Evrendeki Düzen Hakkında Bilim Adamlarının Görüşleri – Onur Kenan Aydoğdu

Evrendeki Düzen Hakkında Bilim Adamlarının Görüşleri – Onur Kenan Aydoğdu

Ağustos 26, 2022 0 Yazar: felsefelog

Giriş

Bazı insanlar kendi ideolojik çıkarları için literatüre aykırı olan pek çok iddiayı savunur lakin bu çabalarını literatürü arkalarına alıyormuş gibi göstermeye çalışırlar. Bu çabalardan en meşhuru ‘’Evrende düzen yoktur, evrende düzensizlik vardır.’’ çabasıdır. Ve bir de bu sözleri şu cümleler takip eder ‘’Bilim bize evrende düzenin olmadığını gösterir , bilim insanları evrende düzenin olmadığını bilir, evrende düzen var diyenler bilimden, evrenden bihaberdir.’’

Bu tarz iddiaları sosyal medya platformlarında özellikle kendisini ‘’militan’’ olarak nitelendiren ateistlerden tarafından pek çok kez duymaktasınız. Elbette bu iddialara karşı herhangi bir dayanak ve temellendirme iddiaları dillendirenler tarafından ortaya konmamaktadır. Bu iddiaları ortaya atan kimselere ‘’Bilim düzen kabulü ile yapılır bu yüzden

her makul bilim insanı düzeni kabul eder’’ denildiğinde bir de ‘’Kim demiş’’ tarzında iddialar da bulunarak bilim insanı olan kişilerin düzeni kabul etmeyeceği, bilim insanı olan kişilerin evrendeki düzensizliği fark edeceği iddia edilir. Hatta bu iddiaları bazı kimseler o kadar ileri taşır ki emin tavırlarını gören kimseler durumun cidden böyle olduğuna dair kuşku duymadan ikna olur. Haddi daha da aşarak düzeni kabul eden kimselerin bilimden evrenden bihaber, aklını kullanamayan kimseler olduğu da iddia edilir.

İşin ironik kısmı şudur ki bu iddialar da bulunan kimselerin hemen hemen hepsi temel bilimler düzeyinde lisans mezunu veya öğrencisi olmak bir yana bilimle ilgisi olmayan ve hatta pek çok noktada yine ideolojik çıkarları için bilimden gelen verileri inkar eden kimselerdir. Örneğin; evrende düzenin olmadığı iddiasının bilimin desteklediği bir iddia olduğunu söyleyen kişiler aynı zamanda evrenin ezeli olduğu iddia etmekte ve evrenin başlangıcını inkar etmektedir.

Elbetteki bilim yapan kimselerin evrendeki düzensizliği fark edeceği, bilimin evrendeki düzensizliği ortaya koyduğu gibi benzeri iddialar tamamen asılsız ve literatürden kopuk hatta literatüre meydan okuyan iddialardır. Çünkü bilim zaten evrende düzenin var olduğu ve bu düzenin her daim geçerli olduğu varsayımı ile yapılır. 1 2 3 Düzen bilimin en temel varsayımıdır. 4 5 6 Düzen kabulü olmadan , evrende düzenin olduğu ve bu düzenin her daim geçerli olduğu kabul edilmeden bilimin yapılması mümkün değildir. 7 Kanunsuz düzensiz bir evrende bilim imkansız hale gelir. 8

Mantıksal pozitivizm öncüsü İngiliz matematikçi ve filozof Alfred North Whitehead bu gerçeği şu sözlerle dile getirir‘’ İlk olarak, bir şeylerin düzeninin ve özellikle de bir doğa düzeninin varlığına dair yaygın bir içgüdüsel kanaat olmadıkça yaşayan bilim olamaz .’’ 9 Fransız matematikçi, fizikçi ve felsefeci Pierre Maurice Marie Duhem de ‘’ Doğanın üstün düzenine olan inanç, fizik teorisinin var olmasının tek sebebidir.’’ 10 diyerek bilimin yapılması noktasında düzeni kabul etmenin önemine vurgu yapmaktadır. Bilimin bu temel varsayımı günümüz biliminde tartışmalı değildir, aslında, her gün dünyayla ve birbirimizle nasıl etkileşimde bulunduğumuzun temelini oluştururlar. 11

Doğa bilimleri, doğada egemen olan yasalara varmayı kendine amaç edinmiştir. Çünkü doğadaki varlıklar, bir düzen içinde aynı yasalara göre hareket etmektedir. Bu yasalar bulunur ve açıklanırsa doğadaki varlıkların ne olduğunu anlayabiliriz. Bu amaç doğrultusunda, doğa bilimcileri olgular üzerine deney ve gözlem yaparlar. Buldukları yargıları tümevarım yöntemiyle genelleyip, yasaları elde ederler. 12 Bilim de bu düzenlerin , yasaların keşfedilmesidir. 13 14 Britanyalı filozof ve matematikçi Bertrand Russell, bilimi gözlem ve gözleme dayalı uslama(akıl yürütme) yoluyla önce dünyaya ilişkin olguları, sonra bu olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası olarak tanımlamaktadır. 15 Avusturyalı fizikçi ve felsefeci Ernst Mach da bilimin konusunun teorik terimlerle ifade edilen olgusal düzenlilikler olduğunu ifade etmektedir. 16 20.yy’ın en önemli bilim felsefecilerinden olan Amerikalı, fizikçi, tarihçi ve bilim felsefecisi Thomas Kuhn bilim insanlarının bilime tutku ve bağlılıkla bağlanmalarının sebebinin doğada belli bir düzenlilik bulma umudu olduğunu söylemektedir. 17

Bilimin düzen kabulü ile yapıldığı , bilimin en temel varsayımının düzen olduğu ve bilimin amacının da evrendeki bu düzeni keşfetmek olduğu bilim ve felsefe ile uğraşanların bileceği ve kabul edeceği bir gerçektir. Çünkü sadece Bilim Felsefesi, Felsefeye Giriş kitapları okuyan kişiler bile bu konuda literatürdeki kabul edilen kanılardan haberdar olabilir. Bu gerçeği göstermek adına ünlü ve ders kaynağı olarak kullanılan birkaç kitaba ve bu kitapların önemli yazarlarına atıfta bulunmamız faydalı olacaktır.

Bu kitapların en başında bilim felsefesi deyince akla gelecek olan Türk mantık ve felsefe profesörü Cemal Yıldırım’ın Bilim Felsefesi kitabı geliyor. Prof.Dr. Cemal Yıldırım bilimin düzen kabulüne dair şunları söylemektedir;

‘’ Bilimsel incelemeye konu olan gerçek dünya gelişigüzel değil, olguların düzenli ilişkiler içinde yer aldığı, tutarlı, kapristen uzak bir dünyadır. Örneğin, suyun hangi koşullar altında donduğu, hangi koşullar altında kaynadığı, bu tür değişmez, düzenli ilişkilerdendir. A, B, C, koşulları altında suyun donacağını D, E, F, koşulları altında ise kaynayacağını bekleriz. Aynı koşullar altında suyun bazen donduğu, bazen kaynadığı görülse idi böyle bir bekleyiş için olanak kalmazdı. Olguların gelişigüzel yer aldığı kaprisli bir dünyada, olup bitenlerin gerisindeki temel ilişkileri arayan, bunları dile getirip açıklamaya çalışan bilim için de olanak yok demektir.’’ 18 19

Bir diğer önemli isim Türk felsefe profesörü Doğan Özlem de bilim felsefesi kitabında bilimin temel inançlarına dair şu sözlerinde düzen kabulüne değinmektedir;

