Tanrı ve Modalite – Ateizm Lehine İki Argüman – Kemal Furkan Onat

Tanrı ve Modalite – Ateizm Lehine İki Argüman – Kemal Furkan Onat

Mart 10, 2024 0 Yazar: felsefelog

Kozmolojik argümanlara itiraz etmenin genelde üç farklı yolu vardır. Birincisi evrenin yapısından köken alan, İkincisi Tanrı’nın sıfatlarından köken alan ve üçüncüsü ise epistemik itirazlar. Bu yazıda bu üç türden itirazı içeren iki argüman sunacağım.

Birinci Argüman: Sezgilerin Güvenilirliği ve Şüpheci Bir Yaklaşım

Simültane zamansız nedensellik doğru ise;

1- Evrenin tarihi, olaylardan, yani evrenin parçaları arasındaki etkileşimler silsilesinden ibarettir.
2- Evrendeki olayları oluşturan parçaların etkileşimi, nedenselliktir.
3- İki parça arasındaki nedenselliğin mahiyeti zamansız/simültanedir.
4- Olaylar parçaların birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkıyorsa ve parçaların etkileşimi zamansız ise olaylar zamansızdır.
5- Olaylar zamansız ise ve evrenin tarihi olayların silsilesinden ibaret ise evrenin tarihi dediğimiz silsile zamansız bir şekilde mevcuttur.
6- O halde evrenin tarihi, bütünü halinde zamansız bir şekilde mevcuttur.

Bu zamansız evren modelini eleştirecek kişi B teorisini de benzer yöntemlerle elestireceğini göz önünde bulundurmalı. Zira bu model B teorisiyle büyük benzerlikler taşır. En büyük benzerlik var olan şeylerin kipsiz bir şekilde sadece var oldukları ve zamansal bir başlangıçlarının olmamasıdır.
Bu argümanın vardığı sonuç ile ilgili:

1- Kelam Kozmolojik Argümanı zora sokar. Çünkü bu evren tasavvuruna göre evren tek bir bütün halinde zamansız bir şekilde vardır. Geçmiş veya gelecek aslında yoktur. Tüm nedensel etkileşimler zamansız bir şekilde olmuş bitmiş, hazır ve nazır, sadece orada duruyor gibidir. Yani nedensel etkileşimlerin dayanacağı bir başlangıçtan söz etmek zorunda değiliz. Bu, sınırsız bir hayata tek bir anda sahip olma anlamında kullanılan ezelilik tanımının evrene uyarlanmış halidir. Ve devamında bilfiil sonsuzun imkanını sunabiliriz. Sonsuz tane evrenin zamansız bir şekilde öylece olduğunu, durduğunu söyleyebiliriz.

2- Fakat diğer yandan bu sonuç Modal Kozmolojik Argümanı zora sokmaya yetmez. Başka bir açıdan bakınca, zamansız bir Tanrı tasavvurunun yarattığı bazı güçlükleri ortadan kaldırabilir. Bunu kabul etmek gerekir. Bu noktadan sonra Zorunlu Varlık denen şeyin Tanrı olup olmadığı konusunda bir tartışmaya gitmemiz gerekir. Ateistin elindeki koz ile teistin elindeki koz hemen hemen eşit düzeyde güçlüdür. Sonsuz(ki sonsuz olmak zorunda da değildir) olayın zamansız bir şekilde tek seferde var olması ile sonsuz bir hayata tek bir anda sahip olan Tanrı arasında bir ayrıma gitmek daha da zorlaşır. Burada evrenin bir bütün halinde mümkün olup olmadığı konusu önemlidir. Teistin muhtemel dayanağı da bu olacaktır. Fakat evrenin bütünü halinde mümkün olduğunu düşünmek için hiç de iyi gerekçelerimiz yok gibi duruyor. Klasik tanıma bakarsak, var olmaması düşünülebilen varlıklara mümkün varlık, deniyordu. Fakat bu tanım ucu açık çok zayıf bir tanımdır. Şu anda evren sahnesinde olmadığını düşündüğümüz her şey (bize göre geçmiş ve gelecekteki her şey) yukarıdaki zamansız evren tasavvurunu doğru varsaydığımız taktirde hâlâ varlar. Yani zamansal akış bir illüzyondan ibarettir. Aslında bir anlamda, bu şeyler zamansız bir şekilde hep varlar. Bu durum, var olmayabileceğini düşündüğümüz şeylerin veya olsa da olur olmasa da olur dediğimiz şeylerin aslında hep var olduklarını iddia etmeye ve sezgilerimizin bu konuda hiç de güvenilir olmadığına bir gerekçe olarak sunulabilir.

