Tanrı’nın Varlığına Dair Nomolojik Argüman – Tyler Hildebrand & Thomas Metcalf
Anahtar Çıkarımlar
”Tanrı’nın varlığına ilişkin nomolojik argüman, doğa yasalarına dayandığı için Yunanca nomos veya “yasa”dan gelir. Doğadaki düzenliliklerin var olması için pragmatik, estetik ve ahlaki nedenler vardır. En iyi açıklama, bilinçsiz (mindless) yasalar ya da şans yerine kişisel bir Tanrı’nın varlığı olabilir.”
İşte Tanrı’nın varlığına dair eski bir argümanın yeni bir versiyonu. Doğa yasalarına dayandığı için Yunanca nomos veya “yasa”dan sonra “nomolojik argüman” olarak adlandırılır.
Bir poker oyununda art arda beş royal flush (Ç.N: pokerdeki en büyük el) aldığınızı varsayalım. Bunu ne açıklar? Bunları şans eseri elde etmiş olabilirsiniz, ancak bu pek olası görünmüyor. Daha iyi bir açıklama, birinin desteleri sizin lehinize düzenlemiş olmasıdır.
Benzer şekilde, doğanın neden gezegenlerin eliptik yörüngelere sahip olması ve zıt yüklü parçacıkların birbirini çekmesi gibi düzenliliklerle dolu olduğuna dair bir açıklama isteyebiliriz. El diziliminizde olduğu gibi, bu düzenlilikler şans eseri olabilir, ancak bu pek olası görünmüyor. Daha iyi bir açıklama, bunlardan bir şeyin sorumlu olduğudur. Ama ne?
Açıklığa kavuşturmak gerekirse, aslında sahip olduğumuz belirli düzenliliklere neden sahip olduğumuzu sormuyoruz. Dolayısıyla, doğa yasalarının neden yaşamı desteklemek için ince ayarlanmış gibi göründüğünü sormuyoruz: örneğin, yerçekiminin yıldızların oluşumuna izin verecek doğru güçte olması gibi. Bunun ilginç bir soru olduğunu düşünüyoruz ancak şu anki konumuz bu değil. (Daha fazla bilgi edinmek isterseniz aşağıdaki “İleri Okuma” bölümüne bakınız). Benzer şekilde, “akıllı tasarım “dan bahsetmiyoruz; iyi adapte olmuş türlerin bugün neden var olduğunu sormuyoruz. Bunun doğal seçilim ve genetiğin düzenliliklerine atıfta bulunarak yeterince açıklanabileceğini düşünüyoruz. Bizim sorumuz daha genel: Düzensizliklerin aksine neden herhangi bir düzenlilik var?
Düzenlilikler: Tanrı’nın varlığına ilişkin nomolojik argüman
Nomolojik argümana göre, düzenliliklerin en iyi açıklaması doğaüstü kişisel bir varlık olan Tanrı’yı içerir. Tanrı’nın teistik ya da İncil’deki bir tanrının tüm niteliklerine – yani her şeye gücü yetme, her şeyi bilme ve ahlaki mükemmellik – sahip olması gerekli değildir, sadece Tanrı’nın doğanın düzenlilik gösterip göstermediğini kontrol etme gücüne sahip akıllı bir varlık olması yeterlidir. Başka bir deyişle, bu argüman doğadaki düzenliliklerin sizin kazanan poker ellerinize benzediğini savunur.
Öncelikle, royal flush dizinizin en iyi açıklaması neden bir insanı içeriyor? Bir insanın kart destelerine düzen getirmek istemesi için pragmatik, estetik ve hatta ahlaki nedenler düşünebiliriz. Pragmatik bir neden kişisel çıkarla ilgilidir: birisi sizin biraz para kazanmanızı istediği için kart destesine düzen getirebilir. Estetik bir neden zarafet veya güzellikle ilgilidir: floş royal sadece hoş görünebilir. Ve belki de ahlaki bir neden kazanmayı hak etmeniz olabilir.
