda bulunulduğunda, bilim ve dini inanç tezat içindeymiş gibi görünür.

   Özel olarak üstünde duracak olursak, evrim kuramı dini inancı dışlar mı? Bilimin temelde maddeci olduğu, bu yüzden de manevi değerleri dışladığı doğru değil midir? Her iki soruya da verilecek cevap “hayır” dır. Bilimin alanı doğal dünyadır, doğrudan ya da dolaylı olarak duyularımızla gözlenen gerçekliktir. Bilim, doğal dünyayla ilgili açıklamalar, gözlem ve deneyle desteklenmesi ya da reddedilmesi olası açıklamalar ileri sürer. Bu dünyanın dışında, hiçbir otoritesi, söyleyecek hiçbir sözü, şu ya da bu konumu benimsernek gibi bir işi yoktur. Bilimin estetik, ekonomik ya da ahlaki değerler hakkında söyleyeceği kesin bir şey yoktur; ha yatın anlamının ve amacının ne olduğuna dair söyleyeceği hiçbir şey yoktur, dini inançlar hakkında söyleyeceği hiçbir şey yoktur.” 41

       Günümüz diğer Teistik Evrim görüşünü benimseyenler arasında  “Bilimi ve aynı zamanda teolojinin derin bilgeliğini kapsayan bir dünya resmi, nasıl düşünebileceğimizi, olağanüstü olanı nasıl keşfettiğimizi açıklamamıza yardımcı olabilir, ama aynı zamanda bizi mevcut tehlikeler ve gelecekteki felaketler konusunda uyarabilir…” 42 diyen ça­ğımızın en önemli fosilbilimcilerinden kambriyen patlaması üzerine çalışmasıyla tanınan bir paleontolog, astrobiyolog ve evrimsel biyolog Simon Conway Morris, inançlı bir kişi için evrim sürecini anlamanın yalnızca yaratıcının işinin kapsamını ve bilgeliğini takdir etmelerini derinleştireceğini belirten 43 Brown Üniversitesi’nde hâlen çalışmalarına devam eden Amerikalı biyoloji profesörü Kenneth R. Miller, ”Evren hakkındaki bilgimizi inşa etmek için yaptığımız her şeyin Tanrı’nın krallığını inşa etmeye yardımcı olur. ” 44 diyen Brigham Young Üniversitesi’nde (BYU) biyoloji profesörü olan evrimsel biyolog Steven L. Peck, Tanrıya inandığını ve dindar Darwinist bir biyolog olduğunu belirten 45 moleküler biyolog Denis Alexander,  Amerikalı bir ekolojist ve evrimsel biyolog Joan Roughgarden, İngiliz biyoetikçi , eğitimci ve gazeteci . Aynı zamanda bir Anglikan rahibi, University College London , Eğitim Enstitüsü’nde fen eğitimi profesörü Michael J. Reiss , biyolog ve teolog Denis O. Lamoureux, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Kansas Eyalet Üniversitesi’nde Jeoloji profesörü Keith Brady Miller, Amerikalı biyolog. Point Loma Nazarene Üniversitesi’nde Biyoloji profesörü Darrel R. Falk  gibi pek çok isim sayılabilir.

      Evrime öncülük etmiş ve katkıda bulunmuş pek çok dindar ünlü biyoloğ’un olduğunu ateizm görüşünü benimseyen 20. yüzyılın önemli evrimsel biyologlarından biri olan Ernst Walter Mayr da dile getirmektedir. 46 Darwin’in buldoğu lakabıyla bilinen agnostisizm kavramını ilk ortaya atan İngiliz Biyolog Thomas Henry Huxley de gerçek bilim ve gerçek dinin ikiz kardeşleri olduklarını ifade etmektedir. 47 Bir diğer Agnostik Amerikalı paleontolog, evrimsel biyolog ve bilim tarihçisi Stephen Jay Gould da dinin bilimin düşmanı olmadığını söyler. 48 Richard Dawkins gibi militan ateistleri sık sık eleştirmesi ile bilinen 49 biyoloji felsefesinde uzmanlaşmış ünlü ateist bilim felsefecisi Michael Ruse da hem Allah’a hem evrim teorisine beraberce inanılmasında bir sakınca olmadığını ifade etmiştir. 50 Bir diğer günümüz önemli biyoloji ve bilim felsefecilerden ateizm görüşünü benimseyen Elliott Sober de doğru bir şekilde anlaşılan evrim teorisinin, Tanrı’nın zaman zaman doğaya müdahale ettiği fikriyle çelişmeyeceğini 51 hatta bazı “müdahaleci teizmlerin” (Sober müdaheleci kavramını şöyle açar; (“Müdahale” ile, Tanrı’nın doğa yasalarını ihlal ettiği anlamına gelmez; Demek istediğim, Tanrı doğada olanları deizm’in kabul ettiği şeylere ek olarak etkiler.) evrim teorisi ile uyumlu olduğunu belirtir. 52