Bu noktadan sonra teistin yapacağı manevra, hep var olan şeylerin de mümkün statüsünde olabileceğini iddia etmektir. “Tanrı da hep vardır fiziksel gerçeklik de hep vardır.” Bu cümlede hangisinin zorunlu varlık olduğu konusunda nasıl bir yol izlenebilir bilemiyorum. Nedense evrenin veya fiziksel gerçekliğin Zorunlu Varlık olamayacağı yönünde ciddi bir ısrar vardır. Fakat her ikisi de hemen hemen aynı özelliklere sahip olan(hep var olmak, zamansız olmak vs.) iki şey var. Modalite konusunda sezgilerimizin pek güvenilir olmadığını göz önünde bulundurursak seçim yapmak için elimizde pek bir gerekçe kalmıyor. Ve bu gerekçesizlik durumunda evrenin kökeni hakkında güçlü agnostik tavır sergileyeceksek bunun bir adım ilerisinin teizmden ziyade ateizmi desteklediğini söylemek çok doğru olurdu.

Evrenin bütünü halinde mümkün olup olmadığı konusunda şöyle bir problem var: Sezgilerimizin çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da güvenilir olmadığını belirttim. Bunu biraz açmak gerekiyor. Eğer bir şeyin mümkün olması, var olsa da olur olmasa da olur veya var olmadığını hayal edebiliyoruz, şeklinde bir temele dayanıyorsa burada ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Buradaki kilit nokta, bir şeyin veya olayın öyle veya böyle olduğuna dair tahayyülümüzün o şeyin veya olayın mümkün olmasıyla doğrudan bir ilişkisinin olduğunun varsayılmasıdır. Fakat durum tam olarak böyle değil. Sözgelimi yokluktan, hiçbir ön sebep olmadan bir seylerin pat diye ortaya çıkabildiğini hayal edebiliriz. Fakat bunun aklen muhal olduğunu da düşünürüz(yokluktan yokluk çıkar ilkesi.) Demek ki tahayyül edilebilen fakat mümkün olmayan birtakım şeyler olabiliyor. Veya Superman, Hulk gibi kurgu karakterleri hayal edebiliyoruz fakat bu kurguları hayal edebiliyoruz diye gerçekten var olup olmadıkları konusunda ciddi bir değerlendirme yapmaya yeltenmiyoruz. Öte yandan, tahayyül edemediğimiz veya etmekte zorlandığımız şeyler de vardır veya böyle şeylerin var olduğu iddia edilir; Tanrının mahiyeti vs. Bir teist, Tanrının mahiyetinin veya sıfatlarının tahayyül edilemediğini ama halen böyle bir varlığın mümkün olduğunu savunabilir. Deminki sonucun zıttını burada görüyoruz. Diğer yandan, ateistin Tanrı’nın varlığını reddi de önemli bir meseledir. Zira kendi kendine yeten fiziksel ve kapalı bir gerçekliği pek tabii hayal edebiliriz. Tanrının yokluğunu da pek tabii hayal edebiliriz. Ateistin durumu budur. Bir başka sorun da tam burada ortaya çıkıyor. Varlığı zorunlu olan ama yokluğu düşünülebilen bir şey, derken neyi kastediyoruz? Burada ontolojik argüman da işin içine giriyor. Orası apayrı bir mevzu. Lakin dikkat çekmek istediğim nokta; bir varlığın hem zorunlu olup hem de a priori bir bilgi gibi zorunlu olarak bilinememesidir. Teist de bunu kabul edecektir ve ekleyecektir: Tanrı’nın varlığı zorunlu olsa bile 2+2=4 şeklinde bir zorunlulukla bilinmez, olguları nasıl biliyorsak onu da öyle biliriz ve zihnimiz bu konuda belki bizi yanıltıyordur, kim bilir! Fakat aynı çıkışı ateistin yapma hakkı da vardır. Teiste göre nasıl ki Tanrı zorunlu varlık olmasına rağmen yokluğu düşünülebiliyor ve zihnimiz burada yanılıyor olabilirse, aynı şekilde, ateiste göre ise maddenin zorunlu varlık olmayabileceği yönündeki bu teistik ısrarın da bir yanılgıdan ibaret olduğu söylenebilir.

