
Kendi Kendinin Nedeni Olan Bir Evrene İlişkin Kozmolojik Argüman – Quentin Smith
Giriş: ‘’Kendi Kendine nedeni olan’’ İfadesinin Anlamı
Evrenin ,sonlu ya da sonsuz, kendi kendine neden olduğu sonucu için tartışmak niyetindeyim. Bir kimse, ‘’Evren Kendi kendinin nedenidir’’ ifadesi tutarsız olduğu için böyle bir argümanın başarılı olamayacağını söyleyebilir. Bu iddianın, bir bireyin (Ç.N: Küme olmayan varlıkların) -evrenin- aynı bireyin (Ç.N: Kendisinin) var olmasına neden olması olarak anlaşıldığında tutarsız olduğunu kabul ediyorum. Hiçbir birey, kendi kendini meydana getiremez çünkü hiçbir birey (zaten) var olmadığı sürece hiçbir şeyi meydana getiremez. Bu makalede ‘’Kendi kendinin nedeni olan’’ derken bahsettiğim şey, belirli bir tür parçaların bütününün var olduğu -yani- her bir bireyin dizide, kendinden önceki birey tarafından kaynaklandığı, farklı bireylerin maddi ve nedensel dizisidir. Kendi kendinin nedeni olan derken bahsettiğim şey (a) evren parçalardan oluşan bir bütündür ,özellikle, her parçanın ya da durumun bir birey olduğu evrenin durumlarının bir dizisidir; (b) evrenin her parçasının (durumunun) varlığı evrenin daha erken parçalarından kaynaklıdır; ve (c) Evrenin bir bütün olarak var olmasının nedeni, ya bu ardışık nedenli parçalardan oluşması ya da bu parçalarla özdeş olmasıdır.
X, y ve z harflerini kullanarak, ‘’Kendi kendine neden olan’’ın bu iki anlamını net bir şekilde ifade edebiliriz. Eğer bir X bireyi, kendi kendine neden olmuşsa, bu ‘’x, x’e neden olur’’şeklinde ifade edilebilir. ‘’X, x’e neden olur’’ ifadesini reddediyorum ve ‘’Kendi kendine neden olan’’ı ardışık olarak genişletilmiş parçaların bütününe uygun olacak şekilde açıklıyorum. Evren bir durumlar dizisidir ve ‘’evren kendi kendinin nedenidir’’ ifadeleri x y’ye neden olacak şekilde ve y daha sonraki z durumuna neden olacak şekilde, evrenin x, y, z vb. Birbirini izleyen durumlarının olduğu anlamına gelir. Ok nedenler anlamına gelecek şekilde: x → y x’in y’yi var olması için nedenlediği anlamına gelir. Parantezler { } diziyi bütün olarak göstermektedir ve x, y, z bu dizinin ardışık parçalarıdır. Buna göre, eğer evren ardışık olarak kendi kendisine neden oluyorsa, bu şu şekilde ifade edilebilir:
{. . . x → y → z . . .}
Fakat ‘’Evren kendi kendine neden olandır’’ ifadesini açıklayıp burada duramayız; bu makalenin argümanı olan ‘’Evren kendi kendinin nedenidir’’ ifadesi aynı zamanda ‘’Evren kendi kendinin nedenidir’’ ifadesinin ne anlama geldiğine dair bir açıklamadır, ve bu aşamalı bir görevdir.
Bu makale, bir ek tarafından desteklenmiş ve 3 ana bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde, az önce açıkladığım şekilde kendi kendine neden olan bir evren için zorunluluk argümanı olarak adlandırdığım argümanı savunuyorum. Kabaca, bu argüman evrenin her parçasının yeterli olarak önceki parçalardan kaynaklandığını ve bir bütün olarak evrenin varlığının bu bütünü oluşturan tüm parçaların varlığını zorunlu olarak gerektirdiğini savunuyorum. Nedensel olarak açıklanan parçalar ve onların oluşturdukları evren arasındaki zorunluluk ilişkisinin elde edilmesi, evrenin neden var olduğunun yeter sebebidir. Eğer doğruysam, Tanrının varlığına dair ,hem lehine hem de aleyhine olacak şekilde, Kozmolojik Argüman hakkındaki geleneksel muhakemeler yanlıştır. Kozmolojik Argümanın savunucuları ,en azından Leibniz ve Clarke’a kadar geri götürülebilir, evrenin belirli bir andaki durumu daha önceki durumlardan kaynaklanırken, tüm durumları kapsayan evrenin tamamının Tanrı’dan kaynaklandığını düşündüler. Diğer bir yandan kozmolojik argümanın eleştirmenleri, Evrenin herhangi bir açıklamasının veya sebebinin olmadığını -varlığının kaba bir gerçek (Brute Fact) olduğunu iddia ettiler. Zorunluluk argümanına göre bu iki pozisyon da yanılmaktadır. Evrenin bir açıklaması vardır, fakat bu açıklama tanrı veya evren ve durumlarından farklı bir açıklama değildir.