‘’Bu özelliklerin yanı sıra, bilimin bazı inançlara dayandığı da ifade edilir: a – Bilim realisttir: Dış dünya özneden bağımsız ve gerçektir b – Bilim rasyonalisttir: Bu dünya anlaşılabilir, akla uygun bir dünyadır ve olguların akıl yoluyla kavranmaya elverişli belirli bir düzeni vardır.’’ 20

Felsefeci John Losee , Bilim Felsefesine Tarihsel Bir Giriş kitabında bilim insanlarının bilim yaparken evrende düzenin var olduğunu kabul ettiğini şu sözlerle ifade ediyor;

‘’ İkinci bir görüş, bilim felsefesinin, bilim adamlarının varsayımlarını ve eğilimlerini ifade ettiğine ilişkindir. Bilim felsefecisi, bilim adamlarının, doğanın keyfine göre değişmediğini ve doğada araştırmacının ulaşması için çok da karmaşık olmayan düzenlerin var olduğunu varsaydıklarını söyleyebilir. ‘’ 21

Bilim felsefecisi ve sosyolog Alper Bilgili bilim insanlarının bilimin temel inançlarını sorgulamadan kabul ettiklerini yani sorgulama gereği duymadıklarını ve bu inançlar üzerinde şüphe duymadıklarını şu şekilde dile getirir;

‘’ Birçok bilim sosyoloğu , bilimsel süreçte belli teorilerin dogmatik olarak kabul edildiğini ve sorgulanmadığını belirtmiş ancak bilimi mümkün kılan ve felsefede ‘’temel inançlar’’ olarak anılan kabullerin bilim insanları tarafından sorgulanmadığına değinmemişlerdir. Örneğin doğada yasaların var olduğu; bu yasaların her zaman , her yerde işlediği/ işleyeceği bilim insanlarının üzerinde düşünmeyi gereksiz gördükleri kabuldür.’’ 22

Yani bilim insanları evrende düzenin olduğunu ve bu düzenin her daim geçerli olduğunu kesin bir şekilde kabul etmiş ve de bunun üzerine düşünmeyi yani şüphe etmeyi gereksiz bulmuşlardır.

Türk düşünce yaşamında ve Türkiye’de bir felsefe geleneğinin oluşmasında büyük etkisi olmuş felsefeci ve sosyolog Hilmi Ziya Ülken ‘’ Kanunların keşfi tabiatın akliliğine olan güvenden, yani tabiatın matematik kesinliğe uyacak bir düzene sahip olduğu kanaatinden doğmaktadır.’’ 23 demekte ilim adamının hiçbir devirde kanun fikrinden, düzenden vazgeçmeyeceğini belirtmektedir. 24 İngiliz Filozof Bryan Magee bilimimizin tümünün doğanın düzenliliğini -geleceğin, doğa yasalarının işlediği düşünülen bütün bakımlardan tıpkı geçmiş gibi olacağını varsaydığını söylemektedir. 25 20. yüzyılın en etkili bilim filozoflarından biri olan Avusturyalı-İngiliz filozof Karl Popper bilimdeki tahminlerimizin ortaya çıkarabileceğimiz—keşfedebileceğimiz düzenliliklere olan inanç tarafından yönlendirildiğini 26 ve bilimin amacının bu doğa yasalarını, düzenlilikleri ortaya çıkarmak ve açıklamak olduğunu belirtmektedir. 27

İngiliz filozof Nigel Warburton evrendeki düzenin bilim açısından önemini şu sözlerle ifade ediyor;

“Bilim insanı, verileri kaydederken tarafsız önyargısız olmayı amaçlar. Bilim insanının, gözlemlere dayanan büyük miktarda veri topladıktan sonra yapacağı şey, çıkan sonuçların örüntüsünü açıklayan bir kuram yaratmaktır. Söz konusu kuram, iyi bir kuramsa, hem olan biteni hemde gelecekte olması muhtemel olanı görücektir. Gelgelelim bu öngörüler, gelecekte çıkan sonuçlarla uyuşacak şekilde yeniler ve yeniden düzenler. Zira doğal dünyada büyük çapta bir düzenlilik olduğundan, bilimsel öngörüler çok hassas olabilir” 28

Türk yazar, felsefeci , anayasa hukuku profesörü Server Tanıllı da evrende düzenin olduğunu ve bilimin konusunun da bu düzenleri arayıp keşfetmek olduğunu söylemektedir. 29 Türk felsefe profesörü Ahmet Arslan bilimlerin düzenlilikle yapılabileceğini 30 ve filozof Douglas Soccio da durmadan gözlenilen evrenin bir düzeni yansıttığını; aksi takdirde, bilimsel kanunları belirleyemeyeceğimizi ifade etmektedir. 31

Elbette daha pek çok kaynağa başvurulabilir. Bu konuda hangi kaynağa bakılırsa bakılsın hepsinde bilimin düzen kabulü ile yapılmak zorunda olduğu aksi halde bilimin yapılamayacağı ve de bilimin amacının, konusunun da bu düzenleri keşfetmek olduğu anlaşılacaktır.

Bilim düzenin olduğu bir evrende imkansız olacağından , bilim yapmak için düzenin gerekmesinden ve bilimin amacı da bu düzenleri keşfetmek olduğundan dolayı bir bilim insanının düzeni kabul etmemesi ve evrende düzen yok demesi mümkün değildir. Bu yüzden hangi ideolojiden olursa olsun , neye inanırsa inansın her makul ve dürüst bilim insanı evrende düzenin olduğunu kabul edecektir. Bu gerçeği İngiliz fizikçi, yazar ve yayıncı Arizona State Üniversitesi’nde profesör olan Beyond Direktörü Paul Charles William Davies şu sözlerle dile getirir;

”En ateist bilim adamı bile doğada en azından kısmen anlayabildiğimiz, kanun benzeri bir düzenin varlığını kabul eder.” 32

Düzeni ister Tanrı’ya bağlasın , ister bağlamasın, düzeni dile getiriş şekilleri farklı ya da aynı olsun , bilimin hangi alanında çalışırsa çalışsın , hangi milletten olursa olsun, hangi çağda yaşarsa yaşasın bilim insanları evrendeki düzenin varlığını kabul eder ve düzenin olmadığı bir evrende bilimin imkansız hale geleceğini belirtir. Bilim insanlarının evrende düzenin olmadığını iddia etmeleri , evrendeki düzenin varlığını kabul etmemeleri ve bir de üstüne bilimin evrendeki düzensizliği gösterdiğini iddia etmeleri mümkün değildir.

Yazının ilerleyen kısımlarında sizlere bu gerçeği göstermek için farklı inançlardan alanlarında uzman olan pek çok bilim insanından alıntılar aktaracağız. Burada aktaracağımız alıntılar genel bir bilgi vermek adınadır. Elbette bu alıntılar oldukça artırılabilir.