Sonuç: Demek ki tahayyül edebildiğimiz ama mümkün olmayan ve tahayyül edemediğimiz ve mümkün şeyler olabilir. Bu konuda zihnimizin ne denli zayıf olduğunu göstermek; yukarıda sunduğum zamansız ve hep var olan evrenin mümkün statüsünde olup olmadığını bilemeyeceğimizi destekler. Ve bu bilinmezlik durumu, açıkça ateizmi destekler. Aslına bakarsak Zamansız Evren Modeli veya B teorisi doğru olsun veya olmasın, istisnaları olsun ya da olmasın ikinci maddede söylediklerim geneli itibariyle modalite ile ilgili olduğu için burada sunduğum düşünceleri kozmolojik argümanların her türüne uygulayabiliriz.

İkinci Argüman: Mümkün Dünyalardan Yola Çıkan Ateistik Kozmolojik Argüman

1- İmkan, halihazırda olandan çıkarsanır.
2- Teizme göre evren, yaratılmadan önce Tanrının zihninde mümkün olarak vardır.
3- Fakat 1e göre varlığın bilgisi, imkanın bilgisinden öncedir.
4- Evren, yaratılmadan önce Tanrının zihninde mümkün olarak bulunamaz(3)
5- Tanrı, evreni yaratmadan önce zihninde evrene dair hiçbir mümkün düşünce yoktur çünkü evren yoktur.
6- Evren vardır ve yaratılmamıştır.

Başka bir şekilde ifade edersek; bir şeylerin mümkün olduğuna dair düşüncemizin kaynağı bir şeylerin gerçekten var olması ise yani bir şeylerin mümkün olduğunu bir şeylerin gerçekten var olmasından çıkarsıyorsak, hali hazırda var olanın varlığından önce imkanından bahsetmek anlamsızdır. Burada metafiziksel imkandan bahsetmiyorum. Demek istediğim şey şu: imkân kavramı zaten var olandan çıkarsanıyorken hiçbir şeyin olmadığı durumda Tanrının bir şeylerin mümkün olduğuna dair bilgisinin bir kaynağının olamayacağını söylüyorum.

Fakat yine de bir teist Tanrının evreni yaratmadan evvel evrene dair metafiziksel imkanın bilgisine sahip olduğunu söyleyebilir. Bunun ne ifade ettiğini açıklamak teistin vazifesidir. Zira yukarıda sunduğum argümanda insan zihninin bir özelliğini kullanıyorum ve Tanrıyı anlamada zihnimizin özelliklerini pek çok yerde kullanırız. Çünkü dayanacağımız başka bir kaynağımız yok.

Başka bir açıdan; Lewis Modal Realizmde bir şeylerin mümkün olduğuna dair önermemizin, yani olanın başka şekilde de olabileceği yönündeki önermemizin doğru yapıcısının/karşı olgusal önermesinin doğru yapıcısının bizimkine büyük oranda benzeyen başka bir mümkün dünyada olduğunu varsayar. Bu görüş modaliteyi ve nedenselliğin karşı olgusallık teorisini iyi bir biçimde açıklar.

David Lewis’e göre bütün mümkün dünyalar aslında bizimki gibi var olan uzay-zamanlardır. Diğer bir deyişle, bir dünyanın olabileceği her şekle tekabül eden gerçek bir dünya vardır. David Lewis’e göre bu mümkün dünyaların hepsi somut cisimler olarak vardır. Bizim yaşadığımız dünyada uçan köpekler olmasa da, bir mümkün dünyada, bizim evrenden farklı bir evrende uçan köpekler vardır. {Bir örnek verecek olursak} “Köpekler kanatlara sahip olabilirlerdi” =Köpeklerin kanatlara sahip olduğu en az bir mümkün dünya vardır. {anlamına gelir}

Verilen örnekte; köpeklerin kanatlara sahip olmadığını gözlemlememize rağmen yine de kanatlarının olmasının mümkün olduğunu düşünüyoruz ve Lewis’e göre bu düşüncemizi doğrulayan şey de en az bir mümkün dünyada köpeklerin kanatlara sahip olmasıdır. Bu haliyle, var olan bir olgunun veya olayın tersinin veya başka halinin mümkün olduğunun doğru yapıcısı yine var olan başka bir şeydir. İkinci argümanın başında sunduğum argüman amprizm kaynaklı olsa da Modal realizmle harmanlandığı zaman daha güçlü olabilir.

Şöyle ki; Modaliteyi iyi bir şekilde açıklayan Modal Realizm X’in Y ve Z hallerinin mümkün olduğunu iyi bir şekilde açıklarken bütün mümkün dünyalların mümkün statüsünde olduğunu açıklamaz. Böyle bir amacı da yoktur zaten. (Burada mümkün dünyalar derken dünyaların mümkün olduğunu değil, bir dünyadaki X’in Y ve Z mümkün hallerinin başka dünyalar aracılığıyla doğrulandığını anlıyorum.) Eğer teistik modal realizmi savunuyorsanız bütün bu dünyalların mümkün olduğunu nasıl göstereceğiniz problemli olabilir. Çünkü modal realizme göre X’in Y ve Z halleri zaten var olan şeyler olarak başka bir dünyada vardır. Demek istediğim; imkân kavramı zaten var olan dünyalardan çıkarsanırken bütün bu var olan dünyaların imkanını sormak anlamsızdır.