İkinci bölümde, zorunluluk argümanının sonlu bir evren, ve özellikle en yaygın kabul gören evrenin kozmolojik teorisiyle, Büyük Patlama Teorisiyle tutarlı olduğunu göstereceğim. Üçüncü bölümde, bu zorunluluk argümanının kendisinin evrenin tam bir açıklamasını verdiğine dair pozisyonumu savunacağım. Son olarak, bu makalenin ek kısmında, bir kimsenin evrenin kendi durumlarından her türlü farklı olduğunu var saymaması gerektiğine dair alternatif bir argüman geliştireceğim. ‘’Evren’’ ifadesi yalnızca ‘’var olan tüm durumların’’ veya tüm durumlara ilişkin diğer çoğul ifadelerin bir kısaltması olduğu için, bu argüman kısaltma (abbreviation) argümanı şeklinde adlandırıldı. Tüm durumlardan farklı olan ve tüm durumlardan oluşan bir birey yoktur; durumların bütünü durumların tamamıyla özdeştir, ve varlığı ya sebepsizdir, ya Tanrı tarafından meydana getirilmiştir ya da durumların varlığı tarafından zorunlu olarak meydana gelmiştir. Kısaltma argümanında, evren ‘’kendi kendine neden olan’’dır çünkü var olan tüm durumlardan farklı değildir ve var olan her durum nedensel olarak kendinden önceki durumlar ile açıklanabilir. Bu argümanın amacı, felsefi bir arkaplan bilgisine sahip olmayanlar için belirsiz gibi gözükebilir, bu da argümanı ek kısmına yerleştirmemin sebebidir. Eğer okuyucu evrenin tüm parçalarından farklı olarak var olduğuna ikna olmuşsa, ek kısmını okumasına gerek yoktur.
Birinci Kısım: Kendi Kendine Neden Olan Bir Evren İçin Zorunluluk Argümanı
Bu argüman, evrenin , bireysel bir varoluşun, bütünün tüm parçalarından farklı bir bütün olduğunu varsayar. Bu bütünün adı olarak ‘’U’’ sembolünü kullanıyoruz. Bu, Evren U’nun neden var olduğuna dair açıklamanın, onun (Ç.N: Evren U’nun) her biri daha önceki parçalar açısından nedensel olarak açıklanan parçalarının varlığı tarafından gerektirilmesi bakımından bir ‘’Zorunluluk’’ argümanıdır.
U, tüm parçaların bütünü, parçaları onun varlığına neden olmadığından dolayı, nedensel olarak tüm parçalar tarafından açıklanmaz. Daha çok, U’nun her parçası U’nun daha önceki parçaları tarafından var edilir, ve Bütün olarak U’nun varlığı nedensel olarak açıklanmış bütün parçaları, mantıksal olarak bütün U’nun varlığını gerektirmekte veya zorunlu kılmaktadır, ve bu anlamda Bütün olarak U’nun varlığı mantıksal olarak parçalarının nedensel olarak açıklanabilen varlığıyla açıklanabilir. Eğer bütün olarak U’nun parçaları nedensel olarak varsa, U’nun da aynı zamanda var olduğu mantıksal bir gerçektir. Bir kere Parçaların varlığı nedensel olarak açıklandıktan sonra, bütünün varlığı mantıksal olarak açıklanabilir, Çünkü bütünün parçalarının varlığının mantıksal bir sonucu olarak bütün de vardır.
Bütünün tüm parçalarının varoluşlarının nedensel bir açıklaması olsa bile, yine de bütünün varoluşunun nedensel bir açıklaması olması gerektiğini (hatta olabileceğini) varsaymak ya anlamsız ya da mantıksal olarak kendi kendisiyle çelişkilidir. Bütünün harici ya da ilahi bir nedeni olamaz, çünkü bu tarz bir neden mantıksal olarak göstereceğim üzere “çok geçtir’’. Eğer Bir bütünün parçaları varsa, bütünün de var olması mantıksal olarak gereklidir. Bütünün tüm parçaları daha önceki parçalarda kendi varlığının bir yeter sebebine sahiptir. Bu doğrultuda, her bir parçanın varlığının nedensel bir açıklaması ve bütünün varlığının mantıksal bir açıklaması vardır. Bütün üzerinde (sözde) harici bir nedensel eylemin yönlendirilip yönlendirilmediğine bakılmaksızın, bütün vardır çünkü parçalarının var olması mantıksal olarak gereklidir. Bu (sözde) dışsal nedensel ilişki ya da nedensel eylem, bütünün mantıksal olarak zorunlu varlığı üzerinde hiçbir etkiye sahip olmadığından, bir etkiye sahip değildir ve dolayısıyla bu ifadenin anlaşılabilir herhangi bir anlamında bir “nedensel ilişki” değildir. Bu şekilde bir iddia edilen nedensel ilişkinin olmadığını söylersek bu daha açık bir şekilde ifade edilebilir; evrenin harici bir nedeni ya da ilahi bir nedeni yoktur.