Evrendeki Düzen Hakkında Bilim Adamlarının Görüşleri

Almanya doğumlu Yaptığı devrim niteliğindeki fizik ve matematik çalışmaları sayesinde, Nobel ödülü almış Teorik Fizikçi Albert Einstein;

‘’Açıkçası, a priori (ön kabul) olarak, Dünya’nın ancak bizim onu düzenleyici aklımızla düzenlediğimiz takdirde kanunlu (düzenli) hale gelebileceğini beklememiz gerekir. Bu, bir lisandaki kelimelerin alfabetik dizilimi gibi bir düzen olacaktır…Ama maddesel Dünya’da, a priori olarak beklemememiz gereken çok yüksek seviyede bir düzen vardır. Bu bir ”mucize”dir ve bilgimizin gelişmesine paralel olarak daha da güçlenmektedir.” 33

”Benim hislerim bizim doğa yasaları şeklinde formüle etmeye çalıştığımız evrenin düzenini daha da derinlemesine anlamada insan zihninin yetersiz olduğunun bilinciyle dolu olduğum müddetçe dindarcadır.’’ 34

‘’ Tüm bu milyon kat düzeni ve kesinliğiyle evrenin kör bir şansın eseri olduğu fikri ne kadar güvenilirse, bir matbaanın patlaması sonucu bitmiş ve hatasız bir sözlüğün meydana gelmesi fikri de o kadar güvenilirdir.’’ 35

‘’ Daha yüksek bir düzenin tüm bilimsel çalışmalarının ardında, dinsel duyguya benzer, dünyanın akılcılığı veya anlaşılabilirliğine dair bir inanç yatmaktadır.’’ 36

‘’ Daha yüksek bir düzenin bütün bilimsel çalışmasının arkasında dünyanın mantıklı veya anlaşılabilir şekilde yaratılmış olduğuna dair, dini duyguya benzer, bir inanç olduğu kesindir… Kendisini deneyim dünyasında ortaya koyan üstün bir akıl içerisinde yer alan bu sağlam, derin duygulara sıkı sıkıya bağlı inanç, benim Tanrı anlayışımı anlatmaktadır.’’ 37

Kuantum mekaniğinin ayrılmaz formülasyonu, kuantum elektrodinamiği teorisi, aşırı soğutulmuş sıvı helyumun süper-akışkan fiziği ve partonu önerdiği parçacık fiziğindeki çalışmaları ile 1965’de, Julian Schwinger ve Sin-Itiro Tomonaga ile birlikte Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüş Yahudi kökenli Amerikalı teorik fizikçi Richard Feynman;

”Sanatçılar bile günbatımının, okyanus dalgalarının ve gökyüzüne serpilmiş yıldızların güzelliğini fark ederler! Bunları gözlemek bize estetik bir haz vermeye yeter. Doğa olguları arasında da gözle görülmeyen, ancak analizci bir gözle bakıldığında farkedilebilen bir ritm ve düzen vardır. Bizim fizik yasaları dediğimiz de bu ritm ve düzenin ta kendisidir.” 38

”…Son olarak, çekim yasasının evrenselliği ve çok büyük uzaklıklarda geçerli olması konusuna değineceğim. Newton, Güneş sistemini temsil eden Cavendish’in minyatür Güneş sistemi modelinin, yani iki top arasındaki çekimin, yüz trilyon kere büyütüldüğünde elde edilecek olan Güneş sisteminde de geçerli olacağını tahmin edebilmişti. Daha sonra, bunun yüz trilyon katı olan galaksilerin de aynı yasa uyarınca birbirlerini çektiğini görüyoruz. Doğa, modellerini yalnızca en uzun iplerle dokuduğu için dokumanın her bir küçük bölümü tüm halının düzenini açığa vurmaktadır.” 39

”…Aynı şekilde, yıldızlara ve dünyaya baktığımızda her şeyi düzen içinde görüyoruz; eğer dalgalanma olsaydı daha önce bakmadığımız bir yere baktığımızda karmaşa ve düzensizlik görmeyi beklerdik.” 40

İngiliz Ateist fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar Stephen Hawking;

”Günümüzde pek çok bilim insanı, bir doğa yasasının gözlenmiş bir düzene dayanan bir kural olduğunu ve temel aldığı mevcut durumun ötesine geçen öngörüler sağladığını söyleyecektir.” 41

”Günlük yaşantımızı, dünyaya ilişkin hemen hiçbir şey anlamadan sürdürüp gidiyoruz. Yaşamı olanaklı kılan güneş ışığını üreten düzeni, yere yapıştırarak bizi Dünya’nın uzaya fırlatıp atmasını önleyen yerçekimini ya da kararlı dengesine temelden bağlı olduğumuz yapıtaşları atomları, aklımıza bile getirmeyiz.” 42

”Bu kişilere göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir. Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi seçmiş.” 43

”Bu yasalar ilk önceleri gökbilimi ve diğer birkaç durum için bilinmekteydi. Ama uygarlık ilerledikçe, özellikle son 300 yılda, yeni yeni birçok yasa ve düzen bulundu.” 44

‘’ Tüm bilim tarihi, olayların keyfi bir şekilde gerçekleşmediğinin, ancak bunların ilahi olarak esinlenmiş olabilen veya olmayabilen belirli bir temel düzeni yansıttığının kademeli olarak fark edilmesidir.’’ 45

Astrobiyolojinin öncülerinden Ünlü Agnostik Gökbilimci, Astrobiyolog ve Astrofizikçi Carl Sagan;

”Canlı hücrede, yıldızlar ve galaksiler âlemindeki gibi karmaşık ve güzel bir düzen hüküm sürer.” 46

”Eski İyonya’lıların savlarına göre evreni tanımak mümkündür, çünkü evrenin bir iç düzeni vardır: Doğada, gizlerinin çözülmesine izin veren bir düzen söz konusudur. Doğa olguları önceden hiç de kestirilemez türden değildirler. Onun da boyun eğmek zorunda kaldığı kurallar vardır. Evrenin bu düzenli ve hayranlık uyandırıcı niteliği Kozmos adının verilmesine neden oldu.” 47

”Gökadalar incelendiğinde, evrensel bir düzen ve güzellik görülüyor bunlarda. Fakat aynı zamanda, insanın aklına sığmayacak büyüklükte bir karmaşa da şiddetini beraberinde getiriyor.” 48

”Ben, bilincimizde, atalarımızın hayalini bile kuramadığı kadar muhteşem, karmaşık ve hassas bir düzen içindeki bir evrenin ortaya çıktığını görüyorum. Ve eğer birkaç basit doğa yasasıyla evrenle ilgili pek çok şey anlaşılabiliyorsa Tanrıya inanmak isteyenler hiç kuşkusuz bu güzel yasaları, tüm doğayı ayakta tutan bir Akıla yorabilir. Benim kendi görüşüm, evreni gerçekte olduğu gibi anlamanın, olmasını dilediğimiz bir evren hayal etmekten çok daha iyi olduğudur.” 49

”Eğitimindeki açıkların birçoğunu, bu zorlu ve öğretici üniversite ortamında kapatabildim. Böylelikle, yalnız bilim değil, diğer birçok alanda gizemli bulduğum bazı kavramlara açıklık getirebildim. Aynı zamanda, evrenin nasıl bir düzen içerisinde işlediğini biraz olsun keşfetme ayrıcalığına erişmiş kişilerin sevincine de doğrudan tanık oldum.” 50

Teorik Fizikçi ve Sicim Kuramcısı Brian Randolph Greene ;

‘’Tarihçiler tam olarak ne zaman başladığı konusunda fikir birliği içinde olmasa da, modern bilim çağının Galileo Galilei, René Descartes ve Isaac Newton düşüncelerini açıkladıkları sırada başlamış olduğu kesin. O günlerde gökbilimsel ve yeryüzüyle ilgili verilerde bulunan örüntüler, evrende olup biten her şeyin dikkatle akıl yürüterek ve matematiksel çözümleme yoluyla anlaşılabilecek bir düzeni olduğunu giderek daha açık hale getiriyor,yeni bilimsel düşünce biçimi iyice yerleşiyordu. Modern bilimsel düşüncenin bu ilk öncüleri, doğru biçimde bakıldığında evrendeki olayların yalnızca açıklanabilir olmakla kalmayıp aynı zamanda öngörülebilir olduğunu ileri sürüyorlardı. Bilimin geleceğin bazı yönlerini önceden bilme gücü -tutarlı ve niceliksel olarak- ortaya çıkıyordu.’’ 51