Eğer teizm doğruysa Tanrı bütün bu dünyaları yaratmadan evvel bu dünyaların mümkün olduğu bilgisine sahiptir. Yani bu dünyaların imkan dahilinde olduğuna dair bilgisi bu dünyaların varlığının bilgisinden öncedir. Fakat demin ulaştığımız sonuç bunun tam tersini ima eder. Varlığın bilgisi imkanın bilgisini önceler. Eğer evreni bir zihin yaratmışsa bu zihinde imkanın bilgisi varlığın bilgisini önceler. Bu sebeple evreni bir zihin yaratmış olamaz.

Diğer yandan, Tanrı’nın hiçbir şey yokken herhangi bir X’in imkanının bilgisine sahip olmasının, ne demek olduğunu açıklamak teistin vazifesidir. Öteki türlü, Tanrı yoktan yaratır zaten, demek hiçbir şey ifade etmiyor. Tanrı hiçbir şey yokken bu dünyalara dair metafiziksel imkanın bilgisine sahiptir, demek ne demek bilmiyorum. Tanrı’nın bu bilgisinin tekabül ettiği bir gerçeklik olduğunu söylerseniz zaten halihazırda bir şeyler vardır. Ve Tanrı şeylerin metafiziksel imkanını bu zorunlu olarak var olan şeyden çıkarsar. Fakat bu sonuç teistin isteyeceği bir sonuç değildir. Bunu kabul etmezsek; Tanrının şeylerin metafiziksel imkanına dair bilgisi gerçekliğe tekabül etmeyen bir bilgidir, dememiz gerekir. Fakat bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Mesele de zaten burada ortaya çıkıyor. Modal Realizmde bir şeylerin imkanından bahsederken başka dünyadaki şeylere referansta bulunuyoruz ve “X mümkün statüsündedir” cümlesinin doğruluğunu başka dünyalar doğruluyor. Yani imkan bildiren önermelerin doğruluk değerleri vardır çünkü tekabül ettiği şeyler vardır. Diğer yandan hiçbir mümkün dünyada olmayan sözgelimi, 2+2=5tir, önermesi hiçbir dünyada gerçekten var olamadığı için yani tekabül ettiği bir şey olmadığı için yanlıştır. Demek ki X’in mümkün olduğuna dair Tanrının bilgisi hiçbir şey tarafından doğrulanmaz veya bu bilginin tekabül ettiği bir şey yoktur, dersek (yine aynı şeyi söyleyeceğim) bunun ne anlama geldiğini açıklamamız gerekir.

Burada yine de tüm mümkün dünyaların mümkün statüsünde olduğunu söyleyeceklere karşı bir argüman olarak olumsuz doğruların olumlu doğrulayıcılar ile doğrulandığı bir başka argümanı sunmak gerekir ki bu da yine Modal Realizm kaynaklıdır. Mesela “Elma turuncu değildir” olumsuz önermesi “Elma kırmızıdır” olumlu önermesiyle doğrulanır. Fakat aynı şeyi tüm mümkün dünyaların var olmadığı bir senaryoya uygulamak mümkün gözükmüyor. “Hiçbir şey yoktur” olumsuz önermesinin bir olumlu doğrulayıcısı olamaz. Eğer olursa “Hiçbir şey yoktur” olumsuz önermesi yanlışlanmış olur. O halde bu önerme hiçbir zaman doğru olamaz. Modal Realizm diliyle söyleyecek olursak: “Şu an bilfiil olan hiçbir şey aslında var olmayabilirdi de” imkân belirten önermesi “Hiçbir şeyin olmadığı mümkün bir dünya vardır” önermesi ile doğrulanmalıdır. Fakat burada açıkça bir çelişki vardır. Hiçbir şey olmaması ve bir şeyin olması aynı anda nasıl doğru olabilir?

Sonuç: Bu sonuç bizi, var olan tüm dünyaların zorunlu bir şekilde var olduğunu veya bir zihnin iradesi sonucu ortaya çıkmadığını gösterir.


Yazar: Kemal Furkan Onat


Kaynakça

Enis Doko, Metafiziğin Temelleri Analitik Metafiziğe Giriş, Mona Kitap, 2020.