Evrimsel biyoloji , Adem ve Havva ile çelişiyor mu? – Ömer Taha Kartal

Evrimsel biyoloji , Adem ve Havva ile çelişiyor mu? – Ömer Taha Kartal

Ekim 17, 2022 0 Yazar: felsefelog

Giriş

Bazı insanlar Adem ve Havva’nın bir efsane olduğunu düşünüyor. Bazıları ise evrimin bir efsane olduğunu düşünüyor. Hristiyanlar ve Yahudiler tarih boyunca Adem ve Havva’yı Tanrı’nın suretinde yaratılan ve Aden Bahçesi’ne yerleştirilen “ilk erkek ve kadın” olarak anladılar (Yaratılış 1:26-28, 2:4-25) .Bu inançları sebebi ile uzun süre evrimsel biyolojiye direndiler. Aynı şekilde Müslümanlar da  Adem ve Havva’nın ilk insan çifti oldukları inancı  sebebi ile benzer şekilde tepki gösterdiler (Nisa Suresi 1. Ayet). Bu dini inançlara mensup olan insanlar ve evrimsel biyolojinin dini inançları dışladığını düşünen kişiler evrimsel biyoloji ve dini inançlar arasında  çözülemeyecek bir çatışma olduğuna inandılar.  Buna karşılık birçok bilim insanı ve ilahiyatçı, bilim ve din arasında barış için yeni bir yol çizmeyi hedeflediler. Bizim de bu yazıda evrim ve din ilişkisini ele alırken benimseyeceğimiz yaklaşım bu ikisinin arasında bir çatışma olmadığıdır.

Evrim ve din çelişmek zorunda mıdır?

Bugün insanlar genellikle Adem ve Havva hikayesinin modern biyoloji ile bağdaşmadığını düşünüyorlar. Bir yandan, bazıları evrimsel biyolojiyi reddederek kutsal yazılardaki yaratılış anlatılarını kabul ediyorlar. Ancak bu yanlış bir ikilemdir. Evrim biliminde hepimizin ataları olan tarihi bir Adem ve Havva ile çelişen hiçbir şey yoktur. Adem ve Havva’yı bilimin, Kutsal Yazıların ve teolojinin ışığında, hem tarihsel hem de tarihsel olmayan görüşler de dahil olmak üzere anlamanın çok çeşitli yolları vardır.

Evrim kuramının ve daha genelde bilimin dini inançları dışlaması söz konusu değildir. Zira dinin ve bilimin izah etmeye çalıştıkları varlık sahaları aynı değildir. Bundan dolayıdır ki, bilimin gösterdiği ve gösterebileceği en hayal edilmez ilerlemeleri elde etmesi halinde bile göstereceği başarı, dine karşı değil, ancak kendisine karşı bir başarı olmak durumundadır. Bilim, doğal dünyayla ilgili açıklamalar, gözlem ve deneyle desteklenmesi ya da reddedilmesi olası açıklamalar ileri sürer. Bilimin din, estetik, ahlak vb. alanlarda söyleyebileceği bir sözü yoktur.

Günümüzde pek çok bilim adamı ve teolog evrim ve din arasında bir çatışma görmemektedir. Örneğin İnsan Genom Projesi’nin başkanı Francis S. Collins, dünyanın önde gelen bilim adamlarından biri. Hayatın şifresi sayılan DNA çalışmalarının en ön saflarında yer alan Collins, dindar bir Hristiyan olmakla beraber “Tanrı’nın Dili” kitabında evrimin yaratılışın yöntemi olduğunu ifade eder. Collins, tanrıtanımazlıktan genç-dünya yaratılışçılığına, bilinmezcilikten ‘akıllı tasarım’a kadar geniş bir yelpazeye yayılmış görüşleri ele alır ve bunları reddeder.Bunların yerine, etkin ve sevecen Tanrı’nın insanlığı evrimleşme süreçlerini kullanarak yarattığına ilişkin yeni bir sentez, yeni bir düşünce kalıbı öne sürer.