İkinci Bölüm: Kendi Kendini Var Etmeye Başlayan Bir Evren
1960’ların sonlarından bu yana evrenin en yaygın kabul gören kozmolojik teorisi, geçmişte sonsuz sayıda genişleme ve daralma döngüsü olduğunu ima eden “salınımlı evren” versiyonu değildir. Daha ziyade, en yaygın versiyon evrenin 15 milyar yıl önce Büyük Patlama tekilliğinde var olmaya başladığını ifade eden versiyondur. Başlangıcının bir “tekillik” olduğunu söylemek, evrenin var olmaya başladığı, ancak başladığı ilk t=0 anının var olmadığı anlamına gelir. Kozmik tekillik, tüm doğa, uzay ve zaman yasalarının bozulduğu varsayımsal bir t=0 zamanıdır. Bu, varsayımsal veya sadece hayali bir andır çünkü eğer gerçekten var olsaydı, tüm yasaların, hatta zamanın var olması için gerekli olan yasaların bile bozulması nedeniyle fiziksel olarak imkansız bir durum olurdu. Varsayımsal t=0’daki bu kırılma, sonlu eski zaman serisinin ilk t=0 anının olmadığını ve her anın öncesinde daha önceki anların bulunduğunu ima eder. Bir an, anlık olan veya sıfır süreye sahip olan bir zamandır. Bir aralık, zamansal olarak uzatılmış ve bir saat veya bir dakika gibi belirli bir uzunlukta bir süreye sahip olan bir zamandır. Bir Büyük Patlama tekilliği olduğu için, her uzunluğun ilk aralığı “Açık-Geçmişlidir (Past-Open)”, yani herhangi bir uzunluğun en erken aralığının ilk anı olan bir t anı yoktur, bu aralık bir saat, dakika veya saniye vb. Olabilir. En erken saat, dakika, saniye vb. içindeki herhangi bir andan daha öncesinde, sonsuz sayıda başka anlar mevcuttur. Evrenin anlık durumları açısından formüle edildiğinde bu, evrenin her anlık durumundan önce başka anlık durumların olduğu ve evrenin her anlık durumuna daha önceki anlık durumların neden olduğu anlamına gelir. Buna göre, evren sonlu sayıda yıl önce, örneğin 15 milyar yıl önce başlamış olsa da, herhangi bir en erken aralıktaki her anlık durumun var olmasına neden olması ve dolayısıyla daha önceki anlık durumlar tarafından açıklanması anlamında kendi kendine neden olmuş olur veya kendisini bu anlamda açıklar. Kendi kendine neden olan bir evren için zorunluluk argümanı açısından, bu, durumların bütünün parçaları olduğu anlamına gelir, bireysel olarak U, ve U (a) U bütününün her bir anlık parçası S’nin, U’nun daha önceki anlık parçalarından zorunlu olarak kaynaklanması; (b) U’nun, bütünün sonlu sayıda eşit uzunlukta, üst üste binmeyen aralıklardan daha önce var olan hiçbir anlık parçasının olmaması anlamında sonlu derecede eski olması; ve © U bütününün tüm bu parçalarının varlığının, U bütününün varlığını gerektirmesi bakımından kendi kendilerine neden olurlar.[1]
Bazı filozoflar, Büyük Patlama’dan sonraki ilk saatin ilk anı “silinebiliyorsa” (yani, var olmayan bir şey olarak kabul edilebiliyorsa), herhangi bir saatin ilk anının da silinebileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu, herhangi bir saatin ya da bir saatlik sürecin dışsal bir nedeni olmadığını söylemeye olanak tanır, çünkü anlık durumlarının her birine bir saatlik sürece içsel olan daha önceki anlık durumlar neden olur. Bir top güllesinin havada uçmasının, ilgili dışsal olaya, yani toptaki barutun patlamasına atıfta bulunmadan, topun hareketinin her anlık durumunun hareketinin daha önceki anlık durumlarından kaynaklandığını söyleyerek “nedensel olarak açıklanabileceğini” söylüyorlar ve dışsal olayın, yani barut patlamasının, topun hareketinin nedeni olmadığını ima ediyorlar. Onların hatası, Büyük Patlama’dan sonraki ilk saatin, benzersiz bir durumdan dolayı bir ilk andan yoksun olduğunu, kozmik bir tekillik olduğunu fark edememeleridir. İçinde bulunduğumuz saatte ya da bahsettikleri çeşitli saatlerde kozmik bir tekillik yoktur ve Big Bang kozmolojisi bu saatlerin ya da saatler süren süreçlerin bir ilk anı olması gerektiğini ima eder. Topun top hareketinin ilk anlık durumu, barutun patlamasıyla dışarıdan kaynaklanır.[2]
Üçüncü Bölüm: Eksiksiz Açıklamalar
Her argüman bir açıklama değildir, ancak bazı argümanlar açıklamadır ve benim zorunluluk argümanım evrenin varoluşunun nedensel bir açıklamasıdır. Evren ve parçaları, var olmamış olabilecekleri anlamında olumsaldır. Her bir durumun varlığı daha önceki bir durumdan kaynaklandığından ve tüm bu durumların varlığı evrenin varlığını gerektirdiğinden, bu mümkün varlıkların her biri için bir açıklama vardır.