      Görüldüğü üzere toplumda sanılanın aksine evrimi ortaya koyanlar ve geliştirenler ateist, dinsiz değildir veyahut evrim ile birlikte ateist olmamışlardır. Evrime öncülük eden, katkıda bulunmuş pek çok dindar olduğu gibi pek çok dindar bilim insanı da evrimi Tanrı’nın yaratma sanatı olarak görmekte ve din ile arasında bir çelişki olmadığı, aksine uyum olduğunu dile getirmektedir. Ve bunu sadece dindarlar değil, dine inanmayan hatta Tanrı’ya da inanmayan bilim insanları, biyoloji ve bilim felsefecileri de dile getirmekte ve bir kimsenin hem evrimci hem de dindar olmasında hiçbir sorun olmayacağını ifade etmektedir. Toplumda evrim karşıtlığının oluşmasının sebebi tüm bu gerçeklerden habersiz olan insanların kendi ideolojileri uğruna ya dine ya da evrime karşı savaş açmalarıdır. Bu da toplumumuz hem dindar hem dinsiz kesim olmak üzere okumaktan, araştırmaktan ne kadar uzak olup saplantılı ideolojiler peşinde olduklarını ortaya koymaktadır. Evrim ve din arasında gözetilecek uyum hem evrim karşıtlığını azaltmasında hem de dindarların evrime, bilime olan güveninin ve de katkısının artmasında etkisi olacaktır. Lakin evrimi dine , Tanrı’ya karşı kullanan militanlar ya da evrimi dine karşı tehdit gören din(i)darlar var olduğu sürece malesef toplumda evrim ve din ilişkisi hakkında bilgi kirliliği sürmeye devam edecektir. 

      Evrim kuramının öncülüğünü, geliştiriciliğini pek çok dindar bilim insanı üstlenmişken, evrimi en iyi bilen bu insanlar din ve evrim arasında çelişki görmüyorken, hatta dine Tanrı’ya inanmayanları bile evrim ve din arasında çelişki görmüyorken evrimi dine karşı silah olarak kullanmak ve ”Ya dindar olursun ya da evrimci” demek araştırmadan, okumadan yoksun cahilce ideolojik bir davranıştan başka bir şey değildir!


Yazar: Onur Kenan Aydoğdu


Kaynak: Onur Kenan Aydoğdu, ”Evrim , Din , Bilim” ; https://www.academia.edu/50948964/Evrim_Din_ve_Bilim , Erişim Tarihi: 12.06.2022


Referanslar;

(1) Desmond & Moore 1991, s. 210, 263–274, 284–285.

(2) Charles Darwin (2008). “On the Origin of Species”, Sterling Publishing Company Incorporated

(3) Charles Darwin (1887). “The Autobiography of Charles Darwin”, p.70, Barnes & Noble Publishing

(4) Charles Darwin, The Autobiography of Charles Darwin 1809-1882, editör Nora Barlow (Londra: Collins, 1958), 92-3.

(5) Charles Darwin (2015). “Delphi Complete Works of Charles Darwin (Illustrated)”, p.11757, Delphi Classics

(6) Francis Darwin, Charles Darwin Yaşamı ve Mektupları, Çev: Hüseyin Portakal, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 83.

(7) Quoted in Browne 1995, 501.

(8) Charles Darwin (2015). “Delphi Complete Works of Charles Darwin (Illustrated)”, p.11757, Delphi Classics

(9) “Darwin’s complex loss of faith” by Nick Spencer, http://www.theguardian.com. September 17, 2009.

(10) Caner Taslaman, Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? , s.32

(11)  Alfred Russel Wallace, Andrew Berry (2003). “Infinite Tropics: An Alfred Russel Wallace Anthology”, p.225, Verso

(12) Alfred Russel Wallace, “On the Tendency of Varieties to Depart Indefinetly from the Original Type”, Zoology, No: 3, 1958.

(13) https://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_Russel_Wallace, Erişim Tarihi 10.05.2021

(14) Peter J. Bowler, Evolution the History of an Idea, University of California Press, Los Angeles, 1984, s. 78.

(15) Caner Taslaman, Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? ss.21

(16) Fairfield Osborn, From the Greeks to Darwin, Macmillan and Co., USA, 1899, s. 141-148.

(17) Peter J. Bowler, Evolution the History of an Idea, s. 77.

(18) Caner Taslaman, Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? ss.22-23

(19) Erik Nordenskiöld, The History of Biology, Çev: L. Bucknall Eyre, Tudor Publishing Co. New York, 1920, s. 295.