 Agnostik Amerikalı paleontolog, evrimsel biyolog ve bilim tarihçisi Stephen Jay Gould  dinin bilimin düşmanı olmadığını söyler.1 Richard Dawkins gibi militan ateistleri sık sık eleştirmesi ile bilinen 2 biyoloji felsefesinde uzmanlaşmış ünlü ateist bilim felsefecisi Michael Ruse da hem Tanrı’ya hem evrim teorisine beraberce inanılmasında bir sakınca olmadığını ifade etmiştir. 3 Bir diğer günümüz önemli biyoloji ve bilim felsefecilerden ateizm görüşünü benimseyen Elliott Sober de doğru bir şekilde anlaşılan evrim teorisinin, Tanrı’nın zaman zaman doğaya müdahale ettiği fikriyle çelişmeyeceğini 4 hatta bazı “müdahaleci teizmlerin” (Sober müdaheleci kavramını şöyle açar; (“Müdahale” ile, Tanrı’nın doğa yasalarını ihlal ettiği anlamına gelmez; Demek istediğim, Tanrı doğada olanları deizm’in kabul ettiği şeylere ek olarak etkiler.) evrim teorisi ile uyumlu olduğunu belirtir. 5

Adem ve Havva hikayesinin hangi modelleri evrimsel biyoloji ile tutarlıdır?

Bazı bilim adamları, Adem ve Havva’nın tamamen efsanevi veya arketip olan edebi figürler olduğunu öne sürdüler. 6 Adem ve Havva anlatısı, diğer birçok Sümer, Babil ve Mısır metinlerinin yanı sıra Akadca Atrahasis destanıyla da çarpıcı benzerlikler taşır.7 Bu nedenle bazı bilginler anlatıyı, tarihsel olaylara veya tarihi şahsiyetlere atıfta bulunmadan, yalnızca teolojik gerçekleri öğretmeye çalışan bir anlatı olarak anlarlar. Tanrı, sözünü okuyucuların aşina olduğu bir dile uyarlayarak insanlara hitap ediyordu . Bunun gibi bir görüş, bilimle herhangi bir çatışmayı kolayca ortadan kaldıracaktır, çünkü artık Adem ve Havva hikayesini gerçek dünya olayları hakkında bir şey söylüyor olarak görmemektedirler. Ancak bu anlayış dini metinden taviz verildiği gerekçesi ile pek çok dindar tarafından kabul görmeyecektir. C. John Collins, Eski Ahit’in kapsayıcı anlatısının ışığında, Yaratılış 1-11 anlatısının, olayların açıklamalarını şekillendirmek için özel retorik ve edebi teknikler içerse bile, tarihsel bir özü koruması gerektiğini savunuyor. 8

Kısaca bu görüş din ve evrim arasındaki çelişki iddiasını rahatlıkla ortadan kaldırabilir. Ancak bu yaklaşımda dini metinden taviz söz konusudur, bunun başka teolojik problemlere sebep olabileceği söylenilebilir. Ayrıca bu yaklaşım pek çok dindar tarafından küfür olarak nitelendirilecektir.

Adem ve Havva’nın geçmişte var olan gerçek insanlar olduğunu doğrulamak istiyorsak, insanın kökeninin modern bilimsel tanımının ışığında bunu nasıl anlamlandıracağız? Evrimsel bilime göre, insanlar büyük maymunlarla ortak bir ataya sahiptir. Bu ve diğer keşifler, bilim adamlarını, anatomik olarak modern insanların birkaç yüz bin yıl önce Afrika’da evrimsel bir süreçten ortaya çıktığı sonucuna varmalarına yol açtı. Şu durumda Adem ve Havva hikayesi evrimsel biyoloji ile nasıl beraber okunabilir?  Adem ve Havva hikayesinin birkaç modelinin daha önce bilimsel kanıtlarla çeliştiği düşünülüyordu, ancak yakın dönemde Adem ve Havva Hikayesinin bilimsel kanıtlarla uyumlu olduğu modeller ortaya atılmıştır.

