Modern Psikoloji Kuramlarına Felsefe Akımlarının Etkileri – Cesur Akçay
ÖZET
Bu çalışmanın amacı modern Psikoloji tarihine ve kuramlarına her uğraşın altyapısını oluşturan felsefenin etkilerini göstermektir. 19. Yüzyıldan bu yana süregelen pozitif bilim anlayışının temelinde özellikle Metafiziğin bunalımları yer almaktadır. Bu çalışmamızda Rasyonalizm, Empirizm, Determinizm, Materyalizm ve Pozitivizm akımlarının yarattığı etkileri göstereceğiz.
Anahtar Kelimeler: Rasyonalizm, Empirizm, Determinizm, Materyalizm, Pozitivzm
Felsefe Tarihinin ilk başından beri pozitivizm dışında Rasyonalizm – Empirizm, Determinizm – İndeterminizm, Materyalizm – İdealizm sürekli bir çatışma içindeydi. Rasyonalizm Platon ve Aristoteles tarafından savunulmuş iken Aristoteles Platon’a nispeten materyalizme ve Empirizme biraz daha yakın durmuştur ancak sonuç olarak ikisi de Rasyonalisttir.
‘’… Bir insan iyi ideasını başka her şeyden ayırt edip anlatamazsa, savaştaki bir kahraman gibi bütün engellerden sıyrılarak kanıtlarını görünene değil olana dayayarak düşüncesini aydınlığa çıkaramazsa, yanılmaz bir akıl yoluyla bütün bu zorlukların hakkından gelemezse, böyle bir adam iyinin özüne varabilir mi? İyinin hiçbir türlüsüne varamaz böylesi’’[1] görüldüğü gibi Platon bilginin her şeyden sıyrılabilen bir rasyo ile bilinebileceğini söyleyerek rasyonalizmin belkide ilk temsilcilerinden olduğunu bize göstermektedir.
Determinizm ise özellikle İslam filozofları (bkz. İbn Sina, Farabi, ‘’tercih bilâ müreccih’’görüşü) ve diğer Meşşai filozofları tarafından savunulurken bunun karşıt tutumu İslam Sûfi metafiziğinde görülmektedir.
Pozitivizm ise çok sonraları ortalara çıkmasına rağmen ilk kıvılcımları geç rönesans düşünürü Francis Bacon tarafından gelmiştir. ‘’Felsefe ve bilimlerin gelişimi ve ilerlemelerinden de imler toparlanmalıdır. Doğada bulunanlar gelişir ve çoğalır; düşüncede bulunanlar ise değişir ama gelişmezler. Bundan ötürü, bu öğretiler tıpkı bir bitki gibi kökünden tamamen sökülüp atılmak yerine, doğaya göbekten bağlanıp onun tarafından beslenmeseydi, şu an iki bin yıldır gerçekleştiğini gördüğümüz şey olmazdı: bilimler yerinde sayıyor ve neredeyse aynı mevzilerini koruyorlar’’[2]görüldüğü gibi Aristoteles’ten rönesansa kadar gelen Aristotelesçi ve daha çok teoriye önem veren bilim anlayışını Bacon eleştirmektedir. Hatta kitabın büyük bir Empirizm esintisi de taşıdığı doğrudur.
Pozitivizmin Doğuşu ve Modern Felsefe
Modern felsefenin kurucusu Descartes’tir. O gerek ruh beden düalizmini savunması gerekse de ‘’düşünüyorum öyleyse varım’’[3] önermesini ortaya atması bakımından hem empirik felsefeye hem de psikolojiye büyük katkılarda bulunmuştur. Descartes metafizikçilerin savunduğu anlamda bilinenin aksine tek bir tözü savunurken var oluş alemi hakkında 2 tözü savunmaktadır. Şimdi bunun detaylı açıklamasına girmeyeceğiz[4]. Modern psikoloji kuramları açısından Descartes’in Rasyonalizmi, egonun varlığından ve bu egonun hem fail hem de münfail olduğundan söz etmesi bakımından önemlidir.