Jordan Howard Sobel gibi bazı filozoflara göre, “eğer herhangi bir şey olumsal ise, o zaman Her x olgusu ya da varlığı için, x’in şu ya da bu türden bir nedeni olması mümkündür” (Sobel, 2004, s. 222). Ben buna katılmıyorum. Bir şeyin olumsal olduğuna , fakat aynı zamanda her x olgusunun ya da varlığının bir nedeni olduğuna da inanıyorum. Eğer x evrenin bir parçasıysa, daha önceki parçalarda bir nedeni vardır; eğer x evrense, parçalarının varlığında kendi varlığının bir nedeni vardır. Bazılarının açıklanamayacağını iddia ettiği bazı olumsal olguları ya da varlıkları kısaca ele alacağız.
Evrenin varoluşunun zorunluluk açıklaması, Sobel’in evrenin varoluşunun tam bir açıklamasının öncüllerin tümünün zorunlu doğrular olmasını ve dolayısıyla sonucun da zorunlu bir doğru olmasını gerektirdiği yönündeki argümanını geçersiz kılar. Örneğin, kendi kendine neden olan bir evren için zorunlu kozmolojik argüman, evrenin varlığının tam bir açıklamasıdır ve öncülleri, her bir S durumunun olumsal olarak var olduğu, S’nin varlığının önceki durumlar tarafından yeterince nedensel olarak açıklandığı ve tüm evrenin, U’nun varlığının, parçalarının, durumların varlığının mantıksal olarak zorunlu olması nedeniyle açıklandığı olumsal doğrulardır. Bu, öncülleri ve sonucu olan bir argüman olarak formüle edilebilir; öyle ki bu öncüllerden mantıksal olarak türetilen sonuç, evrenin var olduğuna dair olumsal gerçektir. Buna göre, evrenin varlığına ilişkin eksiksiz bir açıklama, öncüllerin tümünün zorunlu doğrular olmasını ve sonucun da zorunlu bir doğru olmasını gerektirmez.
William Rowe, bağımlı bir varlığın, varoluşunun yeterli nedeni diğer varlıkların nedensel faaliyetinde yatan bir varlık olduğunu söyler. Rowe’a göre “Eğer her varlık bağımlı olsaydı, herhangi bir açıklaması olmayan olumsal bir gerçek – bağımlı varlıkların olduğu gerçeği – olacaktı” (Rowe, 1998, s. xiii). Sormak isterim, Eğer her varlık bağımlı olsaydı, o zaman neden bağımlı varlıkların var olduğu olumsal gerçeğinin hiçbir açıklaması yokmuş gibi görünürdü? Her varlığın bağımlı olduğu önermesinden, bağımlı varlıklar olduğu gerçeğinin hiçbir açıklaması olmadığı sonucuna mantıksal olarak nasıl varılabilir? Rowe’a göre “bir olgunun yeterli nedeni, onu gerektiren başka bir olgudur” (Rowe, 1998, s. xvii). Ancak bağımlı varlıkların var olduğu gerçeğini gerektiren pek çok olgu olduğu açık gözükmektedir. Örneğin, evrenin bir S2 durumu olduğu gerçeği, bağımlı varlıklar olduğu gerçeğini gerektirir; S2 bağımlı bir varlıktır çünkü S2’nin “yeter nedeni diğer varlıkların nedensel faaliyetinde yatmaktadır.” Rowe’un cümlesini, bir olgu için yeterli bir nedenin o olgunun bir açıklaması olduğu şeklinde yorumlarsak, S2’nin var olduğu gerçeği, bağımlı varlıkların var olduğu gerçeğinin bir açıklamasıdır. Ancak Rowe, bir olgu için yeterli nedenin onu gerektiren başka bir olgu olduğu, ancak bir olgu için her yeterli nedenin aynı zamanda o olguyu açıklamadığı anlamına gelecek şekilde daha hayırsever olarak yorumlanabilir. Bu yorumu benimsersek, yeterli nedenin gerektirdiği olguyu açıklayabilmesi için sahip olması gereken bir başka F özelliği vardır. Ancak Rowe, F’nin ne olduğunu belirtmemektedir; ayrıca, “hayırsever yorum” olarak adlandırdığım şeyin Rowe’un söylediğiyle kastettiği şey olup olmadığı da açık değildir. Rowe, yeterli nedenlerin açıklamalar olduğunu, ancak bu açıklamalardan bazılarının döngüsel veya kısır döngüsel olduğunu (ve belki de bazılarının döngüsel olmadığını) söylüyormuş gibi okunabilir. Rowe, açıklanamayacağına inandığı bir başka örnek daha sunmaktadır.
