
Deluze Felsefesinin Genel Özellikleri – Öznur Sadıkoğlu Aytar
1925 yılında doğup 1995 yılında Paris’te vefat eden Deleuze çağdaş felsefe filozofları arasında yer alır. Zaman geçtikçe daha çok tanınan ve bilinen Deleuze, her ne kadar klasik Fransız felsefesi içinde yetişmiş olsa da kullandığı yöntemle ele aldığı konularla klasik Fransız felsefesini ve modernizmi eleştirmiştir ve bunlara alternatif bir felsefe geliştirmeye çalışmıştır.
Deleuze’nin felsefesi rasyonalizmden ziyade ampirizme yakındır yani deneycilikten yanadır. Deneyciliği klasik bir tanımla ortaya koymak gerekirse deneycilik, bütün bilgilerin tecrübeden-deneyden geldiğini iddia eder ve tecrübe-deney dışında bilginin bir kaynağının olmadığını savunur. Fakat Deleuze deneyciliği bu şekilde kabul etmez ki zaten anladığı da bu değildir. Deneyi transandantal olan bir koşulun arayışına karşı çıkan bir düşünce olarak kabul eder ve ampirizmi yaratıcılıkla ilgili bir düşünce olarak yorumlar. Yani amprizim ona göre yeni bir şeyin ortaya çıkış koşullarını arayan bir düşüncedir.
Deleuze aynı zamanda fenomenolojiye de yapısalcılığa da itiraz eder. Bunun sebebi ise yalnızca deneyi benimseyen felsefeden özellikle de özne temelinde ortaya çıkan felsefeden uzaklaşmaya çalışmasıdır. Çünkü fenemolojinin özne anlayışını Descartesci Cogito’nun daha gelişmiş bir versiyonu olarak görür öznelliği yeniden düşünmek ister.
İtirazları arasında yapısalcılıkta vardır çünkü ona göre yapısalcılıkta özne temelli olmayan bir transandantal özne arayışıdır. Aslında bir bakıma düzenleyen yasaları ve ilişkileri bulmaya çalışır yapısalcılık fakat bu yapılar ve yasalar aslında kapalı bir sistem çıkarmaktadır ortaya ve Deleuze kapalı sistem biçiminde anlaşılan bu entelektüel arayışı yeterince felsefi bulmaz yaşamın olanaklarını açığa çıkaran yaratıcı bir düşünce olarak görmez.
Deleuze bir fark felsefesi geliştirmeye çalışır ondaki bu fark felsefesi arzu ve çoğunluk kavramıyla bağlantılıdır ve ilham aldığı filozoflar arasında özellikle Spinoza, David Hume, Leibniz vardır bu isimlerin yanında stoacılar da vardır. Ayrıca Deleuze için Nietzsche de çok önemlidir bununla beraber karşı çıktığı filozoflara baktığımızda Hegel, Descartes, Husserl, Heidegger de vardır.
Deleuze’nin Spinoza’dan çok etkilendiğini ifade etmiştik. Kendisi Spinoza’yı okurken düşüncesinin monist bir yapıda olmasıyla ilgilenir. Spinoza’nın monist tekniğini var olan her şeyin aynı düzende var olduğu bir içkinlik fikri olarak değerlendirir, aşkınlığa karşı bir düşünce olarak ele alır.
Deleuze’nin bir yandan Spinoza’ yı benimsemesi diğer yandan da Nietzsche’yi benimsemesi yaşamı olumlayan bir felsefe yapmasına imkân vermiştir. Bu bağlamda kendisinde ontolojiyi ve etiği birbirinden ayırmadığı sıkı bir ilişki içinde ele aldığı felsefe görürüz nitekim benzer durum Spinoza felsefesinde de karşımıza çıkmaktadır. Zira Spinoza kitabına her ne kadar Etika ismini verse de nihayetinde kitap aynı zamanda bir ontoloji kitabıdır hatta bir varlık arayışıdır. Aslına baktığımızda Deleuze Spinoza’yı şöyle takip eder; iyi ve kötü yoktur var olan şey yararlı ve zararlı ilişkiler, yararlı ve zararlı karşılaşmalardır. Eğer bir varlık bize mutluluk- neşe veriyorsa gücümüzü arttırıyorsa bu yararlı bir karşılaşmadır fakat gücümüzü azaltıp bizi mutsuz ediyorsa bu zararlı karşılaşmadır.
Deleuze’nin 1968’de savunduğu ‘Fark ve Tekrar’ adlı tezi belki de en önemli yapıtlarındandır. Bu tezde Deleuze’nin felsefi sitemindeki temel stratejiler ile karşılaşmak mümkündür. Şöyle ki özdeşliklerden veya tözlerden yola çıkarak geliştirilen bir felsefe ile değil, farklardan başlayan bir felsefe ortaya koyulmuştur. Fark felsefesi, Kendi içindeki dinamiklere uyumlu olarak çok çeşitli alanlara yayılmış, düz bir çizgi halinde incelenmeye mümkün olmayan bir felsefedir.
Deleuze’nin felsefesini bütüncül olarak anlayabilmek için temelinde yatan farklılaşma prensibini anlamak gerekir. Farklılaşma, zamansal bir temelde olumlamanın kendisine dönüşmesidir. Deleuze, bir şeyin başka bir şeye göre farklı olduğu, başka bir ifadeyle farkın dışsal olduğu olumsuz diyalektiğin yerine, bir şeyin kendi içinde farklılaşması anlamına gelen olumlama olduğunu ifade eder.
Yazar: Öznur Sadıkoğlu Aytar
Kaynakça
A. BARAN,Gılles Deleuze ile Bir Karşılaşma,Antalya,2022
G. DELEUZE, Fark ve Tekrar, Norgunk,2021
K. ARAS, Gilles Deleuze Felsefesinde Özne Oluşun Ontolojik Tasarımı, Ankara.2013
Z. DİREK, Felsefe Vakti, 2016