Bağlamcılık (Contextualism) – Kevin McCain
Sıradan İngilizcede bağlama duyarlı çok fazla kelime vardır. Bu kelimelerin farklı konuşma bağlamlarında farklı anlamları olur. Örneğin, bir vazoyu nereye koyacağınızı tartışırken “yemek masası düz” dediğinizde doğru konuşuyor olabilirsiniz. Ancak eğer, son derece tehlikeli bir deneyin nerede yapılacağını tartışıyorsanız, “yemek masası düz” demeniz doğru olmaz. “Düz” kelimesi bağlama duyarlıdır, bir şey için düz demenin doğru olup olmadığı bir konuşma bağlamından diğerine değişir. Bazıları “biliyor” ve diğer ilgili terimlerin de bağlama duyarlı olduğunu öne sürmüştür.
İki senaryo ele alalım. İlkin: Sally ve kardeşi Sarah, cuma günü öğleden sonra evlerinin yolundadırlar ve bankaya uğrayıp uğramama konusunda karar vermeye çalışırlar. Büyükanneleri, onların doğum günü için birer tane çek yollamıştır ve bankanın mobil uygulaması çalışmamaktadır. Onlar için, gelecek haftadan önce hesaplarındaki parayı çekmek “çok da önemli değildir”, ama geç olmasındansa erkenden hallolmasını tercih ederler. Buna rağmen, yarın, cumartesi günü, giderlerse, bugün bu iş için zaman ayırmaktan çok daha uygun olacaktır. Sarah, “Hadi eve gidelim, bankaya yarın gideriz. Açık olacaktır. Jorge bugün erken saatlerde bana geçen cumartesi orada olduğunu, cumartesi günleri de açık olduğunu bildiğini söyledi” der. Sally, “Tamam, Jorge bankanın yarın açık olduğunu bildiğine göre eve gidelim ve bu çekleri yarın bozduralım” diye yanıtlar.
Ve ikinci senaryo: Sally ve kardeşi Sarah, cuma günü öğleden sonra evlerinin yolundadırlar ve bankaya uğrayıp uğramama konusunda karar vermeye çalışırlar. Büyükanneleri, onların doğum günü için birer tane çek yollamıştır ve bankanın mobil uygulaması çalışmamaktadır. Onlar için, gelecek haftadan önce hesaplarındaki parayı çekmek “oldukça önemlidir”. Eğer çeki bozduramazlarsa, kiralarını ödeyemeyeceklerdir. Buna rağmen, yarın, cumartesi günü, giderlerse, bugün bu iş için zaman ayırmaktan çok daha uygun olacaktır. Sarah, “Hadi eve gidelim, bankaya yarın gideriz. Açık olacaktır. Jorge bugün erken saatlerde bana geçen cumartesi orada olduğunu, cumartesi günleri de açık olduğunu bildiğini söyledi” der. Sally, “Emin misin? Jorge geçen hafta hangi gün orada olduğunu karıştırıyor olabilir. Ayrıca, bankanın çalışma saatlerini değiştirmiş olması ve artık cumartesileri kapalı olması da mümkün. Jorge bankanın yarın açık olacağını aslında bilmiyor. Bankaya şimdi gidip çekleri bozduralım” diye yanıtlar.
Bu iki senaryo hakkındaki anahtar soru, Sally’nin, ilkinde Jorge’nin cumartesi günü bankanın açık olduğunu bildiğini ve diğer durumda onun bilmediğini iddia ederken haklı olup olmadığıdır. Özellikle bu soru hakkında ilgi çekici olan şey, Sally’nin her iki durumda da haklı olduğuna dair sahip olduğumuz sezgidir. Peki bunda ilgi çekici olan nedir? Her iki durumda da Jorge ve banka hakkında hiçbir şeyin farklı olmamasıdır! Dolayısıyla, eğer Sally, ilk senaryoda ona bilgi atfetmek konusunda haklı ise, ikinci senaryoda da atfetmeme konusunda haklıdır, bunun nedeni Jorge’yle ilgili bir şeyin bir senaryodan diğerine değişmiş olması olamaz. Bunun yerine, eğer Sally iki durumda da haklı ise, bunun nedeni bu iki senaryo arasında kendi durumundaki farklılıklar olmalıdır. Risklerin Sally ve Sarah için az olduğu gerçeği, risklerin onlar için çok olduğu durumlara kıyasla, Jorge’nin bankanın cumartesi günü açık olduğunu bildiğini kabul etmeyi daha da kolaylaştırmaktadır.
Keith DeRose, bu tür bir banka örneğini ilk olarak “bilmek” kelimesinin bağlama duyarlı olduğunu göstermek amacıyla ortaya atmıştır. Daha iyi anlamak için, açık bir şekilde bağlama duyarlı olan “uzun” kelimesini ele alalım. İki yaşındaki birinin uzun olduğunu söylemek, onu diğer iki yaşında olanlarla kıyasladığımızda doğru olabilir. Fakat, bağlam NBA oyuncularının boyu olduğunda, iki yaşındaki çocuğun uzun olmadığını söylemek de doğru olacaktır. Benzer şekilde, DeRose (ve diğerleri) bir kişinin bildiğini söylemenin doğru olup olmadığının bağlama bağlı olduğunu savunmaktadır. Daha da önemlisi, bu görüşte, bağlamcılıkta, ilgili bağlam konuşmacının bağlamıdır (birisinin bir şeyi bildiğini ya da bilmediğini söyleyen kişiye), bilip bilmediği mevzubahis olan kişinin bağlamına değil (eğer ki bilip bilmediği mevzubahis olan kişi konuşmacıdan farklı biri ise). Bu nedenle, bağlamcılık, bu durumlardan çıkarmamız gereken sonucun, Sally’nin her iki durumda da haklı olduğu sonucu olduğunu söyler, zira o, ilk durumda Jorge’ye bilgi atfetmekte haklı olduğu düşük riskli bir bağlamdadır ve ikinci durumda Jorge’ye bilgi atfetmekle haksız olacağı yüksek riskli bir bağlamdadır.
Çevirmen: Zemheri Asaf
Kaynak: McCain, K. (2021). Epistemology: 50 puzzles, paradoxes, and thought experiments. Routledge. (Sf: 48-50)