”Özel ve genel görelilik, mekanik saat benzetmesinde zor kavranılır bazı noktalara dikkat çekti: Tek ve evrensel bir saat yoktur, bir dakikayı ve şimdiyi neyin oluşturduğu konusunda fikir birliği yoktur. Bu durumda bile hâlâ evrimleşen evren hakkında “bir mekanik saat” öyküsü anlatabilirsiniz. Saat sizin saatinizdir. Öykü sizin öykünüzdür. Ama evren, Newtoncu çerçevede olduğu gibi, gene aynı düzenlilik ve öngörülebilirlikle evrimleşir. Eğer bir şekilde, evrenin şu andaki durumunu biliyorsanız -yani her parçacığın nerede olduğunu, hangi hızla ve hangi doğrultuda hareket ettiğini biliyorsanız- o zaman, Newton da Einstein da prensipte fizik yasalarını kullanarak evrendeki her şeyin gelecekte herhangi bir zamanda nasıl olacağını öngörebileceğiniz ve geçmişte herhangi bir zamanda nasıl olduğunu anlayabileceğiniz üzerinde anlaşır.” 52

20. yüzyılın önemli evrimsel biyologlarından biri olan Ernst Walter Mayr ;

‘’Günümüzde ister pratiğin içindeki biyologlara ister bilim felsefecilerine danışılsın, canlı organizmaların doğası üzerinde bir uzlaşma olduğu görülmektedir. Canlı organizmaların moleküler düzeyde işlevleri fizik ve kimya yasalarına uymaktadır.’’ 53

Amerikalı bir biyolog William Emerson Ritter;

“Bütünler parçaları ile öylesine ilişkilidir ki, bütünün varlığı, parçalarının düzenli işbirliğine ve birbirlerine tabi olmalarına bağlı olmakla kalmaz, bütünler aynı zamanda, parçalarını belirleyici bir denetimle sınırlarlar” 54

Alman fizikçi ve 1918 Nobel Fizik Ödülü sahibi Max Karl Ernst Ludwig Planck;

”Özetlemek gerekirse, pozitif bilimler tarafından doğanın dev yapısı hakkında bize öğretilen her şey, kesin bir düzenin hüküm sürdüğünü göstermektedir; bu, insan zihninden bağımsız bir düzendir. Algılarımızla tanımlayabildiğimiz kadarıyla, bu düzen ancak amaçlı bir düzenleme sayesinde ortaya çıkmış olabilir. Dolayısıyla evrenin bilinçli bir düzene sahip olduğuna dair açık kanıt vardır.” 55

”Fiziğin bireysel yasalarını nasıl keşfederiz ve doğaları nedir? Öncelikle, herhangi bir fiziksel yasanın var olduğunu veya şimdiye kadar var olmuşsa, gelecekte de benzer bir şekilde var olmaya devam edeceklerini varsayma hakkımız olmadığı belirtilmelidir. Doğanın güzel bir günde, hepimizi şaşırtacak beklenmedik bir olayın meydana gelmesine neden olması tamamen düşünülebilir; ve eğer bu olursa, herhangi bir itirazda bulunma gücümüz yok, sonuç bu olsa bile, çabalarımıza rağmen, ortaya çıkan karışıklığa düzen getirmekte başarısız olmalıyız. Böyle bir durumda bilime açık olan tek yol kendini iflas etmiş ilan etmektir. Bu nedenle bilim, Doğa’nın her yerinde genel bir yasanın hakim olduğu genel varsayımıyla başlamaya mecburdur.” 56

İngiliz fizikçi, yazar ve yayıncı. Arizona State Üniversitesi’nde profesör olan Beyond Direktörü Paul Charles William Davies;

”Evrende nereye bakarsak bakalım, en uzaktaki galaksilerden atomun derinliklerine kadar, bir düzenle karşılaşırız…Bu düzenli, özel evrenin merkezinde ”bilgi” kavramı yatmaktadır. Yüksek derecede özelleşmiş olan ve organize edilmiş bir düzenleme sergileyen bir sistem, tarif edilebilmek için çok yoğun bir bilgi gerektirir. Ya da bir başka deyişle bu sistem yoğun bir ”bilgi” içermektedir. Bu durumda çok merak uyandırıcı bir soru ile karşı karşıya geliriz. Eğer bilgi ve düzen, sürekli olarak yok olmaya yönelik doğal bir eğilime sahiplerse, Dünya’yı çok özel bir yer kılan bütün o bilgi ilk başta nereden gelmiştir? Evren, zembereği yavaş yavaş boşalan bir saate benzemektedir. Öyleyse ilk başta nasıl kurulmuştur?’’ 57

‘’ Evren, Dünya hayatının talep edebileceğinden çok daha fazla düzen içerir. Varlığımızla ilgisi olmayan tüm bu uzak galaksiler, bizimki kadar düzenli görünüyor.’’ 58

”Bilim farklı deneyimleri birbirine bağlayan kuramların oluşturulmasını mümkün kılan dikkatli gözlem ve deneylere dayalıdır. Maddenin ve kuvvetlerin hareketine hükmeden temel yasaları açıklığa kavuşturma umuduyla doğanın işleyişindeki düzenli durumlar araştırılır.” 59

Fransız matematikçi ve fizikçi Jules Henri Poincaré;

‘’Bilim adamı doğayı araştırmaz çünkü bunu yapmak yararlıdır. Onu inceliyor çünkü ondan zevk alıyor ve güzel olduğu için ondan zevk alıyor. Doğa güzel olmasaydı, bilmeye değmezdi ve hayat yaşamaya değmezdi. Elbette, duyuları etkileyen güzellikten, niteliklerin ve görünüşlerin güzelliğinden bahsetmiyorum. Bunu küçümsemekten çok uzağım ama bilimle hiçbir ilgisi yok. Demek istediğim, parçalarının ahenkli düzeninden gelen ve saf bir zekanın kavrayabileceği daha samimi güzelliktir.’’ 60

Fransız matematikçi ve fizikçi Jean Baptiste Joseph Fourier;

‘’Matematiksel analiz… tüm fenomenlerin incelenmesinde, sanki evren planının birliğini ve sadeliğini kanıtlamak ve tüm doğal nedenlere hükmeden bu değişmez düzeni daha da belirgin hale getirmek için onları aynı dille yorumlar.’’ 61

Nobel Tıp Ödüllü Amerikan plastik cerrah Joseph Edward Murray;

‘’Lise ikinci sınıf kimya öğrencisi olarak, elementlerin periyodik tablosunun bir çizelgesini ilk gördüğümde hala heyecanımın canlı bir anısına sahibim. Evrendeki düzen mucizevi görünüyordu ve doğa bilimleri hakkında olabildiğince çok çalışmak ve öğrenmek istedim.’’ 62

Almanya ve ABD’de roket teknolojinin gelişmesini sağlayan önemli bir Leh kökenli Alman bilim insanı Wernher Magnus Maximilian von Braun;

‘’Bana göre, tasarım gerekliliğine başvurulmadan yaratma fikri düşünülemez. Her şeyin arkasında tasarım ve amaç olması gerektiği sonucuna varılmadan evrenin kanununa ve düzenine maruz kalınamaz.’’ 63

Amerikalı biliminsanı ve matematikçi Warren Weaver;

‘’Bilimin her yeni keşfi, Tanrı’nın Kendi evrenine inşa ettiği düzenin bir başka ‘ifşası’dır.’’ 64

Amerikalı gökbilimci Allan Rex Sandage;

‘’Böyle bir düzenin kaostan çıkmasını oldukça olanaksız buluyorum. Bazı düzenleme ilkeleri olmalı. Benim için Tanrı bir gizem ama varoluşun mucizesinin açıklaması, neden hiçbir şey yerine bir şey var.’’ 65