Descartes’tan sonra gelen John Locke, George Berkeley, Malebrance, David Hume ve özellikle Immanuel Kant’ın ortaya attıkları fikirler sayesinde dönemin Geisti zaten pozitivizmi kabul edecek duruma gelmişti. Kant’ın fenomen ile numune ayırması ve numeni dilin dışına koymasından dolayı metafizik günümüzdeki son 20 30 yıla kadar felsefeden elenmişti. Bunun sonucunda Auguste Comte’un başını çektiği ve varoluşçu felsefeyi de şekillendirecek olan yalnızca var oluşa ve var oluşun salt deneyimlerine bakmak olan Pozitivizm ortaya çıktı. Pozitivizm 20. yüzyılda mantıkçı-pozitivizm şeklinde Viyana Çevresi tarafından temsil edildi. Pozitivizm özellikle psikolojinin ilk dönemlerindeki işlevselciliği ve erken davranışçılığı derinden etkilemiştir. Deneysel psikoloji ve yeni yeni davranışçılığı buraya eklememizin onların pozitivizme yakın olduğu kadar daha çok zihin felsefesi ve genel olarak diğerlerine nispeten yoruma açık bir felsefe profili ortaya koymalarıdır. Mantıkçı pozitivizm ise neredeyse erken davranışçılığın atasıdır. Watson davranışçılarının dil dışı ilan etme ve eleme yöntemleri mantıkçı pozitif izlerin ana düşüncelerini oluşturur. ‘’ayrıca gözlemden ve görgül bilimlerden başka doğruluğu kontrol edebileceğimiz ve onaylayabileceğimiz bir yol yoktur’’[5]bunun yanında Viyana Çevresi önermelerin kavramlardan kavramların ise yalnızca gözlem verilerinden oluştuğunu söyleyerek psikolog Oswald Külpe’nin imgesiz düşünce[6] fikirlerinin de geri planda kalmasını sağlamıştır.
Materyalizm ve Psikolojiye Etkileri
Materyalizmin Demokritos’a kadar dayandığı söylense bile bu pek doğru değildir. Çünkü Demokritos’un atomculuğu günümüzde anladığımız atom ve bu atomun üzerine inşa edilen bir felsefe değildir. Günümüzdekine benzer şekilde bir materyalizm anlayışı Demokritos’tan çok daha sonralarına dayanmaktadır. Yine materyalizmin de ucundan da olsa Bacon’a dayandığını söyleyebiliriz. Diyalektik materyalizmi Karl Marx’a dayandırabilsek bile Ontoloji olarak materyalizmi Hobbes’a ve De la Mettrie’ye dayandırılabilir. ‘’De La Mettrie asıl var olan tözün, madde olduğunu, maddenin hiçbir zaman için herhangi bir form ve hareketten yoksun olmadığını, hayat ve düşünce de içinde olmak üzere bütün formları bizzat kendisinde bir imkan olarak içerdiğini hayvanlarla insanların aslında aynı yapıda olduğunu, dolayısıyla insanda bedenden ayrı bir ruh kabul etmeye gerek olmadığını; bedenin beden olarak yaşamak ve düşünmek kabiliyetine sahip olduğunu ileri sürmüştür.’’[7]
Metrrie hem materyalizmi savunması bakımından hem de insan ile hayvanı özdeşleştirmesi bakımından İşlevselciliğe ve erken davranışçılığa büyük katkı sağlamıştır. Bilindiği gibi işlevselci psikologlar hayvanlar ile insanların aynı temel üzerine hareket edip benzer davranışlar gösterdiklerini söylemişlerdir. Davranışçı psikologlar ise zihnin soyut yapısını reddederek olguyu ancak ve ancak materyaller ile açıklamaya çalışmışlardır.