Örneğin, Adem ve Havva’nın birkaç bin yıl önce Ortadoğu’da doğaüstü bir şekilde yoktan yaratılmış olmaları ve hepimizin evrensel soykütüksel ataları olmaları mümkündür; bu, yakın zamanda biyolog Joshua Swamidass tarafından önerilen bir modeldir. 9  Başka bir alternatif, Adem ve Havva’yı birkaç yüz bin yıl önce yaşamış olarak kabul etmektir. Ross, Adem ve Havva’nın ilk Homo sapiens olduklarını ve 100.000-200.000 yıl önce yaşadıklarını ve bunların soyundan gelenlerin günümüz insanları olduklarını ve bu insanlar arasında gözlemlenen genetik çeşitliliği açıklamak için Neandertallerle çiftleştiklerini öne sürüyor . 10

Son olarak, filozof ve teolog William Lane Craig, daha da eski bir Adem’i tercih eder. Adem ve Havva’yı , yaklaşık 700.000 yıl önce var olan Homo heidelbergensis türünün iki üyesi olarak kabul eder. 11

S. Joshua Swamidas’ın Modeli

Biz bu yazıda Swamidas’ın modeli üzerinde duracağız. Zira Swamidas’ın modeli hem bilimsel veriler ile uyumludur hem de geleneksel dini anlayışa yakın bir modeldir.

Swamidas, Adem ve Havva’nın günümüzden 6.000-10.000 yıl önce yaratıldıklarını savunur. Adem topraktan Havva ise Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Cennetten çıkarıldıktan sonra Adem’in soyu dünya üzerinde çoğalmaya başlayacaktır. Bunun akabinde Adem’in çoğalan nesli dünyaya yayılmaya başlayacaktır . Buraya kadar her şey geleneksel anlatı ile aynı şekildedir. Ancak Swamidas’a göre Adem ve Havva’dan önce halihazırda dünya üzerinde evrimsel süreç sonucunda oluşmuş bir insan popülasyonu mevcuttur. Adem’in soyu dünyaya yayıldıkça bu insanlar ile karşılaşacaklardır ve onlarla birliktelik kuracaklardır . Bu şekilde Ademin nesli birkaç bin yıl sonra dünyaya hakim olacaktır ve Adem bu şekilde literal olarak insanlığın evrensel atası olacaktır. Swamidas Adem’den önce dünya üzerinde bulunan insanları Kutsal metinlerin bahsettiği insan tanımının dışında tutar. Zira Dini metinler Adem’in soyunu insan olarak adlandırır. Swamidas bu insanları Bahçenin (Cennet) Dışındakiler olarak adlandırır. Bahçenin Dışındakiler Adem’in soyunun karıştığı biyolojik olarak uyumlu varlıklardır. Bu modele göre Adem ve Havva hem ilk insan çiftidir ( İnsanlığın mahiyeti bir sonraki başlıkta tartışılacaktır). Hem de bütün insanların doğrudan atalarıdırlar. 12

Sonuç olarak bu model dini metinler ile gayet uyumlu gözüküyor. Zira dini metinler Adem’den önce var olabilecek homo türlerini dışlamaz.  Burada teolojik olarak sorun olarak görülebilecek tek nokta Adem ve Havva’nın biyolojik olarak ilk insan olmamaları durumuna rağmen nasıl ilk insan çifti olarak adlandırılabilecekleri meselesidir. Bu meselenin çözümü için insan deyince ne kast ettiğimizi tanımlamamız gerekiyor.

İnsanın olmanın mahiyeti nedir?