Amerikalı astronom,fizikçi ve matematikçi Harlow Shapley;

‘’Bu fiziksel dünyada gerçek bir kaos yoktur; aslında her şey düzenli; her şey fiziksel ilkelere göre düzenlenmiştir. Kaos, algılanmamış bir düzendir – insan zihninin sınırlarını ve gözlemsel gerçeklerin yetersizliğini gösteren bir kelimedir. “Kaos”, “tesadüfi”, “şans”, “öngörülemez” kelimeleri, cehaletimizi arkasına sakladığımız kolaylıklardır.’’ 66

Avustralyalı bir veteriner bilim adamı Sör William Ian Clunies Ross;

‘’Bilimsel araştırma doğa düzeninin görkemli görüntüsünü yavaş yavaş insanın bilincine açıyor ve kaderlerini kontrol etmek ve her çağda yüce olan evrenin o nihai kavrayışına ulaşmak için sürekli artan gücün aletlerini ellerine koyuyor.’’ 67

İngiliz – Avustralyalı biyokimyacı Michael Denton;

”İnsan kozmolojiyi araştırdıkça, inanılmazlık giderek daha belirgin hale gelir. Evrenin başlangıcı hakkındaki son bulgular, genişlemekte olan evrenin, hayranlık uyandırıcı bir hassasiyetle düzenlenmiş olduğunu ortaya koymaktadır.” 68

“Dünya’da insanların varlığı için gerekli olandan çok daha fazla düzen vardır. Evrende canlılığın olabilmesi için gereklilikler, hep çok küçük olasılıkların seçilmesi sayesinde olmuştur. Eğer böyle olmasaydı, bu olgulardan çıkarsanan tasarıma dair sonuç da bu kadar güçlü olmazdı. “ 69

Amerikalı bilim insanı Douglas Richard Hofstadter;

‘’Görünüşe göre ürkütücü bir kaos, bir düzenin hemen arkasında gizlenebilir ancak kaosun derinliklerinde daha da ürkütücü türden bir düzen gizlidir.’’ 70

Avusturyalı nükleer fizikçi Lise Meitner;

‘’Bilim, insanları özverili bir şekilde gerçeğe ve nesnelliğe ulaştırır; insanlara hayret ve hayranlıkla gerçeği kabul etmeyi öğretir, doğadaki düzeninin gerçek bilim insanına getirdiği derin huşu ve sevinçten bahsetmeye bile gerek yok.’’ 71

Alman gökbilimci, matematikçi ve astrolog Johannes Kepler;

‘’Dış dünyanın tüm araştırmalarının temel amacı, Allah’ın kendisine dayanan ve matematik dilinde bize vahyettiği rasyonel düzen ve uyumu keşfetmek olmalıdır.’’ 72

İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve teolog ”Fiziğin Babası” Sir Isaac Newton;

‘’Doğa bu yüzden boşuna hiçbir şey yapmaz; ve Dünyada gördüğümüz tüm bu Düzen ve Güzellik nereden ortaya çıkıyor? … fenomenlerden cisimsiz, yaşayan, zeki, her yerde var olan, Duyusal’ında olduğu gibi sonsuz uzayda her şeyi yakından gören, onları derinlemesine algılayan ve onları bütünüyle kavrayan bir Varlık olduğu görünmüyor mu?’’ 73

İngiliz kimyager, fizikçi ve mucit Humphry Davy;

”Sistemin parçaları bir dalgalanma ve değişim durumunda devam ederken, düzen ve bütünün uyumu değişmez kalır.” 74

Coğrafi seyahatler ve keşifler, coğrafya, meteoroloji, psikoloji, kriminoloji, genetik bilim, öjenik ve istatistik gibi alanlarda seçkin uğraş göstermiş Kraliçe Viktoriya çağında yaşamış çok yönlü bir İngiliz bilim insanı Francis Galton;

‘’Ne zaman büyük bir kaotik öğe örneği ele alındığında ve büyüklük sırasına göre sıralansa, şüphesiz ve en güzel bir düzenlilik biçimi başından beri gizli kalmış demektir.’’ 75

Fransız doğabilimci, matematikçi, kozmolog ve ansiklopedi yazarı Georges-Louis Leclerc Comte de Buffon;

‘’Doğa, tam anlamıyla sergilenir, bize muazzam bir tablo sunar; burada tüm varlık düzenleri, sürekli bir dizi nesneyi ayakta tutan bir zincirle temsil edilir, o kadar yakın ve o kadar benzer ki, farklılıklarını tanımlamak zor olacaktır. Bu zincir, sadece uzunluğu uzatılmış basit bir iplik değildir, büyük bir ağdır ya da daha ziyade, aralıktan aralığa, başka bir düzenin ağlarıyla birleşmek için dalları yana atan bir ağdır.’’ 76

İngiliz bir matematikçi James Joseph Sylvester;

‘’Matematiğin ifşa ettiği veya aydınlattığı fikirler dünyası, teşvik ettiği ilahi güzelliğin ve düzenin tefekkürü, parçalarının ahenkli bağlantısı, sonsuz hiyerarşi ve ilgilendiği hakikatlerin mutlak kanıtı, bunlar ve benzeri sanki, matematiğin insan açısından en kesin gerekçeleridir ve evrenin planı ayaklarımızın dibinde bir harita gibi açılmış olsaydı ve insan zihninin tüm yaratılış planını benimsemeye yetkili olması durumunda, bozulmadan kalacaktır.’’ 77

Johannes Kepler’in doktora hocalığını yapan astronom Michael Maestlin;

“Bu muazzam mekanizma, baştan sona, kesin ispatlara imkan veren bir düzene sahiptir. Bu argüman tümüyle akla uygundur. Gerçekten de tüm evren öyle bir düzen içinde dönmektedir ki hiç bir şeyin yeri onu (parçalarını) karışıklığa sokmadan değiştirilemez, o yüzden bunlar (kesin ispatlar) sayesinde her tür hareket en kesin şekilde gösterilebilir. Çünkü (parçaların) yörüngeleri boyunca bu düzene aykırı hiçbir şey olmaz.” 78

Nobel Fizik Ödüllü Avusturyalı Fizikçi Erwin Rudolf Josef Alexander Schrödinger;

“Bir organizmanın yaşam çemberindeki olayların ayrıntılarıyla anlatılması, cansız maddede karşılaştığımız herhangi bir şeye kıyasla eşsiz, hayran olunası bir düzenlilik ve kurallara uygunluk sergiler. Onun olağanüstü iyi düzenlenmiş, her hücrede tüm bütünün sadece çok küçük bir parçasını temsil eden atom gruplan tarafından denetlendiğini görürüz.” 79

“Biyolojide tamamıyla farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Sadece tek bir kopyada varlığını sürdüren tek bir atomlar grubu birbiriyle ve çevreyle anlaşılması en zor yasalara uyarak olağanüstü düzenli olaylar üretiyor.” 80

Darwin’in evrim kuramının en önemli savunucularından, felsefede agnostisizm kavramını ilk kez ortaya atan İngiliz biyoloji bilgini Thomas Henry Huxley;

”Daha ücra atalarımızın tesadüfen ibadeti bu şekilde tuhaf bir şekilde hayatta kalan bu insanlardan biri, şiddetli bir fırtına estiğinde denizin ulaşabileceği bir yerde olursa, kıyıya çıkıp sahneyi seyretmesine izin verin. Denizde savrulan dalgaların sonsuz çeşitlilikteki biçim ve boyutlarına dikkat etmesine izin verin; veya kayalara çarparken köpük tepeli kırıcılarının kıvrımlarına karşı; çakıl taşa dökülürken ve kumsalda yıkılırken kükreme ve çığlıklarını dinlesin; ya da rüzgârın önünde oraya gidip gelirken köpük taneciklerine bakın: ya da sayısız baloncuklarının üzerine düştüğü zaman güneş ışığını yanıtlayan renklerin oyununa dikkat edin. Elbette burada, eğer herhangi bir yerde, şansın yüce olduğunu söyleyecek ve tanrısallığının tam ortasına giren biri olarak dizini bükecektir. Ama bilim adamı bunu biliyor, her yerde olduğu gibi, mükemmel düzen tezahür eder.” 81