T: Olumlu olumsal durumların var olduğu gerçeğinin yeterli bir nedene sahip olamayacağını söyler. Ancak, bu gerçeğin elde edilmesi için yeterli bir neden olduğu açık gözükmektedir. S2 evren durumunun meydana gelmesiyle, olumlu olumsal durum ortaya çıkar ve bu da t olgusunu -olumlu olumsal durumların var olmasını- gerektirir. Rowe, bu türden bir açıklama önerisi için “böyle bir açıklama önerisi döngüseldir” diyecektir (Rowe, 1998, s. xvi). Ancak burada “döngüsel” ne anlama gelmektedir? Rowe bu kelimeyle neyi kastettiğini açıklamıyor ve “döngüsel “in geçerli bir argüman olmanın pozitif teorik erdeminden neden ya da nasıl farklı bir anlama gelebileceğini görebilmek oldukça zordur. Öncül sonucu gerektirir. Eğer “döngüsel”, öncülün sonucu gerektirdiği anlamına geliyorsa, o zaman döngüsellik tümdengelimsel olarak geçerli her argümanın gerekli bir özelliğidir. Ancak, açıklamaların mantığına ilişkin çalışmalarda kullanıldığı şekliyle “döngüsel” kelimesinin bu anlama geldiğini düşünmüyorum; daha ziyade, argümanın sonucunun yalnızca öncül tarafından gerektirildiğini değil, aynı zamanda öncülü de gerektirdiği anlamına geldiğini düşünüyorum. Örneğin, S1’in S2’den önce olması S2’nin S1’den sonra olmasını gerektirir. Ancak S2’nin S1’den daha sonra olması da S1’in S2’den daha önce olmasını gerektirir. Dolayısıyla, bu olgulardan birini diğerini açıklamak için kullanmak döngüseldir. Buna karşın, S2’nin meydana gelmesi pozitif olumsal durumların var olduğu gerçeğini gerektirir, ancak pozitif olumsal durumların var olduğu gerçeği S2’nin meydana gelmesini gerektirmez. Dolayısıyla, bu olgulardan birini diğerini açıklamak için kullanmak döngüseldir. Buna karşın, S2’nin meydana gelmesi pozitif olumsal durumların var olduğu gerçeğini gerektirir, ancak pozitif olumsal durumların var olduğu gerçeği S2’nin meydana gelmesini gerektirmez.
Ancak Rowe, açıklanan şey genel bir olguysa ve açıklama genel olgunun hakkında olduğu türden bir varlığı içeren özel bir olguysa, bir açıklamanın döngüsel olduğu anlamına gelecek şekilde okunabilir. Olumsal şeylerin var olması gibi genel bir olgunun, olumsal şeyler hakkındaki tikel bir olguyla dairesel olmayan bir şekilde açıklanamayacağı iddia edilmektedir. Ancak bu tür bir açıklamanın, açıklamanın kusurlu olduğunu veya çok iyi olmadığını veya bir şekilde tatmin edici olmadığını ima eden bu kelimenin anlamında “döngüsel” olduğuna inanmak için hiçbir gerekçe sunulmamaktadır. Bu örneği düşünün: Neden kırmızı şeyler var? Neden kırmızı şeyler vardır? Bu genel olgu neden yeşil bir elmanın var olduğu ve elmadaki içsel değişiklikleri içeren nedensel bir sürecin sonunda elmanın yeşil rengini kaybedip kırmızı bir renk almasıyla sonuçlanan belirli bir durum değişikliğine yol açtığı özel olgusuyla açıklanmıyor? Elmanın kırmızı halinin var olmasına neden olunduğunda, kırmızı olan bir şey, yani kırmızı bir elma vardır. Bu, neden en az bir kırmızı şeyin var olduğuna dair nedensel bir açıklamadır. Eğer bu kötü anlamda bir “döngüsel açıklama” ise, o zaman tüm nedensel bilimsel açıklamalar (ya da neredeyse hepsi) kötü anlamda “döngüseldir” ve iyi ya da döngüsel olmayan bir nedensel açıklama imkansızdır. S2 olumsal varlığının daha önceki olumsal varlıklar tarafından var edildiği ve bunların her birinin de daha önceki olumsal varlıklar tarafından