Empirizmin ve Determinizm’in Psikoloji Üzerindeki Etkileri
Empirizmin ana düşüncesi, bilginin deneyle elde edileceğidir. Bazen bu empirizm çok radikal olabilir ve yalnızca deneyle elde edildiği savunulabilirken (bkz. Viyana Çevresi) bazıları ise yalnızca deneyi akla öncel görmeleri bakımından ayrılır. John Locke radikal olmayan bir empiristtir. Locke’a göre bilgi deneyimle elde edilir ancak deneyimle elde edilen verileri akıl parçalayıp birleştirerek yeni bilgiler edinebilir. ‘’İnsan bilgisinin temeli, kesinliği ve sınırları ile ilgili olan araştırmasında Locke birinci kitabında insan zihninde doğuştan, hazır düşünceler ya da bilgiler olmadığını öne sürer. Ona göre, insan zihnindeki idelerin kaynağı araştırılırken, bütün insanların kabul ettiği belli teorik (kurgusal) ve pratik (kılgısal) ilkeler bulunduğu düşüncesi genel kabul görür ve/ fakat genel kabul bunların doğuştan geldiğinin kanıtı sayılamaz’’[8]
Locke’nin bu görüşleri deneyimin parçalara ayrılması bakımından yapısalcı psikologların görüşlerini etkilerken tabula rasa görüşüyle davranışçı felsefeyi etkilemiştir. Öte yandan algının bölünebilirliği önce Kant sonrasında ise Gestalt ekolünün kurucularından olan Köhler tarafından eleştirilecektir.
Determinizm, “Açıkça ifade edilmiş fikir olarak determinizm prensibi insanın geç elde ettiği bir düşünce olmakla beraber, daha başlangıçta hareketlerimizin bu prensibe dayandığı meydandadır. Adımımızı atarken, ayağımızın altındaki toprağın eskisi gibi yerinde kalacağına, boşluğa uçmayacağımıza, fırlatılan taşın yerinde kalacağına, boşluğa uçmayacağımıza, fırlatılan taşın herhangi bir yere değil, atılan tarafa gideceğine, ekilen tohumun aynı cinsten bir nebat vereceğine, farkında olalım veya olmayalım, inanmışız demektir”[9].
Determinizm; Empirizm ve Mekanik ruh görüşlerinden oldukça etkilenerek davranışçılığı ve birçok düşünceyi etkilemiştir. Determinizm çok öncelere, Aristoteles’e ve Aristoteles’in takipçileri olan İslam ve Hristiyan meşşai geleneğinde sıklıkla bulunur. Meşşai geleneğinin dışında Spinoza ve güncel felsefede Davidson tarafından da savunulmaktadır. Görüldüğü gibi determinizm yalnızca psikolojiyi değil ama aynı zamanda bütün bir düşünce tarihine ağ gibi sarılmıştır. Determinizmin kaynaklandığı asıl yer: Yeter sebep ilkesi, diğer adıyla Tercih bilâ müreccih ilkesi ve Parmenides’in ‘’hiçlikten hiçlik çıkar’’ önermesidir.
Determinizm, eylemlerimizin etki ve tepkiye göre oluştuğunu söyler. Bir diğer deyişle ortada aklı ile düşünerek karar veren bir akıl olmasına rağmen bu akıl bulunduğu durumda dahil bütün olguları tartarak en ‘’makul’’ kararı verir. Bunu yapmak zorundadır. Her insan sabah uyandığında zehir yerine başka şeyler içmek zorundadır. Kişi yaşamak istemese ve zehir içse bile bu eylemi de özgür değildir. Çünkü yaşamak isteseydi bu eylemi gerçekleştirmeyecekti. Öyleyse eyleminin sebebi içindeki bu istektir ve özgür değildir.
Sonuç
Felsefe diğer her şeyde olduğu gibi psikoloji tarihini de çok derinden etkilemiştir. Aslına bakılırsa her psikolog bir derecede filozof olduğu gibi her filozofta bir derecede psikolog sayılabilir. Sosyal bilimler, pozitif bilimler ve diğer bütün entelektüel uğraşlar felsefe yanardağının taşması sonucu vücut bulmuştur.