İngiliz bir kimyasal fizyolog ve filozof Arthur David Ritchie;

”Bu düzenlilik yaygın ama benim için aynı derecede açık görünüyor. Kaosun içinde bulunabilecek düzen çizgileri vardır ve bilimsel yöntemin doğası, bunları aramak ve bulunduğunda onlara sadık kalmak ve kaosu reddetmek veya ihmal etmektir. Doğada bir düzen bulmayı başardığımız açıktır.” 82

Bazı bilim tarihçilerinin ciddi şekilde deneysel metodu uygulayan ilk kişi olarak gördükleri ve bu yüzden “ilk bilim insanı” olarak niteledikleri Müslüman Arap matematikçi, astronom ve İslam Altın Çağı önemli fizikçilerinden biri İbni Heysem;

”Evren bütün değişmelerine rağmen bir düzen ve büyün ayrıntılarına rağmen bir ahenk içindedir.” 83

Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Fransız mikrobiyolog André Michel Lwoff;

”Filozof için, Düzen, algılanan nesneler tarafından türler veya yasalar şeklinde tezahür eden tekrarların bütünüdür. Düzen anlaşılabilir bir ilişkidir. Biyolog için Düzen, Uzay ve zamandaki bir dizidir.” 84

İskoç hekim, jeolog, doğa tarihçisi, kimya imalatçısı ve deneysel ziraatçi James Hutton; ”Doğada bilgelik, sistem ve tutarlılık olduğunu bulmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu Dünya’nın doğal tarihinde, bir dizi dünya gördükten sonra, bundan, doğada bir sistem olduğu sonucuna varabiliriz; gezegenlerin devrimlerini görerek, bu devrimlere devam etmeyi amaçladıkları bir sistem olduğu sonucuna varılır.” 85

Plaka tektoniği teorisine katkılarından dolayı dünya çapında beğeni toplayan Kanadalı bir jeofizikçi ve jeolog John Tuzo Wilson;

”Jeolojik haritadaki tüm detay zenginliğinin altında zarif, düzenli bir sadelik yatıyor.” 86

Modern jeolojinin kurucularından bir İngiliz jeolog ve rahip Adam Sedgwick;

”Ancak, dünyanın birbirini izleyen oluşumlarında organik türlerin tekrarlanan ve neredeyse tüm değişikliklerinde – yaşlılarda memelilerin yokluğunda ve daha yeni olanlarda (ve daha sonra tamamen bilinmeyen formlarda) çok ender görünümlerinde olduğunu düşünüyorum. ikincil gruplar – sıcakkanlı dört ayaklıların (genellikle bilinmeyen cinslerin) eski üçüncül sistemlere yayılmasında – aynı serinin üst kısımlarında büyük bollukta (ve sıklıkla bilinen cinslerde) – ve son olarak, insanın yeryüzünde görünüşü (şimdi evrensel olarak kabul edilmektedir – tek kelimeyle, tüm bu gerçekler bir araya geldiğinde, en empatik ve ikna edici bir dizi kanıtımız var . Doğanın mevcut düzeninin kesintisiz bir anda günlük işleyişte olan yasalardan türetilen salt fiziksel olayların art arda gelmesidir.” 87

Nobel Fizik Ödülü sahibi Yahudi kökenli Danimarkalı fizikçi Niels Henrik David Bohr;

‘’Bilimin görevi hem deneyimlerimizin kapsamını genişletmek hem de onu düzene sokmaktır. ‘’ 88

‘’Atom numarasının [orbital elektronların sayısı olarak] bu yorumunun, doğal bilimin en cesur hayallerinin çözümüne, yani saf sayının dikkate alınmasıyla doğanın düzenliliklerinin anlaşılmasını sağlamak için önemli bir adım olduğu söylenebilir.’’ 89

1927’de elektromanyetik radyasyonun parçacık doğasını gösteren Compton etkisinin keşfi ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikalı fizikçi Arthur Holly Compton;

”Tanrı’yı tanıyan bilim adamı sadece Newton’un Tanrısını bilir. Ona göre, Laplace ve Comte tarafından hayal edilen Tanrı tamamen yetersizdir. Tanrı’nın doğada olduğunu, doğanın işlediği düzenli yolların Tanrı’nın iradesinin ve amacının tezahürleri olduğunu hisseder. Yasaları onun düzenli çalışma şeklidir.” 90

“Benim için inanç, üstün bir aklın evreni var ettiğini ve insanı yarattığını anlamakla başlar. Bu inanca sahip olmak benim için zor değil, çünkü bir planın olduğu yerde zekanın olduğu yadsınamaz. Düzenli, gelişen bir evren, şimdiye kadar söylenmiş en görkemli ifadenin doğruluğuna tanıklık eder: ‘Başlangıçta Tanrı… [Yaratılış:1,1]” 91

Macar–Amerikalı Nobel Ödüllü teorik fizikçi ve matematikçi Eugene Paul “E. P.” Wigner;

”Schrödinger’in belirttiği gibi, dünyanın şaşırtıcı karmaşıklığına rağmen olaylarda belirli düzenliliklerin keşfedilebilmesi bir mucizedir. Galileo’nun keşfettiği böyle bir düzenlilik, aynı yükseklikten aynı anda düşen iki kayanın aynı anda yere ulaşmasıdır. Doğa kanunları bu tür düzenliliklerle ilgilidir.” 92

”Fizik, doğayı açıklamaya çalışmaz. Aslında fiziğin büyük başarısı, hedeflerinin kısıtlanmasından kaynaklanmaktadır: yalnızca nesnelerin davranışındaki düzenlilikleri açıklamaya çalışır.” 93

Amerikalı fizikçi Vera Kistiakowsky;

“Fiziksel dünyanın bilimsel anlayışımızla gözler önüne serilen müthiş düzeni, ilahi olanı gerekli kılıyor” 94

Amerikalı Nobel Ödüllü biyokimyacı Melvin Calvin;

”Sadece gözleri yardımıyla eğitilmiş sıradan halk ve pek çok cahil bile ilahi sanatın mükemmelliğinden habersiz olamaz; çünkü o kendisini yıldızların hesapsız, hala aşikar ve düzenli olan çeşitliliğinde ifşa eder.” 95

Amerikalı teorik fizikçi Tony Rothman;

”Evrenin düzeni ve güzelliği ve doğanın şaşırtıcı rastlantıları ile karşı karşıya kaldığınızda bilimden dine doğru bir adım atmaya teşvik olursunuz. Eminim pek çok fizikçi bunu yapmak ister, bunu itiraf edebilmelerini dilerim.” 96

Nobel Fizik Ödüllü Amerikalı fizikçi, kozmolog, George Fitzgerald Smoot III;

‘’Eğer dindarsanız, bu Tanrı’ya bakmak gibidir. Düzen o kadar güzel ve simetri o kadar güzel ki arkasında bir tasarım olduğunu düşünüyorsunuz.” 97

Temel elektrik yükü ve fotoelektrik etki üzerine çalışmaları ile 1923 Nobel Fizik Ödülü’nü kazanan Amerikalı deneysel fizikçi Robert Andrews Millikan;

