Nietzsche’nin Farklı Felsefe Anlayışları – Frederick C. Beiser
Lebensphilosophen (“Lebensphilosophy” ya da “Yaşam Felsefesi”) felsefe anlayışının klasik lokusu (Lat. locus classicus: herhangi bir konu için merkezi kaynak/fikir) Nietzsche’nin Jenseits von Gut und Böse‘deki (İyinin ve Kötünün Ötesinde) ünlü, “her büyük felsefe, yazarının kendi kendisine itirafı, bir tür istemsiz ve bilinçsiz anıdır.” Açıklamak için şöyle devam eder, “ahlaki (ya da ahlak dışı) niyet” her felsefenin ardındaki “tüm bitkinin kendisinden büyüdüğü doğru tohumdur.”
Nietzsche’nin felsefe anlayışının kaynakları nelerdir? Ardındaki öncüller ve üzerindeki etkiler nelerdi? Kesin kaynaklardan biri, 1880’lerde Nietzsche’nin merkezi meşguliyeti olan kendi psikolojisidir. Nietzsche, Jenseits von Gut und Böse’nin 13. Bölümünde kendi psikolojisinin temel ilkesini açık bir şekilde ve cesurca bildirir: “yaşam, güç istencidir.” Nietzsche’nin felsefe hakkındaki ifadesi, bu ilkenin basit bir örneği ve uygulaması olarak gözükmektedir. Eğer yaşam güç istenci ise, o halde bir yazarın her yazısı, onun güç istencinin bir hareketi ya da kullanımı olmalıdır. O halde Nietzsche’nin felsefe anlayışının kökenleri, onun güç istenci ilkesinin kaynaklarına kadar gidiyor gibi görünmektedir.
Bu umut veren bir gelişme olarak görülebilir ancak aynı zamanda aldatıcı bir gelişmedir de. Nietzsche 1886’da Jenseits von Gut und Böse’yi yazar, ancak onun kişisel felsefe görüşü hakkındaki ilk iddiası en az on yıl öncesine, onun güç istenci ilkesini formüle etmesinden çok daha öncesine dayanıyor. Onun yayınlanmamış, 1876’da bitirdiği, Die Philosophie im tragischen Zeitalter der Griechen (Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe) el yazmasında, Nietzsche, Platon öncesi filozofların felsefi sistemlerinin yalnızca onların kurucuları için doğru olduğunu ve reddedilemez yönlerinin onların şahsi boyutlarında yattığını öğretmiştir. O, Antik Yunan Filozoflarının nasıl felsefenin yaşama hizmet etmesi ve amacının yalnızca kendi iyiliğin için bilgi edinmek olmaması gerektiğine inandıklarını belirtti. Nietzsche’ye göre onların doktrinleri ilkel bilim ya da mit değil, temel amacı insanlara yaşamın değerini ve insanın evrendeki yerini öğretmek olan özel bir tür metafizikti. Nietzsche defalarca Yunanlıların nasıl Schopenhauer’in felsefesini öngördüğüne işaret eder. Bu açıktır: onun Yunanlıları dördüncü ve beşinci yüzyılların Lebensphilosophen’larıdır.
Nietzsche’nin felsefe anlayışının bir diğer makul açıklaması, onu en çok etkileyen filozof, Schopenhauer’de yatar. Schopenhauer istenci diğerlerini yöneten ve yönlendiren ruhun baskın gücü olarak görür, böylece birisinin bir şeyi söylemesi ya da yapması nihai nedeni olarak istenç olurdu. Fakat bu hipotez de gerçekten yetersizdir. Schophenhauer’in istenci evrenseldir ve kişisel değildir, tüm görünüşler aleminde bulunan bireysellik ve kişisellikten yoksundur; ancak Nietzsche’nin yazarlığın ardında gördüğü şey tam da bireysellik ve kişiselliktir. Anlayışın kökenleri çoğu Anglofon Nietzsche araştırmacısının ihmal ettiği bir alanda yatmaktadır: Alman Romantizmi. Nietzsche’nin entelektüel geçmişi Romantizmle doluydu; bazı Romantik yazarları, özellikle de Hölderlin’i çok severdi ve erken dönem yazılarında sanatın kültürdeki merkezi rolü, sanatta dehanın önceliği ve organik bir doğa kavramı gibi birçok Romantik tema ortaya çıkar. Bu temalardan biri, onun etik anlayışında da temel bir rol oynayan bireysellik kavramıdır. Bu kavrama göre, bir kişinin kimliğinin özü ve yaratıcılığının kaynağı bireyselliğiydi, yani bir kişiye özgü ve karakteristik olan, onu sadece bu kişi yapan ve başka hiç kimse yapmayan şeydi. Bir kişi ne düşünürse düşünsün ya da ne yaparsa yapsın kendi bireyselliğinden kaynaklanır; bu kişinin bireyselliğinin, kendisini ifade etmesi veya dışa vurmasıdır. Nietzsche, tıpkı Romantiklerin şiire yaptığı gibi, bu kavramı felsefeye uygulamıştır. Friedrich Schlegel’in bir zamanlar söylediği gibi, tıpkı her bireyin kendi içinde bir romanı olduğu gibi, onların da kendi içinde bir felsefesi vardır.