Adem ve Havva ilk insan çifti olarak kabul edildiğinde bu inancın evrimsel biyoloji ile çelişki halinde gibi gözüktüğü söylenebilir. Burada İnsandan maksadın ne olduğu önemlidir. Kutsal metinler Adem’i ve onun soyunu insan olarak kabul eder. Adem’den önce veya aynı zamanda bir takımı insansı türler yaşadıysa onlar Kutsal metinlere göre insan statüsünde değildirler. İnsan kavramının, Adem’e ve onun soyuna özgü olan tarihi, kutsal metin, metafizik, manevi ve teolojik boyutları olabilir. Bu teologların karar vermesi gereken bir şeydir. Ancak bu düşünceler, biyologların Homo sapiens vb. türleri tanımlamak için kullandıkları biyolojik özelliklerden bağımsızdır. Hayvanlar alemindeki bu belirli biyolojik özelliklerin kökeni ve gelişimi bir biyoloji sorunudur, oysa Adem’in yaratılışı bir inanç sorunu olarak kalacaktır. Teologlar ve biyologlar farklı sorular soruyorlar. Kendi alanlarında çalışan biyologların Adem hakkında söyleyecekleri bir şeyleri yoktur ve kendi alanlarında çalışan ilahiyatçıların herhangi bir biyolojik türün nasıl evrimleştiği konusunda söyleyecek hiçbir şeyleri yoktur. Bunu yapmak, ilgili disiplinlerin sınırlarını aşmaktır. Bazı teologlar insanları teolojik anlamda tüm fiziksel düşünceleri dışlayan bir şekilde tanımlamayı tercih ettiler. Örneğin Râzî, insanı -en azından teolojik ve felsefi meseleler söz konusu olduğunda- fiziksel olarak tanımlamanın yanlış olduğunu düşünür. “İnsanlık”ın anlamını “insanlığın” fiziksel görünümünden bağımsız olarak görür. Sonuç olarak bilimsel tasnifte yer alan homo türlerinin hiçbirinin kutsal yazılardaki insan kavramına denk gelmesi mümkün değildir. Kutsal yazılardaki insan kavramını belirli bir biyolojik tür olarak değerlendirmek doğru değildir. Zira kutsal metinlerdeki insan kavramı biyolojik özellikleri değil mükellefiyeti ve teolojik özellikleri ifade eder.

Bu açıklamalar ışığında Swamidas’ın Bahçenin dışındakiler olarak isimlendirdiği insanların teolojik olarak insan sayılmadıklarını ve kutsal yazılara göre ilk insan çiftinin Adem ve Havva olduğunu söylemek mümkündür.

Model’in bilimsel olarak değerlendirilmesi

Swamidas’ın modelinin dini metinler ile tutarlı olduğu söylenebilir. Peki Swamidas’ın modeli evrimsel biyoloji ile çelişkiye düşmekten kurtulabilmiş midir ? Adem ve Havva’nın yaratılması ve cennetteki halleri hakkında bilimin söyleyebileceği bir şey yoktur. Zira bunlar deney ve gözlem dışında kalan teolojik konulardır. Modelin bilimsel açıdan itiraza maruz kalabileceği nokta Adem’in soyu ile bahçenin dışındakilerin birliktelik kurması sonucu soyların karışması meselesidir. Peki gerçekten Bir insanın soyu  6.000- 10.000 öncesi gibi yakın bir zaman diliminde dünyaya yayılıp bütün insanlığa hakim olabilir mi  ? Swamidas burada soyküyüksel ortak ata terimini kullanır. Swamidas Adem Ve Havvan’ın insanların genetik olarak değil soykütüksel olarak ortak ataları olduklarını savunur. Soykütüksel atalar genetik iz bırakmazlar.

