
Felsefe Nedir? Sorusuna Cevap Vermek – Ragıp Sefa Sarı
Hayat içerisinde insan bilinci için en önemli olgulardan biri kullanılan dil içerisinde yer bulan kelime, kavram, terimlerin anlamlarına vakıf olmaktır. Bu olgu felsefe etkinliği için de geçerli. O sebeple, felsefe sözcüğünün etimoloji/kökenine değinelim.
Köken – Etimoloji
Felsefe sözcüğü Türkçe’ye; Arapça “Rumi bilgelik geleneği” anlamına gelen falsafa (فلسفة) sözcüğünden geçmiştir. Arapça’ya ise Eski Yunancadaki “bilgelik sevgisi” anlamına gelen philosophía (φίλος, phílos: “sevmek”; ve σοφία, sophía: “bilgelik”) sözcüğünden geçmiştir. Bu sözcük ise Eski Yunanca “bilgeliği seven” anlamına gelen philósophos (φίλος, phílos: “sevmek”; ve σοφός, sophós: “bilge”) sözcüğünden türemiştir. Philosophía sözcüğünü “hikmet arayışı” olarak çeviren kaynaklar da bulunmaktadır.
Felsefe etkinliği alt dallarından biri olan felsefe tarihi uzmanlarınca dönemlere ayrılır. Bütünsel bakışa zarar verdiği de söylenmeyecek dönemlendirme kabaca -Pre-Sokratik -Klasik -Sokrates Sonrası- Orta Çağ -Modern -Çağdaş -Post modern dönemler olduğu söylenebilir.
Gerçekten eğer bir tartışma esnasında fizik, kimya, ekonomi sözcükleri geçse herkesin üç aşağı beş yukarı üzerinde anlaştığı somut bir kavram veya tanımlama ortaya çıkar şayet bir anlaşmazlık söz konusu olursa, herhangi bir ders kitabı ya da kapsamlı bir sözlüğe bakılarak sağlam bir bilgiye ulaşılır kimse de yapılan tanımın doğruluğundan pek şüphe etmez. İş felsefeye geldiğinde durum farklıdır. Hangi ekole hangi filozofa sorarsak soralım üzerinde anlaşılabilecek bir tanıma ulaşmak oldukça zordur. O yüzden klasik kişilerin uzmanlaşmaya dayanan bilim anlayışının belli disiplinleri tanımlama şeklinden ayrı bir yolu izleyerek, fizik veya biyoloji gibi bilimlere özel bir tanım yapmak yerine, felsefe etkinliğinin birkaç öne çıkan özelliğine değinmek ‘’Felsefe nedir?’’ sorusuna ışık tutabilir.
Günümüzde felsefeyi “bilim” kesin bir bilim olarak adlandırmak mümkün değildir katı bilimcilik anlayışının terkedilmesi sonrası felsefe bilim bilgileri arasında sıkı bir ilişki kurulabilir. Öte yandan bir uzman tarafından alanına fizik, kimya gibi bir bilimi tanımlamaya kalkışırsa, felsefe yapıyor demektir. Yine tek tek bilimlerin konu kavram tez ve kuramlarının araştırılması, organize edilmesi, şekillenmesi felsefenin işidir. Bu anlamda felsefe tümel bir bilimdir.
Öğrencileri tarafından Aristo’nun ilk felsefeden söz eden eserleri doğayı inceleyenlerden sonraya konulduğundan metafizik fizikten sonra (meta ta physiko) kelime karşılığıdır. Aristotelesçi okul tarafından “doğanın ötesinde’’ manası yüklenerek vahiyden bağımsız teoloji anlamında kullanıldı. 19. yy. kadar metafizik (doğa/ fizik ötesi) “bilimlerin kraliçesi” olarak önemini sürdürdü.
Sofistler, doğal olarak verili olanla irade olarak oluşturulan arasında ayrıma gitti. Ayrım sonrası özel, politik yaşamdaki başarı mutluluk felsefi düşüncenin konuları arasına girdi. Sokrates ve öğrencileri de pratik sorunları (insana ait değerleri) Sokrates hedefi, ahlaki hayatta gerçek bilgiye dayalı reform yapmaktı.
Felsefi düşüncenin özelliklerinden hayrete değinelim. Felsefe hayret etmektir. Ancak hayret etme, nesne ve olaylar karşısında şaşakalma değildir. Söz konusu olan naif olmayan bir hayrettir. Yoksa tarihteki Nazi zulmü gibi deneyimleri tekrar etmek isteği merak değil, tarihten ders almamak olurdu. İnsan hayrete müpteladır. Aristoteles’ten hayretin önemine dair bir iktibas:
“Hayret sayesinde insanlar şimdi ve ilkin felsefe yapmaya başladılar esas olarak onlar açık güçlükler karşısında hayrete düştüler, sonra da adım adım ilerleyerek büyük problemleri keşfettiler.’’
Nedir sorusuna cevap verme çabamız bizi felsefenin diğer bilimsel disiplinlerden farkına taşır.
Yazar: Ragıp Sefa Sarı
Kaynakça
Cevizci, Ahmet, (Şubat 1999). Felsefe Sözlüğü (3 bas.). İstanbul: Paradigma Yayınları. s. 332.
Metafizik, Aristoteles 982 c 12.
Çilingir, Lokman, Niçin felsefe, Elis Yayınları, Eylül 2007.