var edildiği gerçeği, neden en az bir olumsal varlık olduğunun doğru olduğunu açıklar. Bununla birlikte, Rowe’un aklından geçenler doğrultusunda bir şeyin doğru olduğu ve bu her ne ise, evrenin kendi kendine neden olduğu argümanımın sağlam olmadığını ya da evrenin varoluşuna ilişkin bu açıklamanın tam olmadığını veya bazı açılardan tatmin edici olmadığını gösterdiği hissi hala devam etmektedir. Ama bu ne olabilir? Endişe verici gibi görünen sorular şunlardır: Neden bu parçalar ya da durumlar başka parçalar ya da durumlar yerine ya da hiçbir durumun olmaması yerine bu durumlar var? Neden başka bir bütün değil de bu bütün var? Neden herhangi bir olumsal varlık mevcut? Sorularımız olasılıklar metafiziği açısından ifade edilebilir. “Olası bir dünya”, şeylerin olmuş olabileceği eksiksiz bir şekildir. Neden başka olasılıklar değil de bu olasılıklar gerçektir? Örneğin, neden evrenimizin var olduğu doğrudur da, var olmadan önce sadece bir dakika süren ve asla bir toplu iğne başından daha büyük hale gelmeyen bir evrenin var olduğu yanlıştır? Yanlış ifade ile ilgili olarak, bunun yanlış olmasının nedeni, hiçbir şeyin bu kadar küçük boyutta ve kısa süreli bir evrenin var olmasına neden olmamasıdır. Aksine, nedenler ve sonuçlar dizisi (şu anda) en az 15 milyar yıldır varlığını sürdüren ve sonsuz büyüklükte olan ya da (sadece gözlemlenebilir evrenden bahsediyoruz) 13 milyar ışık yılı yarıçapına sahip bir evrenin varlığıyla sonuçlanmıştır ki burada bir ışık yılı 6 trilyon mildir. Başka bir deyişle, bahsedilen olasılığı, yani en az 15 milyar yaşında ve en az 13 milyar ışık yılı yarıçapında bir evren olduğunu gerçekleştiren somut bir nedenler ve etkiler dizisi vardır ve sadece bir dakika süren toplu iğne başı büyüklüğünde bir evren olasılığını gerçekleştiren somut bir nedenler ve etkiler dizisi yoktur. Bu nedenle bizim evrenimizin var olduğu doğru ama diğer evrenin var olduğu yanlıştır.[3]
Ek: Kendi Kendine Oluşan Bir Evren için Kısaltma Argümanı
Eğer U diye bir bireyselin, tüm parçalarından ayrı bir bütün olan bir evrenin olmadığı teorisini benimsersek, o zaman evrenin varlığının nedeni U’nun varlığının U’nun parçalarının varlığını gerektirmesi olamaz. Gereklilik argümanında kullandığım “parçalar” ve “bütün” anlamında hiçbir parça ve hiçbir bütün yoktur. Sonuç olarak, ya evrenin varlığı için farklı bir tür yeterli neden vardır ya da hiçbir neden yoktur.
Hume ve diğerleri, herhangi bir bütünün her bir parçası açıklandığında, bütünün de açıklanmış olacağını söylerken yanılmışlardır. Ancak Hume’un yanılıp yanılmadığı, kendi kendine neden olan bir evren için kısaltma argümanıyla alakasızdır, çünkü bu argüman evrenin bütün U olmadığını ve bütün U’nun parçaları olmadığını ima eder. U evreni diye bir birey yoktur ve bu bireyin tüm parçalarından ayrı bir varoluşa sahiptir. Daha ziyade, “U” ya da “evren” bir bireye atıfta bulunmaz, ancak “tüm durumlar” ya da “S1 ve S2 ve S3 ve diğer tüm durumlar” ya da “S1, S2, S3, vb.” ifadelerinin kısaltması olarak kullanılır.
Her bir durum, t zamanında var olan maksimum üç boyutlu uzayı ve t zamanında var olan galaksiler ve organizmalar gibi diğer tüm olumsal somut varlıkları içerir. “S evrenin bir parçasıdır” cümlesinin (kısaltma argümanında) “S tüm durumlardan biridir” ile ifade edilen anlama sahip olması şart koşulmuştur.