”Bilim bize bir düzen ve güzellikler evrenini, kapris tanımayan bir evreni, bilinebilir ve düzen içinde hareket eden bir evreni göstermeye başladı. tahmin edilebilir bir yol, güvenilebilecek bir evren; tek kelimeyle, yasa aracılığıyla işleyen bir Tanrı.” 98

Amerikan Nobel Ödüllü fizikçi ve eğitimci Charles Hard Townes;

“Bütün bilim bir anlamda evrendeki düzen inancından geliyor bence. Bu, bilimsel inancın bir parçasıdır, düzen ve güvenilirlik vb. vardır ve bu, tek bir Tanrı olduğu Yahudi-Hıristiyan geleneğinin bir parçasıdır.” 99

Kuzey İrlandalı bir matematikçi, biyoetikçi John Lennox;

”Bütün bilimlerin kalbinde, kâinatın düzenli olduğu kanaati yatar. Bu derin kanaat olmadan bilimin olması mümkün değildir.” 100

Sonuç

Evrende düzenin olmadığı , bilimin evrendeki düzensizlikleri gösterdiği, bilim yapanın evrende düzenin olmadığını fark edeceği, bilim insanlarının düzenin olmadığını kabul ettiği gibi iddialar tamamen asılsız ve hiçbir veriye dayanmayan iddialardır. Bu iddialar hiçbir veriye dayanmadığı gibi var olan verileri inkar etmekte ve literatüre de aykırı olmaktadır. Bu tarz iddiaları savunan kişiler ya literatürden haberdar olmayan, okumayan, araştırmayan insanlar ya da literatürü bildiği halde gerçekleri çarpıtmaya çalışan kişilerdir. Çünkü evrende düzen olmadan bilim yapmak mümkün değildir. Şuanda bilim yapıyorsak bunu evrendeki düzene borçluyuz. Bu yüzden bilim düzen kabulü ile yapılmak zorundadır aksi hâlde bilim imkansız hâle gelir. Bilimin amacı evrendeki bu düzenleri arayıp bulmaktır. Hâliyle bir bilim insanının evrendeki düzeni kabul etmemesi mümkün değildir. Bilim yapan herkes evrendeki düzenin farkına varacaktır.

Bilim ve felsefe ile ilgilenen, araştırma ve okumalar yapan herkes zaten evrende düzenin olduğunu ve bilim insanlarının amacının da bu düzenleri keşfetmek olduğunu bilecektir. Evrende düzenin olmadığı ve bir de bilimin bu düzensizliği gözler önüne serdiği gibi iddiaları savunan kimseler ne bilime ne felsefeye ne felsefecilere ne de bilim insanlarına saygı duymaktadır.


Yazar: Onur Kenan Aydoğdu


Kaynak: Onur Kenan Aydoğdu , Evrendeki Düzen Hakkında Bilim Adamlarının Görüşleri , https://www.academia.edu/51190529/Evrendeki_D%C3%BCzen_Hakk%C4%B1nda_Bilim_Adamlar%C4%B1n%C4%B1n_G%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fleri , Erişim Tarihi: 26.08.2022


Dipnotlar:

1 Characterization of What Science Is and Does , http://www.jsu.edu/depart/psychology/sebac/fac-sch/rm/Ch1-3.html , Erişim Tarihi: 31.08.2021

2 Fundamental Assumptions , https://www.swu.edu/academics/division-of- science/fundamental-assumptions/ , Erişim Tarihi: 31.08.2021

3 Basic Assumptions and Limitations of Science , https://web.archive.org/web/20140908093055/http://www.indiana.edu/~ensiweb/NOS%20Over.BasicAssump.html , Erişim Tarihi: 31.08.2021

4 F. R. Bichowsky. (1921). Assumption Of Experimental Science. The Journal of Philosophy, sf: 295-301.

5 I. Mitroff, et al. (1978). Psychological Assumptions, Experimentation, And Real World Problems: A Critique And An Alternate Approach To Evaluation. Evaluation Review, sf: 235-260.

6 B. Sherman, et al. Knowledge And Assumptions. (11 Ağustos 2010). Alındığı Tarih: 12 Aralık 2019. Alındığı Yer: Princeton University.

7 Albert Einstein , Fiziğin Evrimi , ”Fizik ve Gerçeklik” , s. 209

8 American Association for the Advancement of Science (22 Ağustos 1850), The Papers of Joseph Henry , Cilt. 8, 99.

9 Alfred North Whitehead,In Bilim ve Modern Dünya (1927), 4

10 George Sarton, Bilim Tarihi Araştırmalarında Yöntem , s. 116

11 Basic assumptions of science , https://undsci.berkeley.edu/article/basic_assumptions , Erişim Tarihi: 31.08.2021

12 A.Kadir.Çüçen ,”Bilim Felsefesine Giriş”, Sentez Yayınları, ss. 24-25

13 Philosophy od Science , http://abyss.uoregon.edu/~js/21st_century_science/lectures/lec01.html , Erişim Tarihi: 31.08.2021

14 Bertrand Russell, Religion and Science, s. 8.

15 Cemal Yıldırım , Bilim Felsefesi , Remzi Kitabevi, ss. 20-21

16 Ömer Demir, Bilim Felsefesi, Ağaç Yayınları , s. 21

17 Thomas Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Kırmızı Yayınları, s. 114

18 Cemal Yıldırım, Bilim Felsefesi, Remzi Kitabevi, ss. 25-28

19 Cemal Yıldırım, 100 Soruda Bilim Felsefesi , Gerçek Yayınevi, ss. 22-23

20 Doğan Özlem, Bilim Felsefesi, Notos Kitap, s. 14

21 John Losee, Bilim Felsefesine Tarihsel Bir Giriş , Dost Kitabevi Yayınları, s. 10

22 Alper Bilgili, Bilim Ne Değildir?, Doğu Kitabevi, s. 27

23 Hilmi Ziya Ülken, Bilim Felsefesi, Ülken Yayınları , s. 212

24 Hilmi Ziya Ülken , Felsefeye Giriş, Tabiat İlimleri ve Metodolojisi, Ankara Üniversitesi Basımevi, ss. 53-54

25 Bryan Magee, Karl Popper’ın Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuramı , Remzi Kitabevi, s. 19

26 Bilimsel keşif mantığı (1959), 278.

27 “Bilimin amacı”, oran 1 (1958), 26. Erhard Scheibe ve Brigitte Falkenburg (ed), Rasyonalizm ve Ampirizm arasında alıntı: Fizik felsefesinde seçilmiş Makaleler (2001), 238

28 Nigel Warburton , Felsefeye Giriş , Alfa Yayınları, ss. 223-224

29 Servel Tanıllı, Yaratıcı Aklın Sentezi, Felsefeye Giriş, Cumhuriyet Kitapları, s.158

30 Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, Adres Yayınları, ss.93-94

31 Douglas J.Soccio, Felsefeye Giriş, Kaknüs Yayınları, s.404

32 Antony Flew, Yanılmışım Tanrı Varmış, Profil Yayınları, s.94

33 Albert Einstein, Lettres a Maurice Solovine,1956, ss.114-115

34 Albert Einstein, Benim Sözlerimle Dünya, s.289

35 Albert Einstein, Benim Sözlerimle Dünya, s.394

36 Essays in Science’daki ‘Scientific Truth’tan (1934, 2004), 11

37 Albert Einstein, Ideas and Opinions, s. 255

38 Richard Feynman , Fizik Yasaları Üzerine, ”Fizik Yasalarına Bir Örnek: Yerçekimi Yasası” , Tübitak Yayınları, s. 16

39 Richard Feynman , Fizik Yasaları Üzerine, ”Fizik Yasalarına Bir Örnek: Yerçekimi Yasası” , Tübitak Yayınları, ss. 45-46