Benzer şekilde, Tanrı’nın doğaya düzenlilikler empoze etmek istemesi için pragmatik, estetik ve hatta ahlaki nedenler düşünebiliriz: özellikle, bildiğimiz değerli şeylerin çoğu (mutluluk, sevgi, rasyonellik, bilgi veya anlamlı bir şekilde özgür seçimler gibi) düzenliliklerin olmadığı dünyalarda gerçekleştirilemez. Ve Tanrı bir şahıs olduğu için, Tanrı’nın ahlaki ve estetik tercihleri olabileceğini düşünmek için nedenlerimiz vardır. Aslında, Tanrı kötü ya da kaba olsaydı bile bu böyle olurdu, çünkü neredeyse tüm ahlaki ve estetik durumlar bir dereceye kadar düzenlilik gerektirir. Sonuç olarak, şahsi bir varlığın bir dünya yaratmak üzere olduğunu bilseydiniz, bu varlık hakkında başka hiçbir şey bilmeseniz bile, düzenlilikleri tahmin etmekte mantıksız olmazdınız.
İtirazlar ve daha fazla geliştirme
Bu noktada birisi şu şekilde itiraz edebilir: Tanrı’ya gerçekten başvurmamız gerekiyor mu? Occam’ın Usturası daha basit bir açıklamayı tercih etmemiz ya da bu ekstra, gereksiz şeyi ortaya atmamamız gerektiğini söylemiyor mu? Tanrı’yı varsaymak, bizi diğer düzenlilik açıklamalarından çok daha fazla yükümlülük altına sokmaz; onlar da ek varlıklar varsayacaktır.
Örneğin, düzenlilikleri açıklamak için Tanrı yerine doğa yasalarını öne sürmeye çalıştığımızı varsayalım. Hepimizin bir doğa yasasının ne olması gerektiğine dair bir fikri vardır: Newton’un hareket yasaları, hiçbir şeyin ışık hızından daha hızlı gidemeyeceği yasası ya da ideal gaz yasaları gibi. Bilim insanları her zaman olayları açıklamak için bu gibi yasalar ortaya koyarlar. Bununla birlikte, bilim insanları tipik olarak düzenlilikler olduğunu varsayar ve hangilerinin en anlamlı, önemli veya temel olduğunu belirlemeye çalışırlar. Bir tanesini bulduklarında, buna “doğa yasası” adını verirler. Bilim insanı olarak rolleri gereği, en başta neden temel doğa yasaları olduğunu açıklamaya çalışmazlar. Dolayısıyla, neden düzensizliklerin değil de düzenliliklerin olduğunu açıklamak istiyorsak – aslında bilimin neden mümkün olduğunu açıklamak istiyorsak – biraz felsefe yapmamız gerekir. Düzenlilikleri, yasalar ortaya koyarak açıklayacak olsaydık, öncelikle yasanın ne olduğunu söylememiz gerekirdi.
Tanrı’ya yapılan bu başvurunun bazı önemli açıklayıcı erdemleri vardır ve sonuç olarak, neden düzenlilikler olduğuna dair bir açıklama olarak ciddi bir değerlendirmeyi hak etmektedir.
Yasaların Tanrı’yı içermeyen felsefi açıklamaları vardır, ancak düzenlilikleri açıklamaya çalışanların hepsi de bunu ekstra varlıklar varsayarak yapar. Bunlar Platoncu evrenseller, Aristotelesçi doğal tür özleri ya da diğer türden ilkel zorunluluklar gibi egzotik şeyleri içerir. Occam’ın Usturası söz konusu olduğunda, bu Tanrı’yı varsaymaktan daha iyi değildir.
Dahası, bu rakip teoriler farklı bir sorunla karşı karşıyadır. Nihai bir açıklaması olmayan bilinçsiz doğa yasaları öne sürmek, sorunu daha da geriye itiyor gibi görünüyor. Şimdi açıklamamız gereken ilginç bir fenomen daha var. Neden rastlantısal olarak var olan yasalar, olası olaylar kümesinin yalnızca nispeten küçük bir bölümünü oluşturan düzenlilikleri üretti? Benzetmemize dönecek olursak, arka arkaya beş royal flush yaptığınızı, çünkü bilinçsizce bir kanunun bu sonucu garanti ettiğini söylemek tatmin edici olmaz.(Neden bunun yerine oktilyonlarca başka olası dizilimden herhangi birini üreten farklı bir yasa yoktu? Sadece büyük bir tesadüf mü?) Her halükarda, dergideki makalemizde, yasaların doğasına ilişkin alternatif felsefi açıklamalar gibi diğer açıklamaların düzenlilikleri açıklamada neden iyi bir iş çıkarmadığına dair çok daha fazla şey söylüyoruz.
