Gerçek Bilgi Sadece Bilimsel Bilgi midir? – Karlo Broussard
Rasyonel bir sorgulamanın tek meşru formu bilim midir? Evrimsel biyolog ve popüler bir ateist olan Richard Dawkins öyle düşünüyor.
2012’de eski Canterbury Başpsikoposu Rowan Williams ile yaptıkları tartışmada Dawkins dinin, bilimin aksine, akla bir ihanet olduğunu iddia etti. Ona göre evreni açıklamak için Tanrı’ya başvurmanın bilimin yerine konulan sahte bir şey olduğunu ve bunun gerçek açıklama yerine yalan açıklamaları yaymak olduğunu ileri sürdü. Peki, ne gerçek açıklama sayılır? Dawkins’e göre bilim.
Gerçek açıklamaların yalnızca bilim tarafından sunulabileceği inancı “bilimcilik/scientism” olarak bilinen dünya görüşüdür. Ancak bilimciliğin kendisi gerçek bir açıklama mıdır? Bilimcilik insan aklına layık mıdır?
Ben öyle olmadığı kanaatindeyim, işte nedeni…
İnsan Aklına İhanet
İlk olarak, bilimcilik kendi kendini çürüten bir fikirdir. “Bilimsel bilgi tek mümkün bilgi çeşididir.” ifadesi bilimsel metotlarla doğrulanamaz. Bu metafiziksel bir yargıdır dolayısıyla bilimsel araştırmanın konusu değildir. Bilim ne kadar başarılı olursa olsun fiziksel gerçeklikle sınırlıdır. Metafizik, salt fiziksel gerçekliğin ötesinde temel doğrularla uğraşır(mesela, varlığın kendisi hakkında sorular, zaman, mekân vs.). Bilim veri kaynaklarının sınırları ötesine asla geçemez, yani prensipte bilimciliğin doğruluğunu kanıtlayamaz.
Şüphesiz bilim bilimciliğin doğruluğunu kanıtlayamıyorsa bilimcilik kendi kendini çürütür demektir.
Dahası, bilimcilik kendi kendini çürütür çünkü bilimcilik bilime sorgulamanın rasyonel bir formu olarak bakarak ona zarar verir. Bilimin bilimsel doğrulamanın konusu olmayan çeşitli felsefi ön-varsayımlara –mesela, bilim insanlarının zihinleri dışında bir dünya olduğu, dünyanın nedensel bir düzenliliğin kontrolünde olduğu ve insan aklının bu düzenliliği keşfetme kapasitesinde olduğu- dayandığını dikkate alalım.
Şimdi, bilimciliğin bakış açısıyla, eğer ön varsayımları bilimsel araştırmanın ürünü değilse bilim nasıl rasyonel sorgulamanın tek yolu olabilir? Olamaz. Bilimcilik bilimi yüceltmeyi hedefler ancak aslında onun altını oymakta.
İnsan Zihnine İzin Yok
Bilimciliğin neden savunulmaması gerektiği hususunda ikinci neden onun insan zihnini inkâra uzanmasıdır. Felsefeci Edward Feser “Blinded by Scientism” adlı makalesinde bu konuyu tartışıyor.
Feser, nasıl bilimciliğin temelinde modern bilimdeki dünyanın nicel-nesnel-gerçek ve nitel-öznel-görüntü halleri şeklinde ikiye ayrılmanın bulunduğunu açıklıyor. Bu ayrılmaya göre, nicel olarak ölçülemeyen hiçbir şey gerçek değildir. Bilimsel araştırmanın konusu yalnızca gerçekliğin nicel/sayısal tarafı olduğu için bilimcilik bu şeylerin bilgisini tek bilgi çeşidi olarak görür. Ancak bu bir probleme neden oluyor.
Zihin hakkında, Feser onun nitel-öznel-görüntü kısmı ile karşı karşıya geldiğini doğru bir şekilde ortaya koyuyor. Bilimin pratiğinde hipotezlerin formüle edilmesi, delillerin doğruluğunu tartmak, teknik mefhumlar ve nedensel zincirin inşası gibi zihinsel faaliyetler matematik diliyle anlatılamaz. Zihinsel inançların varlığını gösterebilen bir mikroskop veya bir teleskop yoktur. Onlar dünyanın nicel-nesnel-gerçek tarafında yer almazlar. Dolayısıyla zihnin faaliyetleri öznel ve salt görünümün tarafında bulunurlar ki bu da zihnin gerçek olmadığını söylemek anlamına gelir.
Şimdi, Feser’in de belirttiği gibi bilimciliğin birçok taraftarı bu bilgiler ışığında onu bir saçmalık olarak görüp reddetmektense mantıklarını takip edip insan düşüncelerini salt fizyolojik olaylar olarak görüp açıkça aklı reddediyorlar. Burada şu soruyu sormalıyız: “Biriyle zihni tam olarak reddeden bilimciliği gerektiren böyle bir akıl yürütmeyle bilimcilik üzerine nasıl tartışılır?” Cevap: tartışılmaz. Bu yüzden bilimcilik, kendisi lehine tartışma için de gerekli olan insan zihni gerçeğini reddettiğinden makul değildir.
Ontoloji ile Metodolojiyi Karıştırmak
Son olarak bilimcilik makul değildir çünkü bilme metodu olan metodolojiyle gerçeklik olan ontolojiyi birbirine karıştırır. Modern bilimde kantitatif(nicel) metodun başarısından dolayı çoğu kişi metodun doğayı tükettiğini düşünür. Ancak bu başarı metodun sadece nicel olarak ölçülebilen doğanın bu yönleri ile uğraşmada kullanışlı olduğunu gösterir.
Feser’in popüler analojisinine göre bilimsel araştırmanın sınırları ötesinde hiçbir şeyin var olmadığını iddia etmek, metal detektörü onu tespit edemediği için sahilde plastik kapların olmadığını söylemek gibidir. Metal detektörünün hatası plastik kapların var olup olmadığı hakkında bir şey söylemez. Bu basitçe onun tespit gücünün sınırlılığının bir göstergesidir.
Benzer şekilde nicel olarak ölçülemeyen veya empirik olarak doğrulanamayan varlıkları tespit etmede acizliği yüzünden bilim o şeylerin var olup olmadığı hakkında bir şey söylemez. Bu da basitçe bilimin tespit gücünün sınırlılığının bir göstergesidir –çünkü bilim sadece fiziksel gerçekliği algılayabilir-.
Öyleyse bilimcilik gerçeklikle metodu birbirine karıştırma hatasına düşüyor, gerçekliğin çalışma için uygun metodu gerektirmesinden ziyade metodun neyin gerçek olduğunu belirlemesine izin veriyor. Evreni açıklamak için Tanrı’ya başvurmak ister değerlendirmeye layık olan en iyi açıklama olsun ister olmasın teistler ve ateistler dünya görüşlerini tahkik etmek için argümanlarını sunmalıdır. Değerlendirmeye layık olmayan şey bilimciliktir. O kendi kendini çürütür, bilime zarar verir ve gerçeklikle metodu karıştırma hatasına düşer.
Dawkins kötü argümanlara dayanarak Tanrı’nın evren için en iyi açıklama olmasını reddediyor olabilir ancak o mantıksal olarak teizmi reddedemez çünkü teizm bilimsel bilgi kapsamına girmez. Böyle yapmak insan aklına ihanet etmek olurdu.
Çevirmen: Melih Demiralay
Kaynak: Karlo Broussard , https://strangenotions.com/is-real-knowledge-only-scientific-knowledge/ , Erişim Tarihi: 01.01.2023