Joshua’nın araştırması, onu soysal ata ile genetik ata arasında bir ayrım yapmaya yönlendirdi. Örneğin, ebeveynlerimizin her biri %100 soy atamızdır. Ancak ebeveynlerimizin hiçbiri %100 genetik atamız değildir çünkü her biri DNA’mızın yalnızca yarısına katkıda bulunur. Büyükanne ve büyükbabalara geri dönerseniz, soy ağacınızda soyağacı olarak size %100 bağlı, ancak genetik olarak size yalnızca küçük bir oranda bağlı olan insanlar bulacaksınız. Birkaç yüz yıl geriye gittiğinizde bu genetik bağlantı sıfıra iner.

Bu nedenle, birkaç neslin ötesinde genetik yoluyla bir kişinin atasını belirlemenin hiçbir yolu yoktur. 13 Bu sebeple Swamidas genetik üzerinden modeline itiraz edilemeyeceğini savunur. Gerçekten de soykütüksel atalar genetik aktarımı açısından hayalet konumundadırlar. Bu şekilde Adem ve Havva’nın soykütüksel ortak ata olmalarına bilimsel bir itiraz getirilemez. Peki insanın soykütüksel ataları 6.000-10.000 sene öncesi gibi yakın bir zamanda var olabilir mi ? Yakın zamanlarda yapılan araştırmalara göre insanların son ortak ataları 2.000  ile 5.000 yıl öncesi gibi yakın bir zamana tarihleniyor.

Günümüzde yaşayan insanların en yakın ortak atası şaşırtıcı derecede yakın bir zamanda yaşamıştır: 2000 ile 5000 yıl önce. O zaman başka insanlar da yaşıyordu ama diğerleri ya bugün yaşayanların sadece bir kısmının atası, ya da soyları tükenmiş, yani bugünkü kimsenin atası değiller. Günümüzde yaşayan insanların hepsinin tüm atalarının ortak olduğu en son tarih ise 5000 ile 15000 yıl geride kalmıştır. O zaman başka insanlar da yaşıyordu ama diğerlerinin soyları tükenmiştir. O zaman yaşayıp soyları tükenmemiş olan herkes bugünkü herkesin atasıdır.  14 15 16 17

Sonuç olarak Swamidas’ın Modelinin aleyhine bir bilimsel kanıt yoktur. Bu durumda Swamidas’ın modeli bilim ile uyumludur ve bilimsel olarak itiraz getirilemez.

Sonuç

Evrim ve dinin çeliştiğine inanmak zorunlu değildir. Evrim ve dinin beraber okunabileceği modeller kurulması mümkündür .Dindarların, insan evrimini çekincesiz olarak kabul etmeleri ve Adem ile Havva’nın yaratılışı hakkındaki metinleri klasik ilahiyatçıların kastettiğinden başka bir anlama gelecek şekilde yeniden yorumlamak zorunda kalmadan kabul etmeleri mümkündür. Başka bir deyişle,  Homo sapiens olarak sınıflandırılan biyolojik organizmaların  daha önceki hominidlerden evrimleşmiş olabileceği fikrini kabul ederken, Adem ve Havva’nın ebeveynleri olmadan yaratıldığı ve bugün dünyadaki tüm insanların Adem ve Havva’nın torunları olduğu inancını hala savunabilirler. Metinsel kanıtlara ve geleneksel yaklaşıma çok aykırı olacak herhangi bir alegorik yoruma gerek yoktur.


Yazar: Ömer Taha Kartal


Dipnotlar:

1 Stephen Jay Gould (2010). “The Flamingo’s Smile: Reflections in Natural History”, p.125, W. W. Norton & Company

2 Michael Ruse, “Why I am an Accommodationist and Proud of it”, Zygon, 50, 2, 2015, ss. 362–363. 

3 Alper Bilgili, Bilim Ne Değildir? s.46

4 From a Biological Point of View, and Then Some, https://www.3-16am.co.uk/articles/from-a-biological-point-of-view-and-then-some , Erişim Tarihi: 20.08.2021

5 Naturalism, Evolutionary Biology and Theism, https://dailynous.com/2016/10/10/naturalism-evolutionary-biology-theism/ , Erişim Tarihi: 20.08.2021

6 Ens (2012). Bu kamptaki diğer önemli isimler arasında Daniel Harlow (2010), Denis Lamoureux (2009; 2013), Karl Giberson (2008:11-12), Alister McGrath ve J. Richard Middleton (2017) yer alıyor.