Tanrı’yı varsaymanın da sorunu aynı şekilde geriye iteceğinden endişe edilebilir: Tanrı’nın varlığını ne açıklar? Herkesin bir şey ortaya koyması gerekir ve biz de her zaman bu şeylerin bir açıklamasını isteyebiliriz. Tanrı’yı varsaymak nispeten mütevazı (modest) olduğu için, bunun başka herhangi bir şeyi varsaymakla aşağı yukarı aynı temelde olduğunu düşünüyoruz – belki de hiçbir felsefi teori onun temel varlıklarını gerçekten açıklayamaz. Bununla birlikte, Tanrı varsayımı diğer açıklamaların cevap veremediği zor bir soruya cevap vermektedir: yani, neden düzensizliklerin aksine düzenlilikler vardır? Hiçbir şeyi ya da saf, rastgele şansı varsaymak mütevazıdır, ancak açıklama konusunda iyi bir iş çıkarmaz: rastgele şans beş royal flush’ı açıklamaz. Şans eseri ortaya çıkan ve bize düzenlilik gibi karmaşık ve tutarlı bir şey veren bilinçsiz bir açıklama ortaya koymak, iyi bir açıklama işi çıkarır ama gerçekten mütevazı değildir: beş royal flushunuzun açıklaması olarak bunun kadar karmaşık ve şans eseri bir şey öne sürdüyseniz poker rakibiniz çok şüpheci olurdu. (Bayesçi akıl yürütmeye aşina olanlar için, “Tanrı “nın, açıklamanın önceki olasılığı ile açıklanacak olgunun olasılığı arasında en iyi dengeyi kurduğunu savunuyoruz). Sonuç olarak, bizi ilgilendiren belirli bir sorunu yalnızca geri itmez.
Bir başka itiraz da “boşlukların Tanrısı “nı ortaya koyduğumuz, yani bilgimizde bir boşluk olduğunda Tanrı’yı ad hoc olarak ortaya koyduğumuz şeklinde olabilir. Ancak, “Doğa kanunlarının neden var olduğunu bilmiyoruz ve bu nedenle bunu Tanrı yaptı” demedik. Bunun yerine, şu şekilde tartıştık: Tanrı’nın neden düzenlilikler yaratacağını biliyoruz, ancak rastgele şansın ya da bilinçsiz bir yasanın neden yaratacağını bilmiyoruz. Ve hatırlayın, tanımladığımız Tanrı versiyonu – sadece düzenliliklerin olup olmadığını kontrol etme gücüne sahip bir şahıs – nispeten mütevazıdır. Dolayısıyla Tanrı bu düzenliliklere oldukça iyi bir açıklama getirmektedir.
Son bir itirazdan daha bahsedeceğiz. Çoklu evren savunucuları düzenliliğin şaşırtıcı olmadığını, çünkü en az bir evrenin düzenlilik sergileme olasılığının yüksek olduğunu söyleyebilir. Bazı çoklu evren savunucuları bilimsel kaygılarla hareket etmektedir. Ancak, ilgili bilimsel teoriler (enflasyon, sicim teorisi, kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumu) çoklu evreni yaratan ve sürdüren temel düzenlilikleri ortaya koyduğu için, bu düzenlilikleri neyin açıkladığını basitçe sorabiliriz. Çoklu evrenlerin diğer savunucuları ise felsefi düşüncelerle hareket etmektedirler – örneğin, olasılık ve zorunluluk kavramlarımızı anlamlandırmak için çok sayıda olası dünya varsaymamız gerektiği gibi. Bu, olası dünyaları varsaymak için iyi bir neden olabilir, ancak dünyamızdaki düzenlilikleri gerçekten açıklamaz. Sonuçta, pokerin çok popüler bir oyun olduğunu öğrendikten sonra royal flush dizinizi daha az şaşırtıcı bulmazsınız.