(20) Charles Darwin’in Özyaşam Öyküsü, çev. Elif Gazioğlu-Selin Dingiloğlu, derleyen : Francis Darwin (İstanbul:Daktylos, 2009), s. 21 -22. [ The Autobiography of Charles Darwin, ed. Francis Darwin (Landon: Bibliolis Books, 2 0 1 0 ) . ]


(21) John Lennox, Aramızda Kalsın Tanrı Var, ss.27

(22) Bu konuda detaylı bir analiz için bakınız; Jonathan R.Topham, ‘’Biology in the Service of Natural Theology: Darwin , Paley, and the Bridgewater Treatises.’’, Biology and Ideology: From Descartes to Dawkins içinde, ss. 88-113.

(23) Thomas Robert Malthus, An Essay on the Principle of Population, Sentry Press, New York, 1965.

(24) Charles Darwin, “Özyaşam”, Charles Darwin Yaşamı ve Mektupları, s. 96.

(25) Charles Darwin, “Özyaşam”, Çev: Hüsen Portakal, Ed: Francis Darwin, Charles Darwin Yaşamı ve Mektupları, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 38-40.

(26) https://en.wikipedia.org/wiki/Robert_FitzRoy, Erişim Tarihi: 20.08.2021

(27) Caner Taslaman, Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? ss.29

(28) https://en.wikipedia.org/wiki/Nothing_in_Biology_Makes_Sense_Except_in_the_Light_of_Evolution, Erişim Tarihi: 20.08.2021

(29) Theodosius Dobzhansky, “Nothing in Biology Makes Sense Except in the Light of Evolution” (1973)

(30) Asa Gray (1880). “Natural Science and Religion”

(31) Maurice Blondel, Pierre Teilhard de Chardin, Henri de Lubac, Auguste Valensin (1967). “Pierre Teilhard de Chardin. Maurice Blondel, Correspondence”, New York : Herder

(32) Richard Dawkins (1995), River out of Eden

(33) https://tr.wikipedia.org/wiki/Ronald_Fisher#cite_ref-2 , Erişim Tarihi: 20.08.2021

(34) https://en.wikipedia.org/wiki/David_Lack , Erişim Tarihi: 20.08.2021


(35) Francis Collins, Tanrı’nın Dili , s.191

(36) https://en.wikipedia.org/wiki/Theistic_evolution#:~:text=Theistic%20evolution%20is%20a%20general,scientific%20understanding%20about%20biological%20evolution. , Erişim Tarihi: 20.08.2021

(37) Ayr.Bknz. Recep Alpyağıl, Evrim ve Tasarım, Teistik Evrim – F.Collins , ss. 475-482

(38) Francis Collins, Tanrı’nın Dili , s.193-194

(39) Francis Collins, Tanrı’nın Dili , s.203-204

(40) Francisco Ayala, Ben Maymun Muyum?, s.60

(41) Francisco J.Ayala, Evrim, s.202-203

(42) The Boyle lecture (2005)

(43) “Seals, evolution, and the real ‘missing link'” by Kenneth R Miller, www.theguardian.com. April 29, 2009.

(44) Jepson, Eric W. (Kasım 2013). “Steven L. Peck-Mormon Sanatçısı”. mormonartist.net 12 Kasım 2016 tarihinde kaynağından Arşivlendi . 12 Ocak 2017 Tarihinde Doğrulandı.

(45) https://www.theguardian.com/commentisfree/2008/sep/12/religion.evolution

(46) The Grand Old Man of Evolution (interview), eSkeptic: July 5, 2004)

(47) Huxley’nin ‘Hangi Bilgi En Değerli?’ Başlıklı konferanstaki son konuşmasının kapanışından alıntılandığı gibi. Eğitimde Dersler Herbert Spencer tarafından Kraliyet Enstitüsünde (1855) verildi.In Westminster Review(Temmuz1859), 22. yılında Toplanan Eğitim ve Akraba Konular Üzerine Denemeler (1911), 41.

(48) Stephen Jay Gould (2010). “The Flamingo’s Smile: Reflections in Natural History”, p.125, W. W. Norton & Company

(49) Michael Ruse, “Why I am an Accommodationist and Proud of it”, Zygon, 50, 2, 2015, ss. 362–363. 

(50) Alper Bilgili, Bilim Ne Değildir? s.46

(51) From a Biological Point of View, and Then Some, https://www.3-16am.co.uk/articles/from-a-biological-point-of-view-and-then-some , Erişim Tarihi: 20.08.2021

(52) Naturalism, Evolutionary Biology and Theism, https://dailynous.com/2016/10/10/naturalism-evolutionary-biology-theism/ , Erişim Tarihi: 20.08.2021