40 Richard Feynman, Fizik Yasaları Üzerine, ”Fizik Yasalarına Bir Örnek: Yerçekimi Yasası”, Tübitak Yayınları, s.148

41 Stephan Hawking, Büyük Tasarım , Doğan Kitap, s. 28

42 Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi , Milliyet Yayınları, s. 10

43 Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi , Milliyet Yayınları, s. 26

44 Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi , Milliyet Yayınları, s. 209

45 Stephen W. Hawking, Zamanın Kısa Tarihi , Milliyet Yayınları, 127

46 Carl Sagan , Kozmos, Altın Kitaplar, s. 53

47 Carl Sagan , Kozmos, Altın Kitaplar, s. 220

48 Carl Sagan , Kozmos, Altın Kitaplar, s. 299

49 Carl Sagan , Milyarlarca ve Milyarlarca , Tübitak Yayınları, s. 284

50 Carl Sagan , Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı , Tübitak Yayınları, s. 23

51 Brain Greene , Evrenin Dokusu , Tübitak Yayınları, s. 8

52 Brian Greene , Evrenin Dokusu, Tübitak Yayınları, s. 97

53 Ernst Mayr , Biyoloji Budur , Tübitak Yayınları, s. 41

54 Ernst Mayr , Biyoloji Budur , Tübitak Yayınları, s. 36

55 Max Planck’in Mayıs 1937 tarihli tebliğinden; A.Barth, The Creation, 1968, s.144.

56 Max Planck, Walter Henry Johnston, The Universe in the Light of Modern Physics (1931), 58

57 Paul Davies, ” Chance or Choice: Is the Universe an Accident?”, New Scientist, vol. 80,1978, s.506.

58 Eugene F. Mallove, The Quickening Universe: Cosmic Evolution and Human Destiny (1987), 61

59 Paul Davies , Tanrı ve Yeni Fizik , s. 22

60 Gelen Bilim ve yöntem olarak, Francis Maitland tarafından çevrilmiştir (1920), 48, Bilim ve yöntem (1908, 1952), 15.

61 Theorie Analytique de la Chaleur Alexander Freeman tarafından çevrilmiş (1822), xv, Heat Analitik Teorisi (1878), 8

62 Tore Frängsmyr ve Jan E. Lindsten (editörler), Nobel Dersleri: Fizyoloji veya Tıp: 1981-1990 (1993), 555

63 California Eyaleti Eğitim kuruluna mektupta (14 Eylül 1972).

64 Dergi, Bak (5 Nisan 1955), 30

65 John Noble Wilford, “Sizing up the Cosmos: An Astronomers Quest”, New York Times (12 Mart 1991), C10

66 From Of Stars and Men: The Human Response to an Expanding Universe (1958 Rev. Ed. 1964),

67 Ian Clunies Ross’un “The Spirit of Research” adlı kitap incelemesinde aktarıldığı gibi, The Australian Quarterly (Aralık 1931), 3 , No. 12, 126.

68 Michael Denton, Nature’s Destiny: How The Laws of Biology Reveal Purpose in The Universe, The New York: The Free Press,1998, s.12-13

69 Michael Denton, Nature Destinity s.15

70 Metamagical Themas: Questing for the Essence of Mind and Pattern (1985, 1996), 299

71 Konferans, Avusturya UNESCO Komisyonu (30 Mart 1953), Atomenergie ve Frieden: Lise Meitner ve Otto Hahn (1953), 23-4. Trans. Ruth Sime, Lise Meitner: Fizikte Bir Yaşam (1996), 375

72 Morris Kline, Antik Çağdan Modern Zamanlara Matematiksel Düşünce (1972),

73 In Opticks , (1704, 2. Ed.. 1718), Kitap 3, Query 28, 343-5.

74 Tarım Kimyasının Unsurları (1813), J.Davy’de (ed.) The Collected Works of Sir Humphry Davy (1839-40), Cilt 7, 182.

75 Sör Francis Galton,In Doğal Miras (1894), 66

76 Comte Georges-Louis Leclerc de Buffon;’Les Oiseaux Qui Ne Peuvent Voler’, Histoire Naturelle des Oiseaux (1770), Cilt. I, 394. Trans. Phillip R. Sloan

77 İngiliz Birliğine Başkanlık Konuşması’nda (19 Ağustos 1869), ‘Matematikçi için Bir İtiraz’, Nature’da yayınlanmıştır (6 Ocak 1870), 1 , 262. Collected Mathematical Papers (1908), Cilt. 2, 659

78 Paul Feyerabend, Yönteme Karşı, Ayrıntı Yayınları, s. 184

79 Erwin Schrödinger, Yaşam Nedir, Evrim Yayınları, s. 100

80 Erwin Schrödinger, Yaşam Nedir, Evrim Yayınları, s. 102

81 ‘Resepsiyonunda günü içinde Türlerin Kökeni ‘. Francis Darwin (ed.), Charles Darwin’in Hayatı ve Mektupları, Bir Otobiyografik Bölüm Dahil (1888), Cilt. 2, 200-1.

82 Bilimsel yöntem: doğal hukukun karakteri ve geçerliliği Üzerine Bir Araştırma (1923), 200.

83 Fuat Sezgin , Bilim Tarihi Sohbetleri , s. 183

84 Virüs, hücre ve organizma arasındaki etkileşim’, Nobel dersi (11 Aralık 1965). Nobel derslerinde: Fizyoloji veya tıp 1963-1970 (1972), 174.

85 ‘Dünya teorisi’, Edinburgh Kraliyet Derneği işlemleri, 1788, 1, 304.

86 G. D. garland’ın ölüm ilanında ‘John Tuzo Wilson’, Royal Society arkadaşlarının biyografik anıları (Kasım 1995), 552.

87 ’18 Şubat 1831 akşamı teslim edilen Jeoloji Derneği’ne Adres’, Jeoloji Derneği bildirileri (1834), 1, 305-6.

88 Atom teorisi ve doğanın tanımı (1934) giriş Anketinden (1929), 1

89 Atom teorisi ve doğanın tanımı (1934), Gerald James Holton’da 103-104Cited, bilimsel düşüncenin tematik kökenleri: Kepler’den Einstein’a (1985), 74

90 Arthur Holly Compton,Bilimin insan anlamı (1940), 69.

91 Chicago Daily News’den alıntı (Dergi Bölümü, 12 Nisan Sayısı). Chicago, ABD.

92 ‘Doğa Bilimlerinde Matematiğin Mantıksız Etkililiği’ , Saf ve Uygulamalı Matematikte İletişim (Şubat 1960), 13 , No. 1 (Şubat 1960). Eugene Paul Wigner, AS Wightman (ed.), Jagdish Mehra (ed.), The Collected Works of Eugene Paul Wigner (1955), Cilt. 6, 537.

93 Olaylar, Doğa Kanunları ve Değişmezlik İlkeleri’, Nobel Dersi (12 Aralık 1963). içinde Nobel Teorik: Fizik 1963-1970 (1972), 6.

94 As cited in Loucas G. Christophorou book, ”Place of Sciencein a world of Vaules and Facts” (2001), p.248

95 Institutes of the  Christian Religion, çev. Ford Lewis Battles (Philadelphia: The Westminister Press, 1960). Bk.1, Chap. III, s.52

96 Hugh Ross, Creator and Cosmos, s. 158.

97 Maclean’s, 4 Mayıs 1992

98 Science and Religion. New Haven: Yale University Press, 79

99 Townes, Palmer 1997, cilt 17’de alıntılanmıştır

100 John Lennox , Aramızda Kalsın Tanrı Var , Ufuk Yayınalrı, ss. 26