Durumlar kendi aralarında çeşitli sıralama ilişkilerine sahiptir. Örneğin, anlık olarak var olan her üç boyutlu uzay, her farklı t zamanındaki her farklı maksimum 3D uzay, daha önceki tüm 3D uzaylardan daha geniş bir yarıçapa sahiptir; bu, uzayın (veya uzay-zamanın) 15 milyar yıl önceki Büyük Patlama’dan bu yana genişlediğine dair kozmolojik bir teori önermenin bir yoludur. Buna göre, “evrenin” ayrı, bireysel bir varlığa atıfta bulunmadığı, bunun yerine “tüm kozmolojik durumların” kısaltması olduğu kuralını veya şartını benimsersek tutarlı bir teoriye sahip olabiliriz. Eğer her bir durumun varlığı daha önceki durumlardan kaynaklandığı için yeterli bir nedene sahipse, o zaman her bir durumun varlığı için yeterli, nedensel bir açıklaması vardır ve nedensiz olan ya da varlığının harici veya ilahi bir nedeni olan hiçbir durum yoktur. “Evren “in, “S1 ve S2 ve S3 ve benzeri” gibi çoğul ifadelerin kısaltması olduğu kuralını benimsedim. Bu konvansiyonu benimsemekten kaynaklanan mantıksal veya ampirik bir çelişki veya sorun yoktur ve Ocham’ın usturası (bize gerekenden daha fazla birey varsaymamamızı söyleyen) uyarınca, bireysel bir bütün U varsaymaya gerek olmadığından, bireysel bir U varsaymamamız ve bunun yerine “U “nun “tüm durumların kısaltması olduğunu belirtmemiz gerektiği iddia edilebilir.
Hem temel hem de temel olmayan doğa yasaları her bir durumun sahip olduğu eğilimsel özelliklerdir ve bazı durumlarda ortaya çıkan bir özellik ya da ilişki şeklinde gerçekleşirler. Örneğin, evrim yasası durumların eğilimsel bir özelliğidir ve belki de 4,5 milyar yıl önce yeryüzünde yaşam var olmaya başlayana kadar aktüelleşmemiş ya da vuku bulmamıştır. Bunlar bir S durumunun dispozisyonel özellikleri olduğundan, S’nin nedeni ipso facto olarak S’nin tüm dispozisyonel özelliklerine sahip olmasının nedenidir. Her bir durum diğer durumlar tarafından var edildiğinden, doğanın temel yasaları da dahil olmak üzere her bir yasa, her bir durumun eğilimsel bir özelliği olarak var edilir. Bu doğa yasaları, bir durumun nedensel eğilimleri olan ve birçoğu gerçekleşmiş olan tüm nedensel yasaları içerir. Her durum, daha sonraki bir durumun var olmasına neden olacak kadar çok sayıda nedensel eğilimin vuku bulmuş gerçekleşmesine sahiptir. Burada “neden” toplam neden anlamına gelir; bir S1 durumu, S3’ün neden olması için yeterli sayıda nedensel eğilimin gerçekleşmesi anlamında S2’ye neden olur ve bu gerçekleşen nedensel ilişkilerin tümü S3’ün “toplam nedenini” oluşturur; S3’ün bu toplam nedeni, S3’ün “nedeni” olarak adlandırdığım şeydir. Örneğin, t1’deki S1 durumu, t2’de var olan S2 durumunun, daha sonraki t3 zamanında var olan S3 durumuna neden olma eğilimini gerçekleştirmesine neden olur.
Nedensel olarak açıklanamayan hiçbir özellik, başlangıç koşulu ya da temel doğa yasası yoktur. Bir evrenin kendi kendine nedenli olduğunu söylemek, yalnızca başlangıç veya sınır koşullarının veya tikellerinin her birinin (daha önceki durumlar tarafından) var olmasına neden olduğunu söylemek değil, aynı zamanda tüm doğa yasalarının (daha önceki durumlar tarafından) var olmasına ve oluşmasına neden olduğunu söylemektir.[4]
Çevirmen: Arda Özel
Kaynak: Quentin Smith, A Cosmological Argument for a Self-Caused Universe (2008), https://infidels.org/library/modern/quentin-smith-self-caused/ , Erişim Tarihi: 12.09.2023
Dipnotlar:
[1] Kendi kendine neden olan bir evren için Kısaltma Argümanı açısından bu, evrenin (a) her anlık S durumuna daha önceki durumların yeterince neden olduğu ve (b) sonlu sayıda eşit uzunlukta, örtüşmeyen aralıklardan daha önce var olan hiçbir anlık durum olmadığı anlamında var olmaya başlamasına kendisinin neden olduğu anlamına gelir. Örneğin, tüm durumlar, her bir duruma daha önceki anlık durumların neden olduğu, ancak hiçbir durumun 15 milyar yıl öncesinden daha önce var olmadığı şekildedir.