7 Enns (2012:53-55).

8 Collins (2011, bölümler 2-3; 2013).

9 S. Joshua Swamidass, Three Stories on Adam , https://peacefulscience.org/articles/three-stories-on-adam/ , Erişim Tarihi: 17.10.2022

10 Rana ve Ross’a (2015)

11 William Lane Craig , In Quest of the Historical Adam , Eerdmans , 2021

12  Ayrıntılı izah için bkz. S. Joshua Swamidass , “The Genealogical Adam and Eve The Surprising Science of Universal Ancestry” , IVP , 2021

13 The Genealogical Adam and Eve , https://bibleproject.com/podcast/genealogical-adam-and-eve/ , Erişim Tarihi: 17.10.2022

14 ^ Chang, Joseph T., Recent Common Ancestors of All Present-Day Individuals 25 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

15 ^ Rohde DL, Olson S, Chang JT (Eylül 2004). “Modelling the recent common ancestry of all living humans”. Nature. 431 (7008). ss. 562-6. doi:10.1038/nature02842PMID 15457259.

16 ^ Rohde, DLT , On the common ancestors of all living humans 22 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Submitted to American Journal of Physical Anthropology (2003), p. 27. “Based on the results of a series of computer models, it seems likely that our most recent common ancestor may have lived between 2,000 and 5,000 years ago. This is, perhaps, one tenth to one one-hundredth the length of time to our most recent common ancestors along solely male or solely female lines, which have been the target of considerable recent interest. The point beyond which everyone alive today shares the same set of ancestors is somewhat harder to predict, but it most likely falls between 5,000 and 15,000 years ago, with a significantly more recent date for the point at which we share nearly the same set.”

17 ^ Ralph, Peter and Coop, Graham, The Geography of Recent Genetic Ancestry across Europe 22 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., PLOS Biology, May 7, 2013, “For instance, we estimate that someone from Hungary shares on average about five genetic common ancestors with someone from the United Kingdom between 18 and 50 generations ago. Since 1/r(36) = 5.8×107, we would conservatively estimate that for every genetic common ancestor there are tens of millions of genealogical common ancestors. Most of these ancestors must be genealogical common ancestors many times over, but these must still represent at least thousands of distinct individuals.”


Kaynakça:

Bülent Şahin Erdeğer , Evrim ve din birbiriyle çelişir mi? , https://www.indyturk.com/node/186726/t%C3%BCrkiyeden-sesler/evrim-ve-din-birbiriyle-%C3%A7eli%C5%9Fir-mi , Erişim Tarihi: 17.10.2022

Daniel Gordon and others. Is evolutionary science in conflict with Adam and Eve?, https://peacefulscience.org/prints/evolution-adam-eve/ , Erişim Tarihi: 17.10.2022

David Solomon Jalajel , Tawaqquf and Acceptance of Human Evolution  ,  https://yaqeeninstitute.org/read/paper/tawaqquf-and-acceptance-of-human-evolution#ftnt26 , Erişim Tarihi: 17.10.2022

Hüsamettin ERDEM , DİN-BİLİM MÜNASEBETİ BAĞLAMINDA BİR DİN-BİLİM ÇATIŞMASINDAN SÖZ EDİLEBİLİR Mİ? , https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1567134 , Erişim Tarihi: 17.10.2022

Onur Kenan Aydoğdu, Evrim, Din ve Bilim , https://felsefelog.com/2022/06/12/evrim-din-ve-bilim-onur-kenan-aydogdu/ , Erişim Tarihi: 17.10.2022