Yazar: Cesur Akçay
Dipnotlar
[1] Platon, DEVLET, TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, XLI.BASIM, 2020 İstanbul, Çev. Sabahattin EYÜBOĞLU, M.Ali CİMCOZ, sf. 256
[2] Francis BACON, Novum Organum, BilgeSu Yayınları, 2.baskı 2019, sf.79, çev. Talip Kabadayı
[3] René Descartes, MEDİTASYONLAR, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul, Ekim 2021,5.baskı, sf.37, çev. ÇİĞDEM DÜRÜŞKEN
[4] https://www.academia.edu/98587182/Descartes%C4%B1n_Metafizik_D%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesi_ve_T%C3%B6zlerin_Niceli%C4%9Fi_%C3%9Czerine_Bir_%C4%B0nceleme
[5] Viyana Çevresi Program Yazıları, hazırlayan ve çev. Hasanhan Taylan Erkıpçak, Pinhan Yayınları, İstanbul 2019, sf.61
[6] bkz. Modern Psikoloji Tarihi, Duane P. Schultz & Sydney Ellen Schultz, Kaknüs Yayınları, sf.167, 1.Basım 2007 İstanbul, çev. Yasemin ASLAY
[7] Felsefeye Giriş, Ahmet Arslan, Serbest Akademi, 31.baskı, sf. 103
[8] Fırıncı Orman, T. (2015). Geleneksel Empirist Bilgi Kuramı ve Mantıksal Empirizm Açısından Mantık. Uluslararası Beşeri Bilimler Ve Eğitim Dergisi, 1(2), 241-267.
[9] Uludağ, Z. (2015). DETERMİNİZM ve ZORUNSUZLUK. Ondokuz Mayis University Journal of Education Faculty, 8(1), 257-272.
Kaynakça
Platon, DEVLET, TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, XLI.BASIM, 2020 İstanbul, Çev. Sabahattin EYÜBOĞLU, M.Ali CİMCOZ, sf. 256
Francis BACON, Novum Organum, BilgeSu Yayınları, 2.baskı 2019, sf.79, çev. Talip Kabadayı
René Descartes, MEDİTASYONLAR, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul, Ekim 2021,5.baskı, sf.37, çev. ÇİĞDEM DÜRÜŞKEN
Cesur Akçay, Descartes’ın Metafizik Düşüncesi ve Tözlerin Niceliği Üzerine Bir İnceleme, https://www.academia.edu/98587182/Descartes%C4%B1n_Metafizik_D%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesi_ve_T%C3%B6zlerin_Niceli%C4%9Fi_%C3%9Czerine_Bir_%C4%B0nceleme , Erişim Tarihi: 12.12.2024
Viyana Çevresi Program Yazıları, hazırlayan ve çev. Hasanhan Taylan Erkıpçak, Pinhan Yayınları, İstanbul 2019, sf.61
Modern Psikoloji Tarihi, Duane P. Schultz & Sydney Ellen Schultz, Kaknüs Yayınları, sf.167, 1.Basım 2007 İstanbul, çev. Yasemin ASLAY
Felsefeye Giriş, Ahmet Arslan, Serbest Akademi, 31.baskı, sf. 103
Fırıncı Orman, T. (2015). Geleneksel Empirist Bilgi Kuramı ve Mantıksal Empirizm Açısından Mantık. Uluslararası Beşeri Bilimler Ve Eğitim Dergisi, 1(2), 241-267.
Uludağ, Z. (2015). DETERMİNİZM ve ZORUNSUZLUK. Ondokuz Mayis University Journal of Education Faculty, 8(1), 257-272.
Dil Felsefesi I, Zeki Özcan, Sentez YAYINCILIK, 3.baskı, Ankara 2021