[2] Eğer evrenin mevcut bilimsel teorisi hakkında değil de salt mantıksal olasılıklar hakkında konuşmak isteniyorsa, bir evrenin ilk anlık durumla var olmaya başlamasının mantıksal olarak mümkün olduğu doğru bir şekilde söylenebilir. Ancak sadece iki olasılık olduğunu, bu durumun ya nedensiz olduğunu ya da Tanrı (ya da evrenin dışında bir tür neden) tarafından neden olunduğunu söylemek yanlıştır. Anlık nedensel ilişkiler vardır (Bell-Aspect deneyleri tarafından gerçek evrende olduğu gösterildiği gibi) ve bu türden kendi kendine neden olan bir evren, evrenin ilk anlık durumunun farklı uzamsal parçalarının her birinin bu ilk durumun diğer uzamsal parçaları tarafından var olmaya yeterince neden olması anlamında var olmaya başlamasına neden olur. Bunu başka bir yerde tartışmıştım (Smith, 1999), ancak argümanın uzunluğu burada yeniden ifade edilmesini engelliyor.
[3] Neden bazı olumsal somut varlıkların var olma olasılığı gerçekleşmiş bir olasılıktır? Bunun yerine neden mümkün somut varlıkların olmadığı olasılığı gerçekleşmemiştir? Cevap, ilk olasılığın gerçekleşmesine neden olunarak ikinci olasılığın gerçekleşmeden bırakılmış olmasıdır. Örneğin, evrenin şimdiki durumunun nedeni, evrenin önceki durumlarındaki çeşitli nedensel süreçlerden oluşan neden, olumsal somut bir varlığın, yani evrenin şimdiki durumunun var olmasına neden olmuştur. Evrenin mevcut durumu olumsal somut bir varlık olduğuna göre, bu olumsal somut varlığın neden var olduğunun açıklanması, neden “olumsal somut bir varlık olduğunu” ve neden “olumsal somut varlıkların var olduğunu” açıklar. Olası P dünyasının gerçek dünya olduğunu varsayalım. Neden başka bir olası dünya Q değil de olası dünya P gerçektir? Adams, Pollock ve diğerlerini takip edeceğim ve olası dünya metafizik semantiği olarak, olası bir dünyanın maksimum bir p önermesi olduğu tezini benimseyeceğim, öyle ki gerçek dünya bütün ve sadece doğru önermelerin bir p birleşimidir. Her p’ önermesi için p, p”yi bağlaçlarından biri olarak içerir ya da p”nin olumsuzlamasını bağlaçlarından biri olarak içerir. P gerçek dünyası (özdeş olarak) p gerçek önermesidir. P neden başka bir dünya değil de gerçektir ya da aynı soruyu farklı bir terminoloji kullanarak sorarsak, neden başka bir q maksimal önermesi değil de p maksimal önermesi doğrudur? Evrenin bazı S durumlarının var olduğunu ileri süren tüm önermeleri düşünün, öyle ki bu önermelerin her biri S durumunun tüm fiziksel ve zihinsel olaylarını, ilişkilerini, parçalarını veya özelliklerini tanımlayan uzun, bağlaçlı bir önermedir. r önermesi S3 durumunun var olduğunu iddia eder. S3 neden vardır, çünkü daha önceki durumlar, başka bir t bağlaçlı önermede belirtilen durumlar tarafından var olmasına neden olmuştur. t önermesindeki çeşitli bağlaçlar, öncüller ve çıkarım ilişkileri olarak sıralanabilir. Bunların sonucu r önermesinin doğru olduğudur. r’nin doğru olmasının nedeni, r olasılığının gerçek olmasının nedeni, r bağlaçlı önermesini oluşturan açıklayıcı teori ya da önermeler dizisinin doğru olması ve bu teorinin t’nin neden doğru olduğunu ya da t olasılığının neden gerçek olduğunu açıklamasıdır. Gerçek P dünyasındaki her bir bağlaç ele alınabilir ve neden doğru olduğu P’deki başka bir bağlaçla açıklanabilir. Her bir bağlacın doğruluğu açıklanırsa, tüm bağlacın doğruluğu da açıklanmış olur.
[4] Paul Draper’a bu makaledeki önemli yardımları için minnettarım.
Kaynakça
Clarke, Samuel (1738). A Discourse Concerning the Being and Attributes of God, 9th ed. London: Knapton Publishers.
Gale, Richard (1991). On the Existence and Nature of God. Cambridge: Cambridge University Press.
Hume, David (1779). Dialogues Concerning Natural Religion.
Leibniz, Gottfried. (1934). “On the Ultimate Origination of Things” in The Philosophical Writings of Leibniz, trans. by M. Morris. London: J. M. Dent and Sons (Everyman Library), pp. 31ff.
Rowe, William (1998). The Cosmological Argument. Fordham: Fordham University Press.
Rowe, William (1997). “Circular Explanations, Cosmological Arguments, and Sufficient Reasons.” Midwest Studies in Philosophy 21: 188-201.
Smith, Quentin (1999). “The Reason the Universe Exists is that it Causes Itself to Exist.” Philosophy 74: 136-146.
Sobel, Jordan Howard (2004). Logic and Theism. Cambridge: Cambridge University Press.