Bununla birlikte, Nietzsche’nin felsefe kavramının değişken bir belirlenim olduğunu görmek önemlidir. Hayatının bir döneminde felsefenin görevi olarak gördüğü şeyi, başka bir döneminde onun görevi olarak görmemiştir. Özellikle Unzeitgemäβe Betrachtungen’de (Zamana Aykırı Düşünceler) 1876’ya kadar hâkim olan Romantik felsefe anlayışı, Menschliches, Allzumenschliches’in (İnsanca, Pek İnsanca) yayınlandığı 1878 yılında neredeyse yok olur. Nietzsche bu sonraki çalışmasında Wagner’in Romantizminden kopmuş ve (biraz da haklı olarak) “pozitivist” felsefe anlayışı olarak adlandırılan şeyi geliştirmiştir. Birinci ana bölümde Nietzsche bize, insanlığın metafizik ve sanatsal çağlarının karakteristiği olan büyük ve göz kamaştırıcı hakikatler yerine, katı bir yöntemle bulunan küçük ve gösterişsiz hakikatlere değer vermenin daha yüksek bir kültürün işareti olduğunu söyler. Nietzsche, bilimin çok yavaş ve kademeli bir süreçte, bu küçük hakikatlerin birikimiyle büyüdüğünü ve büyük bir sezgi veya içgörü üzerine kurulması gerektiğini düşünmenin yanıltıcı olduğunu ifade eder. Ayrıca, “Bir bilimin ruhu, bütününde değil parçasında güçlüdür” der Nietzsche. Bu parçalar tamamen nesnel olarak değerlendirilirken, bir bütün olarak bilim, değeri ve kullanımı konusunda daha az nesnel ve daha kişisel bir soruyu gündeme getirmektedir. Nietzsche’nin şimdi ideal olarak gördüğü felsefe, kişisel olmayan, nesnel kavrayışlar sistemi olmayı amaçladığı için, yazarının kişisel itirafına çok az yer bırakır. Kültürel evrimin daha alt bir aşaması olan metafizik, sistemlerinin ardında yazarının kişisel itirafına müsaade eden tek şeydir.
Nietzsche, 1870’lerin sonlarında pozitivist bir yönde ilerlemesine rağmen, 1886’da, Jenseits von Gut und Böse’de yeniden dile getirdiği kendi kişisel felsefe anlayışına sadık kalmıştır. Ancak, pozitivizmin karakteristiği olan bilim ile felsefe ya da metafizik arasındaki örtük ayrım vurgulanırsa, Menschliches, Allzumenschliches pozitivist anlayışında bir tutarsızlık yoktur. Bilim, küçük kişisel olmayan hakikatlerin toplanmasıyla yavaş yavaş şekil alırken, felsefe veya metafizik, yazarının kişiliğine mahsus büyük bir görüş ya da içgörü ile başlar. Yine de Menschliches, Allzumenschliches’te Nietzsche’nin bilime felsefeden daha fazla değer verdiğine şüphe yoktur: nesnel hakikat arayışı, kişisel bir görüş gereksiniminden üstündür. Ancak bilimin felsefeye tercihi, 1880’lerin sonlarında Nietzsche’nin daha kişisel felsefe anlayışını yeniden canlandırmasıyla ortadan kalkar.
Dolayısıyla, 1880’lerde Nietzsche’nin kafasında en az iki farklı felsefe anlayışı dönüp duruyordu ve bunlar kendisi tarafından kusursuz bir şekilde ayırt edilemiyordu. Menschliches, Allzumenschliches’de ortaya koyduğu pozitivist bir anlayış ve Yunanlılar üzerine erken yazılarında oluşturup, Jenseits von Gut und Böse’de yeniden canlandırdığı kişisel bir anlayış vardı. Pozitivist olan, metafizik inançların psikolojik kökenlerini veya nedenlerini inceleyen “tarihsel felsefe” programından oluşuyordu; kişisel olan ise, bir bütün olarak yaşamın veya varoluşun genel bir görünümünü vermeye çalışan, ancak nihayetinde yazarın kendi değerlerini yansıtan genel metafiziğiydi.
Çevirmen: Tuğra KESENCİ
Kaynak: Beiser, F. C. (2023). Philosophy of Life: German Lebensphilosophie 1870-1920. Oxford University Press. (Sf: 19-23)