Felsefe zordur
Son bir uyarı: Felsefe gerçekten zor olabilir. Tanrı’nın varlığı için bir kanıt ya da özellikle güçlü bir argüman sunduğumuzu iddia etmiyoruz. Bunun yerine, sadece Tanrı’ya yapılan bu başvurunun bazı önemli açıklayıcı erdemlere sahip olduğunu ve sonuç olarak, neden düzenlilikler olduğuna dair bir açıklama olarak ciddi bir değerlendirmeyi hak ettiğini iddia ediyoruz.
Mütevazı da olsa, bu sonuç dikkate değerdir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bilimsel uygulama düzenlilik gerektirir. Düzenliliklere felsefi bir açıklama getirerek, en başta bilimin neden mümkün olduğunu açıklamaya çalışıyoruz. Buna bağlı olarak, birçok Erken Modern filozof doğal dünyanın bilimsel olarak araştırılmasının Tanrı’nın zihnini anlamamızı sağladığını düşünmüştür. Eğer Tanrı’nın doğa yasalarıyla ilişkisi bizim önerdiğimiz gibi ise, teistlerin bilimlere karşı çok olumlu bir tutum içinde olmaları gerekir. Aynı şekilde, natüralist veya ateist açıklamaları tercih edenler de en azından bilim ve din arasındaki ilişki konusunda açık fikirli olmalıdır. Bu yeni bir ders değildir, ancak bilimsel açıklamalarda Tanrı’nın ya da diğer doğaüstü varlıkların bir rolü olmasa da, bunun bilimin kendisinin dini inançla zorunlu olarak çeliştiği anlamına gelmediği gerçeğinin bir başka örneğini sunmaktadır.
İleri okuma önerileri
Bu makalenin temel aldığı dergi makalesi:
Tyler Hildebrand and Thomas Metcalf, “The Nomological Argument for the Existence of God.” Noûs. DOI 10.1111/nous.12364 (available on EarlyView)
Düzenliliklerin ilahi bir açıklamasının kitap uzunluğunda bir savunması için bkz:
John Foster, The Divine Lawmaker. Oxford University Press, 2004
Doğa yasaları metafiziğine giriş için bkz:
Tyler Hildebrand, “Non-Humean Theories of Natural Necessity.” Philosophy Compass 15, 2020
Tasarım argümanlarına yönelik çoklu evren tarzı itirazlar hakkında daha fazla bilgi için bkz:
Thomas Metcalf, “On Friederich’s New Fine-Tuning Argument,” Foundations of Physics 51, 2021
Thomas Metcalf, “Fine-Tuning the Multiverse,” Faith and Philosophy 35, 2018
Erken Modern dönemde Tanrı’nın yasalara ilişkin felsefi açıklamalarının rolüyle ilgilenen okuyucular için bkz:
Ott & Patton’s Laws of Nature (Oxford University Press, 2018)
Ott’s Causation and Laws of Nature in Early Modern Philosophy (Oxford University Press, 2009)
Görece yeni başlayanlara yönelik giriş yazıları için bkz:
Thomas Metcalf, “Design Arguments for the Existence of God,” in 1000-Word Philosophy: https://1000wordphilosophy.com/2018/02/28/design-a…
Thomas Metcalf, “Philosophy and its Contrast with Science,” in 1000-Word Philosophy: https://1000wordphilosophy.com/2018/02/13/philosop…
Michael Zerella, “Laws of Nature,” in 1000-Word Philosophy: https://1000wordphilosophy.com/2014/02/17/laws-of-…
Çevirmen: Onur Kenan Aydoğdu
Kaynak: Tyler Hildebrand and Thomas Metcalf , The nomological argument for the existence of God , https://bigthink.com/thinking/nomological-argument-does-god-exist/ , Erişim Tarihi: 22.01.2023